ASIM CENGİZ GÜR


CENNETLE MÜJDELENENLER-1

Notlar Asım Cengiz Gür


İnanan bir insanın, en büyük hedeflerinden birisi de cennete girmektir. Kerim Kitabımızda, Âl-i İmrân sûresinde:

?Allah´a ve Peygamber´e itaat edin ki merhamete nâil olasınız. Rabbinizin bağışlamasına (nâil olmaya) ve takvâ sahipleri için hazırlanmış, genişliği gökler ve yer kadar olan cennete koşuşun? buyurulmaktadır. Aslında her mü´min de nihayetinde cennete girecek ve küfür üzere ölenler de ebediyen cehennemde kalacaktır.

Muâz bin Cebel´e (Allah O´ndan razı olsun) Sevgili Peygamber Efendimiz (s.a.v.), Allah´ın kulları üzerindeki hakkını, sonra da kulların Allah üzerindeki hakkını anlatmıştı. Allah´ın kulları üzerindeki hakkının, kulların sadece O´na kulluk etmeleri ve hiçbir şeyi O´na ortak tutmamaları olduğunu; kulların Allah üzerindeki hakkının ise, kendisine hiçbir şeyi ortak tutmayanlara azâb etmemesi olduğunu müjdelemiş ve:

?Kim Allan´dan başka ilâh olmadığına ve Muhammed´in Allah´ın kulu ve peygamberi olduğuna içinden gelerek/tam bir samimiyetle şehadet ederse, Allah onu cehenneme haram kılar? buyurmuştu Bu müjdeyi duyan Muâz çok sevinmiş ve:

?Ey Allah´ın Elçisi! İnsanlara bu müjdeyi haber vereyim mi?? diye sorduğunda, Sevgili Peygamber Efendimiz (s.a.v.):

?Müjdeleme! O zaman buna güvenip (kulluk ve ibadette) tembellik ederler? buyurmuştu.

Aslında imanı kemale ermiş, Allah´a kesin bir inançla inanan ve ibadetin şuur ve zevkine varan kimselerin, bu bir müjde karşısında, Yüce Allah´a karşı minnet duygularının artması ve Allah´a daha çok ibadete yönelmeleri gerekir. Ancak ve maalesef imanımızın zayıflığı ve özellikle cahillik sebebiyle bu gerçekleşmemektedir. Kulluğun ne olduğu ve önemi yeterince kavranamadığı için insanlar böyle bir müjdeye güvenerek ibadet etmeye gerek görmeyebilirler. Muâz bin Cebel (Allah O´ndan razı olsun), bu hadis-i şerifi Sevgili Peygamber Efendimiz (s.a.v.)´in vefaatine kadar kimseye söylememiş ama bu son derece kıymetli bilgiyi kendisiyle birlikte âhirete götürmenin vebalini yüklenmemek için de vefatından bir müddet önce nakletmiştir.

Hayatta iken kimin cennetlik kimin cehennemlik olacağına ilişkin sadece kanaatlerimiz vardır. Genellikle görüşüne ve yaşantısına bakarak insanların cennetlik-cehennemlik olduğuna ilişkin fikir beyan ederiz. Ancak gerçekte kimin cennetlik-kimin cehennemlik olacağına karar yetkisi Yüce Allah´a aittir. Çünkü o, bizim bilmediklerimizi bilen, görmediklerimizi gören ve kalplere ve zihinlere nüfuz edendir. Mü´minler, hüsn-ü zan ederek bazıları için ?bu cennetliktir? diyebilir. Bir mü´min topluluğun bir kimse hakkındaki şehadetini Allah´ın delil kabul edeceği ve o kulu cennete koyacağına ilişkin hadis-i şerifleri de bu çerçevede değerlendirebiliriz. Kimin cennetlik olduğu kesin kararı Yüce Allah´a ait olmasıdır ve Yüce Allah gerek Kur´an-ı Kerim´de ve gerek Elçisi vasıtası ile bir kısım insanlara cenneti vaad etmiştir. Aziz Kitabımız Kur´an-ı Kerim´in Hadîd Sûresinde:

