FEVZİ KONAÇ İLE

FEVZİ KONAÇ İLE

HAFTANIN RÖPORTAJI

BARO BAŞKANI FEVZİ KONAÇ:

?TÜRKİYE, PKK İLE MÜCADELEDE MASUMLARI KORUDU?

Gazetemizin röportaj bölümünde bu hafta Fevzi Konaç konuğumuz oldu. Konaç, çözüm sürecinde verilen krediyi tüketen hain PKK ile mücadele için önemli açıklamalarda bulundu. PKK ile mücadelede Türkiye´nin dünyada eşi benzeri görülmemiş şekilde masum vatandaşları koruduğunu ve hukuka uygun hareket ettiğini söyleyen Konaç, Cansel Buse davası için de açıklamalarda bulundu.

Her hafta yayınlanan röportaj bölümümüzün bu hafta ki konuğu, Kayseri Baro Başkanı Fevzi Konaç oldu. Fevzi Bey´in sıcak, samimi ve dostane sohbetinden dolayı teşekkür ederim. Saygı değer Baro Başkanımızla, çağırılmadığı İncesu Adliye´nin açılışını, Adli Yargı açılışında gösterdiği tepkiyi, Cansel Buse intiharını, PKK ile mücadeleyi ve olası Suriye ile savaşı konuştuk. Çok uzatmadan sohbetimizin detaylarını sizlere aktarıyorum.

E. KİPMAN: Başkanım öncelikle merhaba. Geçtiğimiz günlerde açılan İncesu Adliyesi´nin açılış törenine davet edilmediniz. Bu duruma da sosyal medya üzerinden tepki gösterdiniz. Niçin davet edilmediniz bu konuda bir fikriniz var mı? Daha sonrasında bir özür geldi mi?

Sayın Kayseri Valimiz aradı avukatların gönlünü aldı.

F. KONAÇ: Emre, avukatlık mesleğini ve baroları tanımlayacak olursak, yargının vazgeçilmez unsurlarından bir tanesinin barolar ve avukatlar olduğunu hepimiz takdir ederiz. Yargının kurucu unsuru olan avukatlar hâkimler gibi, savcılar gibi savunma adına 3 ayaktan birisi ve en önemlisidir. Dolayısıyla bir ilde veya ilçede bir adliye açılıyorsa yargının kurucu unsurlarından olan, hâkimler, savcılar ve avukatlar oranın göz ardı edilemez ev sahipleridir. Bu anlamda adliyenin İdarecisi Başsavcı, Komisyon Başkanı varsa Baro´nun Başkanı bir anlamda adliyenin açılışlarında onore edilmeli, en azından davet edilmeli. Bunu kime sorsanız, normal bir vatandaştan eğitimsiz bir vatandaştan bile alabilirsiniz. Dolayısıyla burada bir kargaşa yaşandığını düşünüyorum, alelacele bir açılış yapıldığına dair bana rivayetler geldi. Dolayısıyla şehrin bir Bakanı varsa, o Bakan şehre geldiğinde bir takım açılışlar yapılması, siyasi anlamda yapılan hizmetlerin açılmasından daha doğal bir şey yok. Açılışların siyasi anlamda doğru tarafları var buna benim söyleyecek bir şeyim yok. Adalet Bakanlığı´nın yaptığı bir Adliye Binası´nı, Ekonomi Bakanı açıyorsa burada galiba iki Bakanlık arasında kurguda hata olmuş. Dolayısıyla bu açılışı ben o gün akşam sosyal medyada gördüğümde çok şaşırdım. Üstelik biz orada Baro Odasını tefriş ettik. O anlamda bekliyoruz ki bir açılış olacak ve bizde orada bu onuru beraberce yaşayacağız. Geçmişte yapılan Adliye binalarından daha iyi olduğunu, teknolojik gelişmeler ile ve güzel binalarla, adalet hizmetinin aslına ve onuruna yakışan bir hizmet alanına kavuşmasıyla ilgili sevinci paylaştığımızı, avukatlar olarak şimdiki gelişmeleri doğru bulduğumuzu ifade edip daha sonra ´neden orada yokuz?´ anlamında bir sorguydu benimki. Daha sonra Sayın Kayseri Valimiz aradı; ´evet sizin orada mutlaka olmanız gerekirdi, evet bizlerde tören alanı içerisinde davetliler arasındaydık. Asli olarak töreni düzenleyenlerden olmadığımız için burada bir kusur olmadığını görüyorum ama siteminizi de haklı buluyorum´ anlamında Sayın Kayseri Valimiz çok nezaketli bir şekilde avukatların gönlünü aldı sağ olsun. Adliye içerisindeki Komisyon Başkanımız geldi; ´sizin o törende olmanız gerekirdi, yapılan eksiklik bizimle ilgili değil, törenin düzenlenmesinde ev sahibi olmadığımız için bu kusuru ve haklı siteminizi görüyoruz. Bundan sonra inşallah böyle bir şey olmaz´ anlamında gönlümüzü aldılar.

