VELİ ALTINKAYA


150 yıllık hesap

GÜNDEM - Veli ALTINKAYA - Tekrar Yazıları


İkinci Dünya Savaşı sonrası galip devletlerden SSCB ve İngiltere İran içinde Türkiye’ye yakın bir nokta olan Mahadan’da aynı adla bir Kürt Devleti’nin kurulmasını sağladı. Bu devlet 11 ay kadar sürdü. Bugün Irak’ın kuzeyindeki yapılanmanın başkanı olan Mesut Barzani’nin babası Melle Mustafa Barzani’de Mahadan Kürt Cumhuriyeti’nde bakanlık yaptı... Sonra Barzani ve çevresindekiler o günkü SSCB topraklarına sığınmak zorunda kaldılar. ABD’nin bu noktada İngilizlerle birleşerek gerçekleştirdiği bir müdahale oldu.

SSCB aynı tarihte Kars ve Ardahan üzerinde hak iddia etmeye başladılar. Hatta Boğazlar üzerinde. Devrin Cumhurbaşkanı İnönü sıkıntıyı görünce ABD’nin kapısını çaldı ve yardım istedi. ABD işte o tarihten sonra Türkiye’yi yanına çekmeyi, daha doğrusu kontrolü altında tutmayı öngören projelerini hayata geçirdi... Bugün Arap coğrafyasında kanlı şekilde getirilmek istenen demokrasi kültürü bize SSCB’ nin sıkıştırması ABD’nin arzusu olarak geldi...

Celal Bayar ve üç arkadaşı İnönü’ye karşı Dörtlü Takriri vererek CHP’den ayrıldı ve DP’ yi kurdu... Sonrasını biliyorsunuz. Sadece demokrasiye geçmemiz ABD’nin bizi SSCB’ ye karşı himaye etmesi noktasında yeterli değildi. Henüz NATO kurulmamıştı... Kuruluş kararı alınmış, Avrupa ülkeleri ile görüşmeler sürüyordu. ABD bize “NATO’yu kuruyoruz. Siz NATO üyesi olacaksınız, ama önce şu Kore’ye bir asker gönderinde görelim dedi... 1948’de NATO kuruldu, biz 1950’de Kore’ye gittik; ama 52’de NATO üyesi olduk.

Aslında bizim coğrafyamız üzerine hesap yapan ülkeler 150 yıldır bir türlü ulaşamadıkları emellerine 2. Cihan Harbi sonrasında ulaşacaklardı. Fakat ABD bu yapının SSCB’ ye yakın olacağını gördüğü için İngiltere’nin saf değiştirmesini sağladı ve bölgede bir Kürt devleti operasyonunu askıya aldırdı.

Geçtiğimiz salı Lozan’ın yıldönümüydü. Lozan, bizim sınırlarımızın resmen çizildiği ve Dünya’nın Osmanlı’nın son toprakları üzerinde bir Türk yurdunu tanıdığı antlaşmadır. Gelin görün ki Lozan’da bizimle masaya oturanlar milli mücadeledeki azmimiz karşısında yoruldukları için bölgede bir Ermeni ve Kürt devleti kurulma fikrini ötelemişler, ama bizim sınırımızı çizerken de “Öyle bir sınır çizelim ki bu hesabımızı bir gün mutlaka uygulamaya geçirelim” demişler. Sınırları ellerine aldıkları cetvelle çizenler İngiliz ve Belçikalı subaylar.

Küresel güçlerin bizim coğrafyamıza yönelik hesapları hiç bitmemiş. Bunun altında şüphesiz 200 yıl kadar önce keşfettikleri petrol (enerji) yatakları ve uluslararası karasuları açısından önemli bir kavşakta bulunmamız yatıyor. Osmanlı’dan kopardıkları Arap kabilelerine verdikleri sözde devletçiklerin sınırlarını da aynı hesapla çizdiler.

Önce binlerce yıldır hüküm süren Farisi Şahlığını yıktılar. Sonra kendilerine yakın zannıyla Humeyni’yi getirdiler. Humeyni gücü eline aldıktan sonra Batı’ya dirsek gösterdi. Bu kez Körfez Savaşı’nı devreye sokarak güya Humeyni’yi Saddam’la hizaya sokmak istediler... Olmadı. Ama o olmazsa bir başka şey yapalım diyerek Irak’ın kuzeyini uçuşa yasak bölge ilan ettiler ve burada bir Kürt yapılanmasının oluşmasını sağladılar. Bugün o yapılanma ABD ve İsrail desteği ile Bağdat’a, hatta yer yer Ankara’ ya, Tahran’a kafa tutar halde...

ABD şimdilik kaydıyla müttefik gördüğü Irak’ın kuzeyi ile Ankara’yı PKK merkezli yakınlaştırdı... İran’da 65 yıl önce yapılamayan Irak’ın kuzeyinde yapıldıktan sonra şimdi de Suriye’de gerçekleştirilmek isteniyor. Ülkelerin tarihinde 10, 20, 50 hatta 100 yılın hiç önemi yok. 20 yıl önce Irak’ın kuzeyinde bugünkü yapının temelini atanların 20 yıl sonra neyi nasıl gerçekleştireceğini kestirebiliyor musunuz?

ABD’nin Irak’ı imha ve işgalinden bu yana ABD ve Batı’nın asıl niyetinin şimdilik Irak’ın kuzeyi merkezli (Daha sonra kim bilir belki de Diyarbakır) Türkiye, İran ve Suriye’deki Kürtleri bir çatı altında toplayacak “Büyük Kürdistan” hayali içinde olduğunu bilmeyen mi var. Anadolu’nun ortasında yerel ölçekli gazetecilik yapmaya çalışan bu fakir dahi, 10 yıldır bu hesabın Halep’i de içine alarak Akdeniz’e inmeye yönelik olduğunu söyler durur. Batı’nın 150 yıllık Kürt hayali onları Akdeniz’le buluşturmaktır. Bunun için bir gün Hatay defterini de açarlarsa şaşırmam...

 

EN DEMOKRATİK MECLİS

23 Nisan 1920’de açılan Büyük Millet Meclisi bana göre parlamento tarihimizin en demokratik Meclisi idi... O günün olağanüstü şartlarına rağmen BMM üyeleri her kanunu, her atamayı demokratik bir zeminde tartışmış, Başkanı Mustafa Kemal Paşa’ya karşı gerektiği zaman yüksek sesle direnebilmiştir. O gün bir siyasi parti henüz kurulmamıştı, milletvekilleri bağımsızdı ve kendi bölgelerinde oluşturulan halk reyiyle görevlendirilmişlerdi. Tıpkı Sivas ve Erzurum kongrelerinde olduğu gibi... Bir buçuk ay kadar önce dağılmış olan Meclisi Mebusan üyeleri de BMM azası olarak görev yapıyordu. O ilk meclis çok şey yaptı... Başta Gazi olmak üzere nice isimlere karşı demokratik bir direniş gösterdiği için 1923’te seçime gidildi. Sonraki meclisler maalesef parti liderlerinin meclisi olmaktan kurtulamadı...

 

(24 Nisan 2013 tarihli tekrar yazı)