SAMİ DAYANGAÇ


CORONA ÖLDÜRÜYOR

GÖZLEM - Sami DAYANGAÇ


Ülkemizi ve tüm dünya ülkelerini kasıp kavuran corona illeti ne yazık ki öldürmeye devam ediyor.Hala nedeni bilinmeyen ve çaresi de tam olarak belirlenemeyen bu illetten ancak maske ve mesafe kuralı ile korunabileceğimiz çok net.

Bu illet ilk çıktığında anlı şanlı profesörler, her konuda olduğu gibi bolca ahkâm kestiler. Dikkat ediniz yaygın medyada bazıları her konuda uzmanlar. Ordumuz dış güçlere operasyona başlasa hemen aynı adamlar çıkıp şuradan girmeli, şunu yapmalı demeye başlıyorlar. Konu ister sağlık ister siyaset olsun bu insanlar hep ekranda. Toplamları da sanırız 16 civarındaymış. Yalnız her konuda uzman olmak TV’lerde boy göstermeye yetmiyor. İyi kavga edecek, karşısındakinin sürekli sözünü kesecek, kavga, hakaret olacak ki aranan isimler olsunlar.

Toplumumuz zaten bu konulara çok meraklı. Evlendirme programları vardı hatırlayınız. Şikâyet edilse de en çok izlenen yayınlardı. Madem sevmiyorsun izleme değil mi? Neyse orada da aranan kavga, hakaret ajitasyondu. Cast ajanslarından adam toplayıp izlettiler ve parayı da bolca kazandılar. Şimdi yine aile içi çatışmalar gündemde. Yayına çıkan aileler hep gariban, dar gelirli, ekonomik zorluk çeken aileler. Bu da sunuculara, onları azarlama, yönlendirme ve kavga etme açısından avantaj sağlıyor. İyi de bunların topluma, aile yapımıza ne faydası var?

Gelelim asıl konumuza, maske, mesafe ve temizlik denildi. Duyarlı insanlar buna uydu, kimi de hiç kural tanımadı. Sağlık çalışanlarına serbestlik verildi, ne yazık ki serbest diş hekimlerinden tutun da, özel çalışan tüm sağlık çalışanları muaf tutuldular. Oysa pandemi ile mücadele eden birim hariç diğer sağlıkçılar da yani özel çalışan diş hekimleri de muaf olmamalıydı.

Devletin Valisi ilk günden başlayarak var gücüyle çalıştı ve çalışıyor. Belediyelerimiz, odalar destek veriyor. Emniyet güçleri derseniz gece yarılarına kadar görev yapıyorlar. Son günlerde tüm polis teşkilatı cadde ve sokaklarda görevdeler. Çevirip belge soruyorlar. Maşallah o kadar çok belge sahibi var ki şaşırmamak elde değil. Sabah evden gelirken bakıyoruz her ışıkta 8-10 araç. Nereye giderler bilinmez ama belge almak bu kadar kolayken şaşırmamak gerekir.

Aslına bakarsanız sevgili okur, polisimizin tedbir alması toplum olarak ayıbımız. Hep örnek aldığımız, girmeye çalıştığımız Avrupa ülkelerinde polis mecbur kalmadıkça karışmıyor. Kendi sağlığını düşünmeyeni ben neden düşüneyim diyor. Ya bizde?

Maske alıp arka cebine koyanlara sormak gerekir nefesinizi nerden alıyorsunuz? Çene altında, cepte taşınan maskenin faydası ve koruması elbette olmaz. Herkesin yakın çevresinden kayıpları oldu ve ne yazık ki olmaya devam ediyor. Şehir Hastanesi ameliyathanelerinde bile coronalı hastalar yatıyor. Korunmak için daha ne bekliyoruz?