E. KİPMAN:
Fevzi Bey, geçen yıl adli yılın açılış programında seymenlerin zeybek oynamasına bir tepki göstermiştiniz. Daha sonra sosyal medyada videolarınız milyonlarca izlendi. Göstermiş  olduğunuz bu tepkiye tepki gösterenler oldu mu nasıl karşılandı?


10 binlerce insanın duasını aldım.


F. KONAÇ:
Eylül ayında barolar birliğimiz mevzuat değiştirilip adli yargı yılının tören şekli değiştirince, barolar birliği 5 Eylül´de tarih olarak Ankara´da kendi yargı yılı açılışımızda ilgili alternatif bir program düzenlemişti. O Törene Türkiye´nin her yerinden baro başkanları, yurtdışından misafirler ve siyasiler vardı. O günlerde de 7 Haziran seçimlerinde sonra yaklaşık üç aydır neredeyse her gün bir şehit haberi aldığımız günlerden geçiyorduk. Adli yılımız münasebetiyle bir takım törenler hazırlanmış seymenlerin zeybek oynaması, halk müziği icrası gibi bir takım program hazırlanmış. Birkaç gün önce Tunceli´de şehit haberlerini okumuştum. Bu mutluluğu kendi şekliyle oyuna dönüştüren baro başkanımızla ilgili görüntüler oluşmuştu. Böyle bir törenin kameralar önünde eğlence gibi yansıtılabileceği tehlikesini gördüğümden dolayı, şehit haberlerinin geldiği bir dönemde bizden böyle bir mesaj algılanırsa, ´bunlar Türkiye´nin gündeminden hiç mi haberi yok?´ Gibi bir anlam çıkarılabilir, kaygısıyla tüm Baro Başkanlarımız adına, Birlik Başkanımız adına Türkiye´de yaşanan hadiselere hassas olduğumuzu, dolayısıyla gündemden uzak olmadığımızı ve bu anlamda gelen şehit haberleriyle beraber her hüzün ve üzüntü yaşadığımızı, dolayısıyla toprağımız, vatanımız, bayrağımız olmazsa diplomalarımızın da bir anlamı olmayacağı ülkede tehlikeli dönemde yaşadığımızı ifade etmiştim. İki taraflı tepki aldım. 10 binlerce insanın duasını aldığımı, bu anlamda bu  ifademin makul doğru, Türkiye´nin gündemine uygun değer taşıyan ifadeler olduğunu söylediler. Burada kastım şu değildi Emre, özellikle bunun altını çizmek isterim. Bu sözleri ifade ederken ne Baro Başkanımızı kötülemek, ne de Baro Başkanımızın üzerinde yanlış bir atmosfer oluşmasına sebep olmak amaçlı söylemedim. Ama televizyonlar kamuoyuna verirken öyle bir yansıttılar ki Barolar Birliğini bir anlamda bir yere koydular, bu anlamda duyarsız gibi algılatacak bir haber gibi verdiler. Ben Türkiye´de bu videoyu milyonlarca insanın izlediğine şahit oldum. 4,5 milyon. Dolayısıyla rekor sayılacak videolardan bir tanesi. Sözlerimle ilgili olarak ben biliyorum ki Birlik Başkanımız da vatan olmazsa, hiçbir şeyin olmayacağıyla ilgili olarak vurgu yapıyor. Milyonlarca insanın duasını yazılan mesajlarda şahitlik ettim. Söylediğim sözlerin doğru olduğunu düşünüyorum. Birçok Baro Başkanı da benim gibi düşünüyor. İnşallah Türkiye bir daha böyle acılar yaşamaz biz de öyle sözler etmeyiz diye ümit ediyorum.


E. KİPMAN:
Başkanım geçtiğimiz hafta çocuk istismarı konulu bir konferans vardı burada. Ne yazık ki talihsiz bir şekilde eş zamanlı olarak Cansel Buse´nin intihar olayı patlak verdi. Haberini yaparken bile hayâ ettiğimiz bir durum. Gerçekten ortada, söylemek istemiyorum ama bir tecavüz var mı? Yoksa bir yasak aşk mı var? Gizlilik yasağını delmeden bize anlatabilir misiniz?


