SAMİ DAYANGAÇ


AŞKA YANIT

GÖZLEM - Sami DAYANGAÇ


Müzik tutkumuzu yakın çevremiz bilir. Sabah Farid Farjad dinleyerek güne başlarız, sonra Türk Sanat Müziği, Türkü, hafif müzik. Tatil günlerimizde de klasik eserleri dinleriz.

Müzik tutkumuz nedeniyle sizlere zaman zaman Türk müziği eserlerinden güftelerinin öykülerini takdim ediyoruz.

Bu hafta sizlere çok sevilen bir eserin öyküsünü sunacağız.

Ben gamlı hazan, sense bahar, dinle de vazgeç...

Melahat Pars (1918-2005) konservatuarda öğretim görevlisidir. Son derecede güzel, alımlı, zarif, ince, nazik, olgun yaşlarda bir güfte ve beste sanatçısıdır.

Bir erkek öğrencisi, duygularına yenik düşerek, hocası Melahat Pars’a âşık olur. Sanki rastlantıymış gibi her fırsatta karşısına çıkmayı huy edinir. Hoca merdivenlerden inerken, o merdivenlerden çıkarken hocasını süzer. Hocası bir yöne doğru yürürken, o karşı yönden hocasına doğru yürür. Bu tür rastlantılar o kadar sık tekrar etmeye başlayınca, Melahat Pars da durumu anlar, ancak görmezden gelir.

Bir gün merdivenlerden inerken, yukarıya çıkmakta olan öğrencisi, hocası Melahat Pars’ın önünde durur, boynunu büker, yüzüne derinden bakar ve sevecen bir sesle;

 “ Hocam ben size âşık oldum. Ne yapsam olmuyor. Sizi görmeden duramıyorum. Gece gündüz hayalimdesiniz. Duygularımı kontrol edemiyorum, perişanım, beni anlayınız lütfen!” der.

Melahat Pars’ın yüzü kızarır. Hafifçe gülümser, yana çekilir ve yoluna devam eder. Evine vardığında ilham gelir, sabaha kadar çalışır ve bir beste yapar. Ertesi gün sabah, kendisine duygularını söyleyen öğrencisinin de olduğu sınıfta öğrencilerine;

 “Arkadaşlar, gece bir beste yaptım bakalım beğenecek misiniz?” der, udunu eline alır ve şu besteyi, kadınsı güzel sesiyle söylemeye başlar:

 

Ben gamlı hazan sense bahar dinle de vazgeç

Sen kendine kendin gibi bir taze bahar seç

Olmaz meleğim böyle bir aşk bende vakit geç

Sen kendine kendin gibi bir taze bahar seç

 

Bestekâr hanımefendi, çaktırmadan âşık öğrencisine bir göz attığında, öğrencinin hüngür hüngür ağladığını görür.

Bu araştırma sırasında bir başka anlatımla da karşılaştık.

Sıtkı Angınbaş bu muhteşem güftenin yazarı. İddiaya göre Melahat Pars ders aldığı Sıtkı Hocasına aşık olmuş, hoca da yaşı gereği bunu uygun bulmamış ve bu güfteyi yazmış. Sonra da öğrencisine bestelenmek üzere vermiş.

Hangisi doğru bilemeyiz ama muhteşem bir şarkı olduğu kesin. Günümüzde bu tür şarkıların yapılamamasının nedeni duygu yoksunluğu olabilir mi?