H. Ali YILDIRIM


CUMHURBAŞKANLIĞI HÜKÜMET SİSTEMİ-2

Yeni Dünya - H. Ali YILDIRIM


Yeni durumun özeti şu idi; Millet iradesini ortaya koyarak, 1 CB ve 1 Meclis seçti. Yargı zaten yerinde duruyor. CB´na ?Hükumeti kur, yasaları uygula, yasa eksik ya da yoksa kendin benim adıma ?Kararname? çıkar ve Bakanlarını görevlendirerek bizi yönet? dedi. Meclise ise; ?600 kişi olarak sizi seçtim, ülkeyi düzene sokacak yasaları çıkarın ve bu yasaları uygulayacak hükümeti benim adıma Anayasa çerçevesinde denetleyin, yanlış yapmasınlar, yanlış yapanı bağımsız yargıya teslim edin? dedi. Yüksek Yargı ise Anayasa gereği yetkisini Milletten alarak görev yapmaktadır, ancak onları Milletin seçmesi imkansızdır, bunun yerine Millet adına Meclis, CB ve HSK tarafından seçilmektedir?

Yasama:

Artık Meclisin tek işi kanun çıkarmaktır. Yürütmeye karışamaz, ancak Yüce Divan´a gönderebilir. Kulislerde iş takibi yapamaz, yurt dışı veya yurt içi çıkar odakları meclis üzerinden Afrin ve Kandil gibi operasyonlar ve ekonomik siyasi kararları sekteye uğratma şansları sıfır. Artık tüm mesailerini ülkenin kanunlarını tek tek gözden geçirip, zamana uygun olarak daha basit, anlaşılır ve daha az sayıda ama yeterli kanun üretmek için bol bol vakitleri var. Hem üzerlerinde makam kapma, torpil yapma, tayin için uğraşma, hükümetin işlerini yavaşlatma gibi baskılar da olmayacak. Onlardan sade, anlaşılır, az sayıda fakat etkin herkesin anlayacağı bir dilde ithal olmayan, özümüze uygun kanunlar bekliyoruz?

Yargı:

Anayasa Mahkemesi (AYM): 15 üyesi var. Eskiden olduğu gibi Meclis 3, CB 12 üye seçmektedir. Değişen tek şey Askeri üye olmamasıdır.

Hâkim ve Savcılar Kurulu (HSK): 13 üyelidir. Meclis 7, CB 6 üye seçmektedir, ikisi Bakan ve Müsteşardır. Yargıtay, Danıştay ve Adalet Akademisi yerine Meclis ve YÖK üye seçecektir.

Yargıtay: Yargıtay´da değişen bir şey yok, HSK üye seçer.  Yeteri kadar daire kurulur.

Danıştay: Danıştay´da değişen bir şey yok ¾´ünü HSK, ¼´ünü CB seçer.

Diğer Mahkemeler: Tüm üyeler HSK tarafından seçilecektir.

Burada önemli husus; önceden Yargıtay ve HSK´nın birbirlerine üye seçerek tekel oluşturmaları ve yargı gücüyle Devleti Yönetecek duruma gelmelerinin önü kapanmış oluyor. Yani ?Minareden at beni, in aşağı tut beni? dönemi olmayacak. Yürütme iş yaparken yargının ağzına değil, kanunun ruhuna bakmak zorunda kalacak. CB eskisi gibi sorumsuz değil, yani yaptığı işler suç teşkil ederse Meclis ve yargı üzerinden hesap sorulacak. Gelelim ?Suç mu değil mi?? tartışmalarına? Konu elbette Mecliste tartışılacak belki de çoğunluk ?Hayır? dediği için ?Yüce Divan? yolu açılmayacak. Demokrasi dediğimiz şey neydi? Tartışmalı bir konuda çoğunluk ne diyorsa çözüm odur. Seçimin mantığı da budur. Meclis´i de Millet seçtiğine göre Meclis´in çoğunluğu Millet adına ne diyorsa doğru o olacaktır. Bunun anlamı Meclis, Hükumeti veya üyelerini şüpheli bulursa yargılanmak üzere Yüce Divan´a gönderebilecektir?

Burada eskiye göre farklı olan şey Meclis´in icraatın içinde olmaması ve HSK ile Yüksek yargı üyelerinin birbirlerini seçerek dolaylı yoldan Devlete hakim olmalarının engellenmiş olmasıdır.  Yani ?Kuvvetler Ayrılığı? asıl şimdi oluşmuştur. Buna ?Denge ve Kontrol? deniyor. Denge şuradan geliyor; Yasayı Meclis Uygulamayı Hükumet yapıyor, ikisi birbirini denetliyor, yanlış yapanı yargı cezalandırıyor. Kontrol ise; Hükümetin icraatlarının kanunlara ve Anayasaya uygunluğu Meclis tarafından takip edilir, suç unsuru teşkil eden hususlar Yüce Divan´a sevk edilir. Ayrıca Hükümet te Meclisi kontrol eder ve varsa suç işleyen vekil hakkında fezleke düzenleyerek yargı yolu açılması için Meclise gönderebilir. Aynı zamanda Vekiller ya da Hükumet çalışmaz ise, her ikisi de birbirini fesih hakkına sahiptir. Aralarındaki anlaşmazlıkları ise Türk Milleti adına Yargı çözümler. Yanlışta olan yargı mensuplarının işlemi ise HSK tarafından yapılır. Yargının ve Meclisin dış baskılara karşı korunmasını Hükumet üstlenir. Böylece dişlinin çarkları birbirini besler duruma gelir?

Aynı zamanda, Başbakanlığın kaldırılmasıyla, ?İki Başlılık? yerine ?Tek Başlılık? oluşmuştur. Atasözü yerini buluyor; ?İki kaptan bir gemiyi batırır.? Nitekim 2001 yılında CB, Başbakana Anayasa Kitapçığı fırlattı ve bu ikisi Ülkeyi krize soktular. Sonrasında bir esnaf ta Başbakana yazarkasa fırlatarak tepkisini göstermişti. Genelde baktığımızda ailelerde de bu olmaktadır. Çift Başlı aileler zor ayakta durmakta, çift seslilik ya boşanmayla sonuçlanmakta ya da çift karakterli ve sorunlu nesillerin yetişmesine neden olmaktadır. Yine istatistikler, geleneksel aile bağı kuran ve tek sesli olan evliliklerin uzun soluklu ve istikrarlı olduğunu göstermektedir. Türk Toplumunun geleneği bir Lider etrafında toplanmaktır. Genetiğimizde bu var sanki. Ancak Liderde azim, irade, feraset, vatanseverlik ve diğer gerekli özellikler olduğu sürece tabi? (Devamı Perşembeye).