İDRİS YAVUZ


ATATÜRK’ÜN BİLİNMEYEN YÖNLERİ

YAVUZCA - İdris YAVUZ


(Haşim Bey’in Not Defteri’nden)

Yıl 1921’in sonbaharında idi. Ankara’da Çocuk Esirgeme Kurumu yararına at yarışı düzenlenmişti. Askeri Fabrika ile bugünkü Fen Fakültesi arasında yapılan bu yarışa ilgi büyüktü.

Bu gösteriye Başkomutan Gazi Mustafa Kemal Atatürk de askeri üniformasıyla katıldı. Yanında Rafet Paşa, Fethi Bey, Çocuk Esirgeme Kurumu Reisi Dr. Fuat Bey, Azerbaycan Sefiri İbrahim Aliof, Afganistan Sefiri Sultan Ahmet Han, İtalya’dan gelen bir heyet de vardı.

Öğleden sonra hava açık ve güneşli idi. Tanınmış foto muhabiri Remzi, ayaklı, gösterişli bir makine ile resimler çekiyordu.

Diğer yandan Başkomutanlık Fotoğraf  Zabiti Esat Nedim Bey de elinde makine ile ara sıra pozlar alıyordu. Esat Bey bir aralık gözden kayboldu. Yarışlar bütün hızıyla heyecanlı bir şekilde devam ediyordu. Göğüslerinde “Hâsılatı hayır içindir. Esirgemeyiniz!” yazılı kız çocukları rozetler dağıtıp, bağış topluyorlardı.

Yarışlar bittiğinde Mustafa Kemal Paşa yanındakilerle birlikte tribünden indi ve arabasına doğru yöneldi. Halk kendisini çılgınca, sevgiyle alkışlıyordu. Tam bu anda Esat Bey istasyon yönünden gelerek Paşa’nın yanına sokuldu. Elinde bulunan birkaç resmi kendilerine takdim etti. Paşa resimlere bakınca şaşırdı; yarışlarda çekilen resimler ne zaman, nerede basılıp anında kendisine verildiğini bir türlü anlayamadı.

Esat Bey’in omzunu okşadı ve ona;

- “Ne zaman hazırlayıp getirdin evladım?..” diye sordu. Esat Bey, Paşa’nın kulağına yanaştı, edeplice fısıldayarak;

—Misafirlerinize bir anı olarak hediye etmek istersiniz diye acele hazırladım Paşam” diye verdi.

Paşa’nın mutluluğu gözlerinden okunuyordu. Resimleri bir bir inceledikten sonra bunları sağında bulunan Fethi Bey’e uzattı. Resimleri alan Fethi Bey de şaşırdı ve hayret etti. Böyle kısa bir süre içerisinde bu resimler nasıl hazırlanıp yarış bitiminde kendilerine takdim edilmişti? Fethi Bey, Paşaya;

—Kim yaptı bunları Paşam? diye sordu. Resimleri Başkomutan’a kimin verdiğini bilmiyordu. Daha doğrusu ona verilişini görmemişti. Paşa arkasında duran Esat Beyi göstererek;

—Bu güzel insan, dedi.

Atatürk, bir tek cümle ile de duygularını dile getirir ve insanları kendisine bağlamasını bilirdi.

Henüz o dönemde Ankara’da fotoğraf malzemeleri yoktu. Hatta fotoğraf odasına kırmızı cam bulmak hayaldi. Esat Bey yarış sahasından istasyon binasına hızla geldi; makastaki fenerin kırmızı camını görevliden emanet olarak istedi, bundan yararlanıp inanılmaz bir şekilde resimleri Paşa’ya yetiştirdi.

Görenleri hayretler içinde bırakan bu olay, o gün şartlarında olağanüstü olarak değerlendirilmişti. Bu anı Esat Bey’in hatıra defterinde yerini bulmuştur.

O günlerden bu günlere nasıl geldiğimizin canlı örneğini burada net olarak görmekteyiz.

Cumhuriyet döneminde 1$, 1 TL. karşılığında değer taşırken o zaman ne IMF vardı; ne de hortumcu!  Birbirine inanan, birbirine güvenen, haksızlığa karşı gözünü budaktan esirgemeyen bir topluluk vardı.

İşte Atatürk’ün yönetimi ve işte günümüzün Türkiye’si…

Bu konuda fazla lafa gerek yok diye düşünüyorum.