Bir kısım spekülasyonlardan ve yalanlardan ibaret olduğu da görülecek.


F. KONAÇ: Aynen senin sorunda ifade ettiğin gibi tam Cansel Buse kardeşimizin vefatının aynı günlere denk gelmesi acı bir tesadüfün üst üste gelmesi gibi hepimizi hüzne boğdu. Tabii Cansel dosyasının üzerinde savcılık kararıyla gizlilik kararı var. Dolayısıyla ben davanın bu anlamda tahmin ediyorum Pazartesi-Salı gününe kadar açılacağına dair bilgim var. Dolayısıyla dosya tam anlamıyla davaya dönüşmeden içerideki ifadeleri bilmeden, kamuoyunda yalan yanlış ifadelerle spekülasyon yapıldığına da şahitlik ediyorum. Başlayacak dolayısıyla dava nasıl bir süreçte başlayacak, hangi maddelerden açılacak, bu bir tecavüz mü yoksa bir istismar suçu mu, bununla ilgili olarak savcıların hazırladığı dosya ki İddianameyi beklemek durumundayız. Ne yazınki Türk milletinin garip bir tarafı da var, tecavüz olmuş gibi, intiharın temel sebebi buymuş gibi, okulda bir ihtimal varmış gibi
Olayın üstü kapatılıyormuş gibi, can senin hayatını önemsememiş gibi, spekülatif birçok haberlerle birlikte birçok insan zan altında kalıyor. Gizlilik kararı ile beraber birçok bilgilere ulaşamazsak da, gelen rivayetler onu gösteriyor ki, pazartesi-Salı dava açıldığında bu konuşulanların birçoğu belki de, aslı astarı olmayan bir kısım spekülasyonlardan ve yalanlardan ibaret olduğu da görülecek. Şu anki hissiyatım böyledir detayını da söylemek istemiyorum. Dava pazartesi-Salı açıldığında kamuoyunda bu yapılanlarla ilgili olarak herkes söylediği sözlerle beraber yüz geçmiş olacak. Ben başından beri şunun altını çiziyorum, Ön yargılı olamayız. Özellikle biz hukukçular dosyayı görmeden, delillere ulaşmadan Sanığın da lehine, aleyhine olan hususlarını görmeden asla ve asla bir kanaati paylaşıp kamuoyunu yanlış yönlere kanalize edemeyiz. Ben soruşturma dosyasının tamamlanmasının gerektiğini, bunu beklememizin doğru olacağını, lehe ve aleyhe tüm hususları gördükten sonra yorum yapmanın daha makul olacağını başından beri söylüyorum. Başsavcılığımızdan aldığım bilgiye göre Pazartesi-Salı günü bu dosya açılmış olacak. Açıldığında tabloyu hepimiz göreceğiz. Ama belki altı çizilmesi gereken önemli hususta şu Emre, hocayı hiçbir zaman mazur göremeyiz. Bir öğretmenin öğrencisi ile ilgili yaşadığı bu durumu asla kabul edemeyiz. Kız çocukları, evlatları olan insanların okullara çocuklarını gönderirken artık teyakkuz hali ne döndüren bir şehir haline geldik. Yaşanan bu süreçte şu kusurlu, bu kusurlu demekten çok bizi oraya götüren süreçleri doğru tahlil etmeliyiz. Bundan toplumsal mesajlar çıkartmalıyız. Yargılanacak kişinin alacağı cezalarla ilgili olarak kamu vicdanını ne kadar tatmin olacak bunu bilmemekle beraber, asıl bu sürece götüren sebepleri ortadan kaldırmak için mücadele etmeliyiz. Ara ara bende sosyal medyadaki yazıları, çizileri okuyorum. Olayın aslı ile ilgili bilgilerimi üst üste koyduğumda ?aman yarabbi bu nasıl bir şeydir´ diye hayret ediyorum. Ben artık buradan bir art niyet çıkarmaya başlıyorum. 1, öğretmenler tartışılsın isteyenler var. 2 Milli Eğitim, okullar tartışılsın isteyenler var. 3- Bu yol üzerinden iktidar tartışılsın isteyenler var. Dolayısıyla bir intihar üzerinden siyasi hedeflerle ilgili olarak birilerine fatura kesmek isteyenler var. Ben Cansel´in acısını yaşamak yerine buradan spekülasyon üretip bir takım siyasi hedef güden insanların insanlığından da şüphelenmeye başladım.

