SAMİ DAYANGAÇ


BU DÜNYADAN BİR KUZUCU GEÇTİ

GÖZLEM - Sami DAYANGAÇ


Üç yıl önce Hakk’ın rahmetine kavuşan merhum Hacı Mehmet Kuzucu(babanın koçu) bu günkü yazımızın konusu.

1927 yılında Kayseri Gülük Mahallesi’nde doğmuştu. Tek çocuktu. Annesi 14 yaşında evlendirilmiş, 18 yaşına kadar çocukları olmamıştı.

Annesi 18 yaşına gelip de çocuğu olmayınca çevreden homurdanmalar başlamıştı. O da Allah’a yakardı, “Allahım, bana bir erkek evlat ver, kekeme olmasına da razıyım.”  Bu duadan 5 yıl sonra bir erkek evlat doğurdu. Evet, çocuk kekeme idi. Uzun yıllar konuşamadı, ayağını yere vura vura konuşmaya çalıştı. İlkokulu Bozatlı Paşa’da okudu. O yıllarda ticaretin kalbi, bilinenin aksine Kayseri değil, Şarkışla ve Boğazlıyan’dı. Babası da Şarkışla’da büyük bir market açmıştı, yazları Mehmet yardıma giderdi. O yıllar köylü marketten alacağını torbalara koyar, kasaya gelince aldıklarını söyler, baba asla çuvallara bakmazdı. Öyle ki diğer esnaflar batacaksın diye uyarırlardı.

Ortaokulu Kayseri Lisesi’nde okudu. 1944 yılında mezun oldu. Babasının eleman ihtiyacı nedeniyle ortaokuldan sonra Şarkışla’ya babasının yanına gitti. 20 yıl kaldıkları Şarkışla’da hububat, bakkaliye, hırdavat, züccaciye alıp sattılar. 1956 yılında babası vefat etti, 1958 yılında Kayseri’ye döndü. Belediyeden aldığı arsaya otel yapan Kuzucu, bir yanda da nakliye işine başlamıştı. Şarkışla’da para kazandıkları için nakliye şirketinin adını Şarkışla Nakliyat koymuştu.

1963 yılında arkadaşları ile Hac’ca gitmişti, bir ikindi vakti Beytullah’ta dua eder, “Allahım, bana bir otobüs ver yolunda çalışayım.” Bir yıl sonra Kuzucu Seyahat kurulur ve 3 otobüsle Hac seyahatleri başlar. Çok garibanı Hac’ca götürür, kimi parasını öder, kimi bir daha görünmez. Borçla, taksitle yapılan hac da zarar eder.

Bir arkadaşının tavsiyesi ile dükkânı böler ve sarraf dükkânı açar. Hiç bilmediği bir konudur ama cesaretle iki dükkân açar, 3 evlat ve kendisi. Oteli de iş merkezine çevirir. Sarraf dükkânında altın işini öğrenirken o dönemde yasak olan döviz alım satımı yapar. Kayseri’de en büyük döviz alım satıcısıdır, piyasayı belirler. Ama çevresine hep öğüt verir mümkün olduğu kadar ortakçılık yapmayın der.

Döviz alım satımında bir numara iken İstanbul'a sürekli kurye döviz, altın vs götürüp getirir. O yıllarda bu işi yapanlar otobüsle gidip gelirler. Çevre esnaf da gönderecekleri bir şey varsa Hacı Baba’dan rica ederler kendilerininkini de halletsin diye. Bu iş yıllarca sürer ve bir gün kurye soyulur. Hacı Baba elinde avucunda neyi varsa, kim ne beyan etmişse hepsinin parasını kuruşuna kadar öder. Oysa resmen soygundur bu.

Sarraf dükkânına kim gelirse gelsin asla eli boş dönmez. İnsanlara çok güvenir, iş bitirmeyi çok sever, bundan manevi haz duyar. Çoğu verdikleri geri dönmese de o, bu huyundan vazgeçmez. Veresiye defteri alacakları ile doludur ama o alacaklısını bir başka gelişte yine işini halledip gönderir. Çok bonkör çok eli açıktır. Çok yakınlarında bulunup Hacı Baba’dan nemalananlardan kazık da yese insan sevgisinden asla vazgeçmez.

Cami-i Kebir’de çok az rastlanan bir kalabalıkla cenazesi defnedilen Kuzucu Hacı Baba örnek kişiliği ile iş bitirme özelliği ile çok dua alan bir kişiydi. Herkese yardıma koşan, dar gününde verdiği paraları senet çek işine bile dökmeyen, gelmeyeceğini bilerek para veren nadir kişilik Kuzucu Hacı Baba, bu dünyadan sadece iyiliklerle, güzelliklerle ve dualarla anılabileceğini gösteren örnek şahsiyettir. Rabbim herkese Hacı Mehmet Kuzucu gibi insan sevgisiyle dolu, yardımsever, hayır hasenat işinde öncü, tertemiz kalpli ömürler nasip etsin ve iyilerle karşılaştırsın.

Babanın Koçu mekânın cennet olsun.