İnsanlarımızdaki bu aymazlık ne yazık ki tüm toplumu olumsuz yönde etkiliyor. Düşünün devletimiz tam kapanma kararı aldı. Ekonomik açıdan kimin faydası oldu? Başta devlet gelirleri olmak üzere insanlarımız ekonomik açıdan zora düştü. Küçük işletmeler, kira ödeyenler, eleman çalıştıranlar ne yapsın? İşte bunlar da gözeterek, sevdiklerimiz, kendimiz, geleceğimiz açısından da maske ve mesafe kuralına uymalıyız, uymayanları uyarmalıyız.

Biz zaman zaman yolda karşılaştığımız maskesizleri uyardık ve uyarmaya devam ediyoruz. Kimi tersliyor, kimi ‘sana ne lan’ diye kendine yakışan cevaplar veriyor. Biz de bu hırtlara ileride polis var ceza yazıyor dediğimizde maskeler takılıyor. Yani ölümden, hastalanmaktan, hastalık mikrobunu evlatlarımıza geçirmekten korkmuyor, çekinmiyoruz. Tek korkumuz ceza. Cezayı duyan hizaya geliyor.

Bu arada yaygın medyada görmüşünüzdür, diskolar, barlar, restoranlarda eğlenceler düzenliyorlar. Yakalanırlarsa...

Demek ki uygulanan cezalar caydırıcı değil. Devletimiz, madem ki halkım zordan anlıyor, cezası da en az 5 bin olmalı demeli ve herkese uygulanmalıdır.

Bu coronanın zararları saymakla bitmez. En başta öldürücü gücü en önemli etken. Sonra geçici de olsa bıraktığı hasar. Ekonomik açıdan zarar, seyahat, eğlenme, gezme vs kısıtlama… Ve psikolojiyi bozma. Hepsini içeren bir hastalık, afet gördünüz mü? Kendiniz için, sevdikleriniz için toplumumuz için maske ve mesafe kuralına uyalım. Bu illet açık havada korunmayla yenilmiyor. Toplu taşıma araçlarında, toplu ibadethanelerde, toplu cenaze namazlarında, mantı sıkmalarda vb. çok yayılıyor, lütfen dikkat edelim.

Geçtiğimiz hafta tam kapanma sırasında bir ara yağmur vardı, polisimiz o yağmurun altında araç kontrolü yaptı, sırılsıklam ıslanarak. Kim için?

Tam kapanma sırasında evimizin çok yakınında polisimiz çevirme yapıyordu, iftar vaktine çok yakın baktık görev başındalar. Oğlumuz gidip yemek, çay ikram edebileceğimizi söylediğinde, her şeyimiz var demişler. Sonradan öğrendik ki Kayseri Kızılay’ı kendisine yakışanı yapmış ve 450 polisimize yemek dağıtmış. Kızılay Kayseri Şube Başkanı Şener Bey’i ve ekibini kutluyoruz.

Gelin bir olalım, birlik olalım. Bu illeti topluca, uyum içinde, devletin aldığı tedbirlere uyarak yenelim. Bize bir şey olmaz diyenler, ölüm var hatırlatması yapalım.

Kahraman sağlıkçılarımızın, polisimizin bu büyük mücadelesine seyirci kalmayalım. Tüm uyarılar bizler için. Çocuklarımızı kısıtlamalarda dışarı yollamayarak, evde aile içi iletişimi gerçekleştirmiş ve aynı zamanda hastalıktan korumuş oluruz. Aile reislerine düşen görev bu olsa gerek. Gençlerimizi, çocuklarımızı corona başta, kötü arkadaşlardan, zararlı içeceklerden, bağımlılıktan korumanın yolu el altında tutmamızdan geçer. Bilinçli toplum, bilinçli aileden başlar.

Topluca mücadele eder, kurallara uyarsak özlediğimiz yaşama yeniden döneriz. Yoksa günlerimiz, ahlar vahlarla geçer. Buna da hakkımız yoktur, Allah nezdinde de günahtır.

Sağlıklı günler...