E. KİPMAN: Başkanım, gündemde şuanda Suriye´ye olası bir kara harekâtı söz konusu, tabi bununla birlikte Suriye´de oluşturulacak bir İslam Ordusu da konuşuluyor. Sizce Türkiye, Suriye´ye kara harekâtı yaparsa ne sonuçları olabilir? Suriye´de oluşturulacak bir İslam Ordusu başarılı olabilir mi? Siz ne düşünüyorsunuz?

Anadolu merhametin son kalesidir. Bütün İslam ülkelerinin de umududur.

F. KONAÇ: Emre tabi burada benim şahsi fikrim olarak şunları paylaşabilirim. Ben, 100 yıldır Ortadoğu coğrafyası üzerinde dönen olaylarla ilgili olarak tarihi süreçleri belki tarih kitaplarından, belki yazıp çizilenlerden öğrenmeye çalışan biriyim. Dolayısıyla sorunun bugünün sorunu olmadığını biliyorum. Osmanlının dağılmasıyla beraber Ortadoğu´da güç dengeleriyle ilgili emperyalist ülkelerin İngiltere, Fransa, Amerika gibi ülkelerin Ortadoğu´da enerji ile ilgili 100 yıllık hesaplarının hala bu coğrafyada akan kanın ve gözyaşının sebebi olduğunu düşüyorum. Dolayısıyla Türkiye´nin Ortadoğu´da yaşanan olaylara duyarsız kalma gibi bir imkânı yok. Çünkü siz 600 yıl bu topraklarda ve Ortadoğu´da 400 küsur yıl hükmetmişsiniz. O ülkede eserler bırakmışsınız. Bu yaşanan hadiselere Türkiye olarak duyarsız kalamazsınız. Bu duyarsızlık sizi hangi alanlarda tedbir almaya, hangi işin içerisinde olmaya sevk edecek bunun stratejik doğru analizini yapmak zorundasınız ülke olarak. Suriye bu anlamda emperyalist güçlerin çatışma alanı olarak bunun bedelini ödüyor. Türkiye´yi de bu batağa çekmeye çalışanlar var. Korkum o ki, Türkiye oluşturulacak bu kara ordusuyla beraber bu batağa doğru itilmeye çalışıyor korkum o. Bazı heyecanla ve Türkiye´nin güçlü bir ülke olduğu kanaatiyle beraber bu çamurun içerisine girdiğinde başarılı olacağı düşünülüyor. Bazıları da benim gibi tereddüt yaşıyor. O tereddüt te şudur ki; Türkiye asla böyle bir savaşın içerisinde olmamalıdır. Asla böyle bir müdahalede bulunmamalıdır. Geçmişte Irak fırsatı kaçırılmıştır. Eğer Irak´a zamanında müdahale edilseydi bugün Irak böyle olmazdı diyenlerin Suriye ile ilgili olarak o örnekle Suriye´ye girmeyi istemelerinden daha saçma gerçekçe ben görmüyorum. Türkiye bu batağa asla girmemelidir. Bu ordu Türkiye´nin inisiyatifiyle oluşturulmuş bir ordu değildir. Yine arkasında Amerikan talepleri, Birleşmiş Milletler, NATO talepleri vardır. Türkiye bunlarla işbirliği içerisine girdiğinde Suriye bataklığında kaybedebilecek ülke statüsüne gelebilir. Dolayısıyla biz sağduyu, aklıselim ile uluslar arası güçlerin hedeflerini çok doğru tayin ederek, Suriye politikasıyla ilgili yanlışlarımız varsa bunları düzeltmeli bu batağa çekilmemize müsaade etmemeliyiz diye düşünüyorum. Anadolu merhametin son kalesidir. Bütün İslam ülkelerinin de bu anlamda umududur. Eğer bu umudun başına bir şey gelirse İslam ümmetinin umudu da yara alır.

E. KİPMAN: Efendim, bunlar sınırımızın dışında cereyan eden hadiseler. Sınır dışında bunlar olurken sınırlarımız içerisinde de bir terör belası var. Çözüm sürecinden sonra yeniden patlak verdi. Süreç bozulduğundan itibaren neredeyse hemen hemen her gün şehidimiz geliyor. Bugün son olarak Astsubay Çavuş Burhan Kaplan şehit oldu. Başkanım, şehitlerimiz geliyor ama bir taraftan da PKK temizleniyor. Operasyonlar devam etmeli mi? Neler düşünüyorsunuz?

