SAMİ DAYANGAÇ


ANNELER GÜNÜ

GÖZLEM - Sami DAYANGAÇ


Anneler günü, ilk kez Hrıstiyanlığın Avrupa’da yaygınlaşması ile çeşitli etkinliklerle kutlanılmaya başlandı. 1872 yılında  ise Abd de Boston’da ilk kutlama yapıldı.1907 yılımda Phedilpiha’da Ana Jarvis adında bir kadın, kiliseyi de kendi annesinin vefatı olan mayıs ayının ikinci hafta pazarını kadınlar günü olarak ilan ettirdi. 1911 yılında tüm eyalette mayısın ikinci hafta pazarı kutlanılmaya başlandı.

1914 yılında ulusal tatil ilan edildi. Böylece her yılın mayıs ayında ikinci pazar dünyada anneler günü olarak kutlanmaya başlandı. Dünya genelinde anneler günü farklı tarihlerde de kutlanmaktadır. Finlandiya, Danimarka, Finlandiya ve Avusturya gibi ülkemizde de mayısın ikinci pazarı anneler günü olarak kutlanıyor.

Kendimize ait, bize özgü hiçbir şeyin olmaması, elbette bu taklitçiliğimizi de ortaya çıkarmış oldu, eksik kalmamalıydık, kalmadı.

Düşünün anne(ana) bir günlük mü?

Taklitçiliğimizle ilgili birkaç hatırlatma yapalım. Gençlik Marşımızı bilmeyen yoktur. “Dağ başını duman almış, Gümüş dere durmaz akar..” hatırladınız mı? Bu marşın güftesi bize ait, ya bestesi? Evet, bize ait değil ne yazık ki. Kıbrıs çıkarması sonrası neredeyse ulusal marş haline gelen ‘Memleketim’ şarkısını biliyor musunuz? Hani, “Havasına suyuna, taşına toprağına, bin can feda bir tek yurduma… ” diye devam eden şarkı. Evet, ne yazık ki beste aşırma. Hangi ülke demeyelim ama Furkan Doğan dersek bilirsiniz.

Yılbaşı kutlamalarını bizim kadar abartan hangi ülke var?

Hadi taklit ettik ve anneleri gününü kutlamaya karar verdik. Peki, nasıl kutlamalıyız? Kimi ütü, kimi süpürge, kimi mutfak gereci alarak. Yani sen iyi hizmet ediyorsun, daha iyi hizmet et diye.

Oysa her evden çıkışımızda son kez görüyormuş gibi vedalaşarak ayrılsak, öpsek, içten gelerek “Annem(anamm)” desek. Hangisi daha makbul olur? Annelere değerli olduklarını, onlara minnet duyduğumuzu, onları ne kadar çok sevdiğimizi göstermek için neden mayıs ayının ikinci pazarını bekleyeceğiz? Anneler neden 1 gün hatırlansın? Babalar kızdığı zaman araya girip zılgıtı yiyen, evlatlarının her sırrını bilip ortak olan, 9 ay karnında taşıyan, doğuran, büyüten, uykusuz geceler geçiren, bizimle ağlayan fedakâr anneler neden 1 gün anılsın?

Çamaşırına, bulaşığına, ev işlerine yardımcı olmak, kahve yapıp dinlendirmek, ona sevildiğini hissettirmek için 1 gün yeter mi?

Sevgililer günü, babalar günü zırvaları gibi pazarlamacıların uyguladıkları, bir gülün bile 2-3 misli fiyata satıldığı fırsat günlerine elbette karşıyız. Anneleri babaları sevmeye, saymaya, sevildiklerini söylemeye bir gün yeter mi? Yetmemeli. Tıpkı Kadir Gecesi için bin yıldan hayırlı denmesi gibi. Bir yıl yan gel yat, o gece ibadet et olur mu?

Çevrenize dikkat buyurun, annelerine, babalarına göstermedikleri saygıyı, tarikat şeyhlerine, menfaat uğruna daha genç insanların elini öpmeye kalkışanları mutlaka gördünüz. Değer mi? Parti büyükleri, parti başkanları geliyor, yaşlı başlı insanlar el öpüyor. Tarikat liderine babası yaşındakiler el öpüyor. Saygı ayrı, abartı ayrı. Çocuklarımıza şunu öğretmeliyiz, anne babalarınız, dede, nineleriniz hariç kimsenin elini, menfaat için öpmeyin.

Bir yıl boyunca ilgilenmediğimiz, yeri gelince azarladığımız annelerimize olan sevgimizi, sevgi göstergemizi bir günle sınırlandırmayalım. Bir gün daha iyi hizmet etsin diye alınacak hediye yerine her gün sevgimizi gösterelim çok daha mutlu olurlar. Hem sevgi göstermek ücretsiz.

Değerlerin kıymetini hayattayken bilmeliyiz. Düşünün anne hastalansa, hastaneye yatsa o evin hali nice olur? Anneler ki -bu her anne değil- elbette en ağır işçilerdir. Fakat değerli okur, ulusal medyada yayınlanan programlara bakıp çoluğunu çocuğunu bırakıp kaçanlar, çocuksuz olmayı çöpsüz üzüm sayanları kastetmiyoruz. Gerçek anneler, fedakâr anneler bizim yazı konumuz. Yemeyen yediren, uyumayan uyutan anneler. Zaten doğum sancısı çeken her kadın ideal anne olur. Bize göre ideal anneler meleklerin yeryüzüne yansımasıdır. İşte bu nedenle batı toplumlarının ticaret amaçlı özel gün uydurmalarına itibar etmemeliyiz. Anne sevgisi 1 gün olur mu? Ama batılı tüccarlar mallarını kapıştırmak, 3 liralık malı o gün 10 liraya satmak için özel günler uyduruyor ve biz de buna katılıyoruz.

Annesi hayatta olup, ona bakan, onu ihmal etmeyen, öf bile demeyen evlatlara ne mutlu. Rabbimiz elbette bunun ödülünü hem bu dünyada hem de ahiret hayatında verecektir. Yaşlı, bir evin bereketidir. Eyy kaynana sevmeyen gelinler, siz de o yaşa geleceksiniz ve ne ekerseniz onu biçeceksiniz. Siz kayınvalidenize ne yaparsanız aynısı size de yapılacak.

Annelerini terk eden, huzur evlerine bırakan, yalandan telefonla arayanlar mutlaka başlarında bulacaklardır. Bizim gibi annelerini kaybetmiş, hem yetim hem öksüz kalmışların da yapacağı var elbette. Mezarlık ziyaretleri ve bir Fatiha olmalıdır.

Her yaştaki annelerin anneler günü kutlu olsun…