 ?Size ne oluyor da Allah yolunda harcamıyorsunuz? Halbuki göklerin ve yerin (bütün) mirası Allah´ındır (her şey, asıl sahibi olan Allah´a kalacaktır). İçinizden (Mekke) feth(in)den önce (Allah yolunda) harcayan ve savaşanlar, (diğerleriyle) bir olmaz. İşte onlar derece bakımından, (fetihten) sonra harcayan ve savaşanlardan daha büyüktür. Allah, yine de (bunların) her birine en güzel (mükâfat olan cennet)i vaad etmiştir. Allah (bütün) işlediklerinizden haberdardır? buyurarak, sahabenin hepsine cenneti vaad etmektedir. Sevgili Peygamber Efendimiz (s.a.v.)´in yanında yaşayarak terbiye olmuş ve birçok güzel ahlaka, haslete sahip sahabe efendilerimiz topyekün böyle bir hitaba mazhar olmanın yanı sıra, Sevgili Peygamber Efendimiz (s.a.v.)´in de şahsen cennetlik olduklarını belirttikleri insanlar vardır. Bunların en bilineni Sevgili Peygamber Efendimiz (s.a.v.)´in hayatlarında iken, bu hitaba mazhar olan ?Aşere-i Mübeşşere (Müjdelenen On kişi)´dir.

Bu on kişi (Allah onlardan razı olsun) : Hz. Ebû Bekir. Hz. Ömer. Hz. Osman, Hz. Ali, Hz. Talha bin Ubeydullah, Hz. Zübeyr bin Avvam, Hz. Abdurrahman bin Avf, Hz. Sa´d bin Ebî Vakkâs, Hz. Said bin Zeyd ve Hz. Ebû Ubeyde bin el-Cerrah´dır.  Aşere-i Mübeşşere olarak bilinen bu sahabe-i kiram efendilerimizin bir çok hasletleri vardır. Ama hepsinin ortak özellikleri: ilk Müslümanlardan olmaları, Efendimiz´e ve Allah´ın dinine büyük hizmetlerde bulunmaları, inançları ve inançlarını yaşayabilmek için hicret etmiş olmaları, Din-i Mübin için Bedir Savaşı´na katılmış olmaları, Hudeybiye de büyük bir teslimiyetle Efendimiz (s.a.v.)´e biat etmeleridir. Bunların yanında pek çok faziletleri de vardır. İnşaallah, önümüzdeki günlerde her birinden bahsetmeye gayret edeceğiz.

Ancak bir hususu da belirtmekte fayda vardır. Her ne kadar bu saydığımız mübarek insanlar cennetle müjdelenmişler ise de, cennetle müjdelenenler onlarla sınırlı da değildir. Yukarıda da belirttiğimiz gibi gerek Aziz Kitabımız´da ve gerek Sevgili Peygamber Efendimiz tarafından cennetle müjdelenenler olmuştur. Yaptıkları Hadis-i Şerif sohbetleri sırasında bu hususu hatırlatan ve araştırmama vesile olan Doç. Dr. Habil Nazlıgül hocama da hayırlı ve bereketli ömürler ve dünyada ahirette güzel neticeler ihsan etmesini Yüce Mevla´dan niyaz ederim.

Allah´ım! Dirilerimizi ve ölülerimizi, küçüklerimizi ve büyüklerimizi, erkeklerimizi ve kadınlarımızı, hazır olanlarımızı ve yanımızda bulunmayanlarımızı mağfiret eyle. Allah´ım! Bizden kime hayat verdin ise, onu iman üzere yaşat, kimi vefaat ettirirsen İslâm üzere vefat ettir. Bizi cehennem azabından koru ve bizi Cenneti ve cennet nimetlerini nasib et. (âmin).