Operasyonların bu kadar uzun sürmesinin nedeni hukuk içerisinde sivilleri korumak kaygısı.

F. KONAÇ: Ben 1000 yıllık kardeşliğin son 100 yıl içerisinde bozulduğunu, bunun silah yoluyla, askeri müdahaleler yoluyla bir türlü halledilemediğini, dolayısıyla masada oturup konuşmanın, siyasi ve demokratik usullerle bu çözümün siyasi adımlarla Ak Parti´nin attığı adımların doğru olduğunu, önemli bir medeni cesaret olduğunu ifade eden tavırlar içerisinde oldum. 3 yıl boyunca da bu fikirden hiç vazgeçmedim. Ancak gördüğüm kadarıyla biz millet olarak ta iktidar olarak ta bu konunun çözüm süreciyle sonlanacağını inanmakla beraber, karşı tarafın bu sürece inanmadığını, oluşan boşluktan doğan fırsatları değerlendirip şehirde silahlandığını, Cumhurbaşkanımızın ve Başbakanımızın ağzından verdiği ifadelerle beraber çözüm sürecini suiistimal ettiklerini görüyorum. 7 Haziran seçimlerinden sonraki sonuç Bağımsız Kürt Devleti oluşturmak için cesaretlenmelerine sebep olmuş. Dolayısıyla bir ülke düşünün ki seçimden sonraki siyasi atmosferde terörün birden bire yeniden ayağa kalkmasıyla ilgili olarak yeniden tavır alına bilirdi. 1- çözüm sürecine sadığız dolayısıyla bu yapılanlara mazur görüyoruz. 2- bu ülkenin tekbir taşını bile teröre mahkûm etmeyiz, 3 yıldır açtığımız kredi bugün itibariyle bitmiştir anlamında ikinci bir tavır. Devletimiz kendi bayrağını, toprağını ve sınırlarını koruma anlamında ikinci tercihle ilgili olarak doğru yaptı. Bu anlamda yapılan operasyonları doğru, anlamlı, belki çözüm sürecinde bıraktığımız boşluktan doğan kusurumuzu örtmek anlamında doğru bir tavır olarak görüyorum. Benim Güneydoğu´dan arkadaşlarımdan aldığım haberlere göre, terör örgütü ilk defa bu kadar sıkıştı. Belki Mart-Nisan aylarında burada neticeler alınabilecek. Bu anlamda Kürt halkı masum, bizim 1000 yıldır kardeş olduğumuz terörden olduğumuz Kürt halkı da bu anlamda terör örgütünün temel hedefini görmüş oldu. Bir Suriye´ye dönmeme anlamında, iç savaş çıkmaması anlamını çıkardığıyla ilgili olarak ipuçları alıyoruz. Bu operasyonlar devam etmeli hukuk içerisinde kalmalı. Hukuk içerisinde kalarak masumlar mutlaka korunmalı. Zaten operasyonların bu kadar uzun sürmesinin nedeni de hukuk içerisinde kalmak ve sivilleri korumak kaygısı var. Türkiye dünyada eşi benzeri görülmemiş şekilde masum vatandaşlarını korurken, terörle doğru anlamlı mücadelesini yapıyor diye düşünüyorum.

 



Kayseri'ye şiddetli fırtına uyarısı

Başkan Büyükkılıç'a 'hayırlı olsun' ziyareti

AB fonu ile elektrikli çöp toplama aracı satın aldı

Kazakbaev’den Başkan Büyükkılıç’a ziyaret

Çocuklara Özel Şenliği’e ücretsiz ulaşım imkânı

"Kayseri, Türkiye'nin tarımsal üretim merkezi olacak"

Başkan Palancıoğlu muhtarlarla buluştu

Yalçın: “Vatandaşımızın yaşam çıtasını çok yükselttik”

Büyükkılıç'tan Pınarbaşı'nda muhtarlar zirvesi

Cumhur İttifakı belediye başkanlarını ağırladı

Büyükşehir Meclisi’nden hobi bahçesi kararı

Kayseri İstihdam Fuarı 14-15 Mayıs'ta yapılacak

Yeşil Dönüşüm Toplantısına Sanayicilerden Yoğun İlgi

Erciyes’te ağaçlandırma töreni

Melikgazi Belediyesi ilaçlama çalışmalarına başladı

Mobilyada Moda Show 20-28 Nisan’da