CANSU DENİZ


BİLMEYEN KENDİSİ GİBİ BİLİR!


" Rahman ve Rahim olan Allah´ın adıyla. Hamd O alemlerin Rabbi. O Rahman ve Rahim. O, din gününün maliki Allah´ın. Ancak sana ederiz kulluğu, ibadeti, ve ancak senden yardım dileriz yardımı, inayeti. Hidayet eyle bizi doğru yola. O kendilerine nimet verdiğin mutlu kimselerin yoluna; o gazaba uğramış ve o sapmışların yoluna değil" (Fatiha Suresi)
Namazlarımızın bütün rekatlarında aynı duada birleşiriz. Yüce Allah´tan sırat-ı müstakimde hidayete ermeyi dileriz. Peki nedir sırat-ı müstakim? Kim bilir kul sırat-ı müstakimde mi değil mi? Doğru mu yanlış mı? İyi mi kötü mü, güzel mi çirkin mi?
Sırat-ı müstakim doğru yolda olmak, yoldaş olmaksa bu bilginin sahibi de takdiri de ancak yolun sahibinde, Hakk´tadır.
Mevlana Hazretleri "bizi bilen bilir, bilmeyen kendisi gibi bilir" demektedir. Bilenin Hakk olduğu muhakkak olmakla; insan kendisinin ve gayrisinin ne yönde ilerlediğini ancak kendi nefsi-gönlü ikilemi ile değerlendirebilir. Oysa Allah gizlediğimize de açığa vurduğumuzu da bilir.
Hal böyle iken bugün olduğumuz gibi kendimizden başka herkesin sırat-ı müstakimden ayrı yürüdüğünü söylemek, düşünmek haddi aşmak, şirke koşmaktır. Zira bizler bu hükmü yolun sahibi gibi dillendirmekle, bu hakkı kendimizde görmekle azaba talip olmaz mıyız?
Bugün toplumun her kesiminde yer etmiş, yargılama hastalığının bireydeki en net belirtisi de haddi aşmak-yolu şaşmak değil midir?
Tüm zulümlerin sebebi de bu noktadan beslenmekte değil midir ?
Ben! Ondan doğruyum, ben! ondan iyiyim, ben! ondan haklıyım- hakkaniyetliyim, ben! ondan gömlek gömlek üstteyim gibi muhatabın kalbini-nefsini keşfettiğini iddia etmekle kalmayıp, kendimizin her zerresini kutsayıp terazinin kefelerine koymak "yüce kendimizi" güya haklandırmak güyadan daha çok ne anlam ifade etmektedir? Suizanlarımıza topladığımız şahitler Hakk´ın huzurunda ne fayda sağlayabilecektir?
Kalbin, ömrün en güzel yanı buyurur ki; İslamiyet´in ilk emri oku ise ikinci emri doğruluktur. Allah bizlere iyiyi, güzeli idrak etmeyi, basiretini, beni ezip yalnızca O´nunla bir olmayı, tüm uzuvlarımızın sırat-ı müstakimde olmasını, kul olmanın şerefini,huzurunu nasip etsin.
İyiden, doğrudan,güzelden ayrılmasın yolumuz!