H. Ali YILDIRIM


BEŞ MAYMUN (TEKRAR)

Yeni Dünya - H. Ali YILDIRIM


Bir gün araştırmacılar maymunlar üzerinde bir deney yapmaktadırlar. Bu deneyde beş maymun, bir kafes, tavanında asılı bir muz salkımı, bir çatal merdiven ve de bir yangın hortumu bulunmaktadır. Aç bırakılan maymunlar sırayla içeri alınır. İlk maymun kafese girdiğinde, önce ortamı süzer, tavandaki muzu fark eder ve sonra gözü merdivene takılır. Daha sonra kafasında ampul yanar ve muzun altına kurulmuş merdivene tırmanmaya başlar. Tam muza uzanacakken, görevli hortumu açar ve var gücüyle maymunu ıslatır, maymun şok olur. Tekrar dener ve tekrar basınçlı suya maruz kalır. Üçüncü defa da aynı şeyle karşılaşınca muzun yenmeyeceğini anlar ve vazgeçer. Maymun işi kavramıştır, muza sulanmak ıslanmak demektir ve tekrar denemeyi aklından bile geçirmez. Buna ?Şartlı Tepki? (Şartlı Refleks) denmektedir. Pavlov´un köpek deneyi de buna benzer ama orada ceza yerine ödül mekanizması kullanılmıştır. Bundan sonra görevli kafesten çıkar ve yerine bir maymun girer. Yeni maymun da önceki gibi muza sulanır ve merdivene çıkıp muza uzanmak isterken bu sefer önceki maymun hortumu alır ve yeni geleni ıslatmaya başlar. Yeni gelen maymun bir türlü muzu almayı başaramaz, çaresiz muz sevdasından vazgeçer. Derken üç, dört ve beşinci maymunlar sırayla içeri alınır, her biri aç olduğundan önce muzu almaya yeltenir sonra bir önce gelen maymun tarafından ıslatılır, vazgeçmesi sağlanır ve böylece hepsi aç kalır?

Burada tek maymunun verdiği tepkiye ?Şartlı Tepki? diyoruz ama bunun bir salgın olarak topluluğa yayılmasına ?Öğrenilmiş Güçsüzlük? diyoruz. Çünkü sonra gelen her maymun önceden olanları sorgusuz tekrarladığı için ?çaresizlik? öğrenme yoluyla grubun diğer üyelerine sıçramış oluyor. Maymunlar grup kimliği ile yaşarlar, grubun geneli ne yapıyorsa diğerleri de onu yapmak zorundadır, yoksa dışlanırlar ve kendilerine yeni bir grup bulmak zorunda kalırlar. Bu da hayatlarının alt üst olması demektir, çünkü ormanda yalnız kalmak kolay değildir. Dahası maymun bunun ötesinde bir mantık geliştirip grup baskısını kıramaz, çünkü onların insanlar gibi durup düşünüp muhakeme yapma becerileri yoktur. Dolayısı ile sahip oldukları tek kimlik ?Grup Kimliği? dir.

Bireysel kimlik oluşturamazlar, yani içlerinde grup eğiliminin dışında bir düşünce sistematiği geliştiremezler, geliştirselerdi insan gibi bir şey olurlardı. O zaman aralarından biri çıkıp ?Bir kişi çıksın muzları aşağı indirsin ve adil paylaşalım? derdi. Tabi bu mümkün değil. Sonuçta maymunlar çaresiz kalmıştır ve bu çaresizliği önce görevli insandan, sonra da aktarım yolu ile birbirlerinden öğrenmişlerdir. Gruba katılan her yeni üye bu şekilde çaresiz kalmayı öğrenmek zorunda kalmıştır?

Yaşarken şahit oluyoruz, geri kalmış kıtalardaki bir ulus, ?Öğrenilmiş Çaresizlik? in pençesinde can çekişebilmektedir. Yeraltı zenginliklerini kullanamamaktadırlar, çünkü kullanmaya kalktıklarında aynı kafesteki görevlinin yaptığı gibi bir sömürgeci güç ceza mekanizmasını başlatmaktadır. Bir kere durum anlaşılınca, diğerleri de aktarım yoluyla başlarına ne geleceğini bildiğinden harekete geçememektedirler. Ulus içindeki bazı gruplar da böyle olabilmektedirler. Günlük yaşamdaki yakın ilişkilerde de bu tip insanlara rastlamak mümkündür. Kendini ait hissettiği sosyal grup bir olaya hangi tepkiyi veriyorsa, durup düşünmeden aynı tepkiyle hareket edenleri kastediyorum. Neyi neden yaptıklarını bilmezler, sadece haklıdırlar ve kendilerine göre başkaca seçenek te olamaz. Hatta her daim haklı olduklarına o derece inanmışlardır ki, mensup oldukları inanç dünyasının kurallarını bile umursamazlar. Bu tür insanlarla akrabalık, miras paydaşlığı, komşuluk, sosyal grup üyeliği gibi doğal bir çıkar ilişkiniz var ise, vay gele halinize. ?Bu yaptığım şuna göre doğru buna göre yanlış? diyecek kapasiteleri bile yoktur. ?Gerekçesi olmadan haklı olmak? sadece bunlara mahsustur. Dürtülerle hareket ederler, yani sağduyuları noksandır ya da hiç yoktur. Böyle bir zekâ ile çekişmeli bir hale düştüyseniz, aklınız ziyana uğramadan önce yukarıda yazılanları hatırlamanızı öneririm?