H. Ali YILDIRIM


BABALAR VE OĞULLAR

Yeni Dünya - H. Ali YILDIRIM


?Oğlan babadan öğrenir at oynatmayı, kız anadan öğrenir sofra donatmayı? deyişinden yola çıkarak az bilinen baba-oğul meselesine bir pencere açalım. Kavga olsun olmasın baba-oğul meselesi asırlardır vardır. Son iki asırdır ne olduysa babalar gölge olmuş, ev yükü anneye binmiştir. Hâlbuki annenin oğulu, temel eğitim sonrası (3-5 yaş) babaya yönlendirmesi gerekiyordu. Çünkü baba oğulun yaşamdaki lideri, antrenörü ve kaptanıdır. Ne yazık ki kaptan sadece ekmek getirmiş genç futbolcuyu eğitme gayretinde olmamış, topu taca atmıştır. Niye? Çünkü çok meşgul! Aslında bildiği o?

Babanın sorumluluklarını; eş, iş, çocuklar ve ebeveyn olarak 4 ana başlıkta toplayabiliriz. Tüm mesele bu dörtlünün nasıl bir dengede tutulması gerektiğidir. Yaygın olan erkeğin yüzünü tamamen işe ve atasına (Aşırı dindarlık) dönmüş olması, eş ve çocukları yalnız bırakmasıdır. Bunun birkaç sebebi olabilir;

?             1071-1922 arasındaki yoğun savaşlarda erkek nüfusunun azalması ?Babasız aile? sayısını artırmıştır. Bu, annelerin erkek evlatlarından birini fahri aile reisi yapmasına yol açmıştır. Daha sonra sorumsuz ergen babalar bu adeti devam ettirerek, yükü oğul ve anneye yıkmış, kendisi boş veya dolu işlerle vakit geçirmiştir. Kemikleşen yanlış bağlanma nedeniyle oğul yüzünü yeni eşe dönememiş, yani eş yalnız kalmıştır?

?             Sanayi devrimi ve kapitalist düzen ile birlikte son iki asırdır ?Para yarışçısı baba? sayısı artmış, aile içi değerler unutulmuştur. Erkekler var gücüyle acımasız piyasanın inatçı savaşçıları haline gelmiş evi eşine bırakmıştır. Yani eş yalnız kalmıştır. ?Daha ne olsun? diyorsanız, siz de meselenin kurbanısınız demektir?

?             Oğul kendi ?Ergen babasının zayıflığı? nedeniyle eğitim ve onay alamamıştır. Yıllar yılı yaşı kaç olursa olsun kendinin de farkında olmadığı bir ?baba açlığı? çekmiş, zayıf bir ergen olarak eşinin emrinde ya da tepesinde (ortası yok) bir bilinmeze doğru kürek çekmiştir. Yani eş yine yalnız kalmıştır...

?             Oğul, koca ilgisi görmeyen ?Mutsuz anne pençesi?inden kurtulamamıştır. Annesini mutlu tutmak adına, aklı orada kalmış, yüzünü yeni aileye dönememiştir. Bu da oğulu eski ailede takılı tutmuştur. Yani eş yine yalnız kalmıştır?

?             Oğul 13-21 yaşlarında doğası gereği asidir, çünkü bir iç savaş yaşamaktadır. Savaş bitip babasına geri dönme zamanı gelmeden baba gemileri yakmış ve sonsuz bir düşmanlık ilan etmiştir. Erkeklik hormonu savaşı sertleştirmiştir.  Oğul farklı olmanın suç olduğuna inanmış ve büyümekten vaz geçip Peter Pan olmuştur. Ergen kimlikle evliliğe girip, yükü eşe sarmıştır?

Yukarıdaki hususların beşi de sorumsuz baba sayısını, çoğaltmıştır. Babalar genel de ?Valla ben ekmek parası kazanıyordum ama nasıl ettiyse hanım oğlanı bu hale getirdi? diyerek işin içinden sıyrılmaktadır. Ancak annenin oğula, erkek kimliği verebilme yeteneğini pek sorgulamamıştır.  Anneler hem anne hem baba olmaktan boğulmuştur. İstisnalar olabilir. Bu tersliğin sonu ya hır-gür evlilik ya da boşanmadır. Kayıp oğullar cabası?

Babalar bir de ?Sahte Kral? olmuşlar. Aileden uzak ?Kaf dağında yüz bin koyun? beslemişler! Oğul da ergen kalmış, bunalımı atlatamamış. Bitmeyen baba arayışına devam etmiştir. Birde eleştiri ve küçümseme varsa vay gele haline! Oluşan öfkeyi en yakınına kusmuştur, yani eşe. Diğer insanlarla duygusal bağ kuramamış, yaşama güvenle sarılamamıştır. Mesele babadan gelmesi gereken eğitim, tasdik ve mezuniyettir?

Oğulun meselesi, zamanı gelince ayrı bir cumhuriyet kurma meselesidir. Bunun için, farkında olmadan babasından beklediği şey onaydır. Oğula, korunma, ihtiyaçlarının karşılanması, yol yordam gösterilmesi, örnek teşkil edilmesi ve şefkat / hoşgörü gösterilmesi gerekir. Belki de baba tarafından kutsanması gerekmektedir. Oğul bu ortamda kendi kimliğini örecek ve zamanı gelince de kendi düzenini kuracaktır. İzin verilirse tabi! Bu olursa, kendisi de bir koruyucu olacak, öğrendiklerini sonraki nesle aktaracaktır.

Babadan kabul görmüş oğulun yaşam ve insanlarla ilişkisi sağlam temele oturacak, onaylanmamış oğul şaşkın ve öfkeli kalacaktır. Hayatı boyunca bu onayın peşinde koşacak, ergenlikten çıkamayacaktır. İçindeki ?baba yarası? ile ömrünü belirsiz bir arayışla geçirecek, hayatla ve insanlarla yakın ilişki kuramayacak, kurduğu ilişkiler zehirli olacaktır. Buna eşi de dâhildir. Toplum genelinde ne yapılması gerektiğini pek kestiremiyorum, uzmanlar daha iyi bilir. Ancak babaların bir an önce oğulu mezun ederek, ?Yolun ve bahtın açık, yüzün de ailene dönük olsun? deyip helalleşmesi iyi bir başlangıç olabilir. Bu sefer babalara ve onları bağlı tutan ebeveynlerine duyurulur?. H. Ali YILDIRIM, E. Alb., 5 Mayıs 2018