SAMİ DAYANGAÇ


BU DAHA İYİ GÜNLERİMİZ

Şubat ayından beri dünyayı kasıp kavuran, teşhis ve tedavisi pek mümkün görünmeyen bir salgınla karşı karşıyayız.


Şubat ayından beri dünyayı kasıp kavuran, teşhis ve tedavisi pek mümkün görünmeyen bir salgınla karşı karşıyayız.

Virüs salgını çıktığından beri dünya geneline hızla yayılmış ve ölüm vakaları buna paralel olarak hızla artmıştı. Devletimiz ilk zamanlar tedbirler almış, kısıtlamalar getirmişti. Hastalık belli bir düşüş göstermeye başladığı sırada ekonomik durum mudur bilinmez esnetmeler başladı.

Virüs çıktıktan sonra televizyon ekranları hızla uzmanlarla dolduruldu. Saatlerce boş da olsa konuştukça konuştular. Neye yaradı? Oysa konuşulan konu henüz tedavisi, aşısı bulunmayan bir salgın. Anlı şanlı profesör çıktı bu virüs Türklere bulaşmaz dedi. Arama motoruna yazın ismini ve söylemini görün. Bu beyefendinin yetiştirdiği öğrenceilere vah ki vah...

Bilim kurulu kuruldu, Kayseri Şehir Hastanesi Başhekimi, tam da konunun uzmanı Profesör İhami Çelik son derece doğru izahlar ve uyarılarda bulundu. Ama medyada çok az yer aldı. Zira kendisi pek görünmek istemedi. Oysa bugün dediğinin yarın tersini söyleyen çok değerli uzmanlar ekranlarda meşhur olmaya, tanınmaya çalıştılar.

Biri çıktı aşısını buldum dedi, diğeri maskeye gerek yok, kimi elbiselerden vs bulaşmaz, dedi de dedi. Sonuç?

Hastalığın yayılması ancak yasaklarla, kısıtlamalarla, cezalarla ve top yekün mücadele ile önlenebilir.

Ekranlara bakın, tüm tatil beldeleri nasıl dolu. Düğünler, kınalar, eğlenceler, cafeler, alış-veriş merkezleri say sayabildiğiniz kadar, nasıl da dolu. Sanki hastalık yok, ya da tamamen bitmiş gibi.

Bayramda bu tıkış tıkış durumu, ziyaretler vs işi katmerledi. Getirilen esnemeler işin tamamen bittiği zannıyla hayat normale döndü. Oysa tam anlamıyla anormale döndü.

Top yekün nasıl mücadele yapılır? Kısıtlamalar ve para cezaları ile. Ama para cezası uygulayıcılar kim olduğuna bakmaksızın herkese aynı uygulama yaparak.

Önce tüm parti genel başkanları, kulüp başkanları, kulüp hocaları, sanatçılar (Sezen Aksu’dan İbrahim Tatlıses'e kadar) TRT aboneleri değil, tek tek maske ve kısıtlamalar ile ilgili uyarıcı çekimler yapmalıdır.

Ayrıca pandemi hastalarının durumları da aynen ekranlara aktarılmalı, sonumuz bu dedirtilmelidir. Çok değerli bir bilim insanı olan Sağlık Bakanı’nın açıklamaları, uyarıları ne yazık ki yeterli olmuyor.

İşin şakası yok, böyle giderse kısıtlamaların yerini yasaklar, para cezaları, belki de hapis cezaları alacak. Geç kalmayalım, uyarıları dikkate alalım. Bize bir şey olmaz aymazlığına kapılmayalım. Tedbir bizde takdir Allah'tan demeliyiz.

Maske takmamak, temizliğe uymamak sadece bireylerin sorunu asla değildir. Kendimiz için dikkate almadığımız bu uyarılar aynı zamanda kul hakkına da girer.

Her işin başı eğitim. Sokakta maskesiz gezenlere bir soru sorun ne demek istediğimizi anlarsınız. Çocuklarımız, geleceğimiz, ailemiz, dost ve yakınlarımız için lütfen maske, temizlik ve mesafe kuralına uyalım, uymayanları uyaralım. Bu daha iyi günlerimiz...