SAMİ DAYANGAÇ


AH O TV PROGRAMLARI

GÖZLEM - Sami DAYANGAÇ


Corona illeti çıktıktan sonra insanımız hafta sonları ev kısıtlamasına maruz kaldı. İlginç olan şudur ki bu illet Erciyes’te bulunmuyor. Sosyal medyadan bakın, dışarıdan gelenler kadar bu şehirde yaşayanlar, eşi dostu, devletine bağlı, kısıtlamalara uyan insanları aptal yerine koyarcasına resimler, videolar paylaşıyorlar. Sokaklar yayalarla, caddeler araçlarla dolu. Duyarlı vatandaşlar evlerinde hapis. Hafta içi sorun yok ama hafta sonu corona var, ilginç...

Evlerinden çıkmayan duyarlı vatandaşların tek eğlence kaynağı televizyonlar. Dişe dokunur bir yayın var mı? Evlilik adlı vatandaşını yani izleyenleri kandıran, cast ajansından gelenlerle yapılan düzmece yayınlar geç de olsa kaldırıldı. Gerçi o zamanlar da yazdık, bu kadar kötü de neden çok izleniyor?

Neyse bu yayınlar kaldırıldı ama daha fenası çıktı. Şimdi sunucuların siz yerine sen dedikleri, aşağıladıkları, azarladıkları, çok eşlilik, baldızıyla kaçan, gayr-i meşru çocuğun babasının sevgilisi çıkanların göbek attığı yayınlar başladı. Lütfen izleyin ve iğrençlikleri görün.

İzlemeyenlere alternatif yayınlar sunamıyoruz. Bizim vergilerimizle bize hizmet etmesi gereke TRT kurumuna bakın. Dizilerde özel kanallarla yarışmak adına asla izlenmeyen dizlere büyük paralar veriyorlar. Yayınların çok büyük çoğunluğu dış yapımlar. Özel kanallarda örneğin spor programları görüntüye para vermedikleri için yayından kaldırılanlar soluğu TRT Spor’da alıyor. Tüm masrafları TRT’den karşılanan Stadyum sunucusu ve konuşanlar yayına geliyor, kurumun hazırladığı, tüm ekibin TRT’den olan yayını anons edip faturasını kesiyor.

TRT Müzik’te ise hep aynı şarkıcılar. Keser, Ersoy, Özer. Oysa TRT kurumunda maaş alan bir sürü müzisyen, solist var. Neden dışarıdan gelip haftada 2-3 yayına bunlar çıkıyor?

Maçı zaten parası olanlar izliyor. Oysa bu kısıtlama getirilirken halkın evinde rahat zaman geçirmesi için şartlar oluşturulmalıydı. Mesela o şehrin takımının maçı TRT’den verilebilirdi. Mesela halkın beğendiği programlar yayınlanır huzurlu bir gün geçirilmesi sağlanabilinirdi.

Şimdi bakınız haber kanallarına. Hep aynı isimler, aynı yüzler. Konunun ne olduğu önemli değil. İster savaş, ister siyaset konu ne olursa olsun aynı kişiler saatlerce konuşuyor da konuşuyor. Eee sonuç?

Spor programları bundan farksız değil. Maçtan önce çok bilen uzmanlar sanki hocaların kulağı duyuyor gibi şöyle oynamalı, böyle pas yapmalı. Maçtan sonra saatlerce, görüntü olsun olmasın bağırış, çağırış. Elbette büyük takımlara laf söyleyemediklerinden güçleri her zaman hakemlere yetiyor. Anlık düdük çalan hakem, ileri al, geri al, oynat, zıplat… Amaç hakemi haksız çıkarmak.

Elinde kumanda bas diyenler, hiçbirinin birbirinden farkı yok. Eğiten, geliştiren yayın yok. Devletin kanalı özel kanallarla tükürük yarıştırıyor, bağırma, kavga, izlenen yayınlar bunlar. Kültürümüz böyle yozlaşıyor... Devam edeceğiz.