H. Ali YILDIRIM


CUMHURBAŞKANLIĞI HÜKÜMET SİSTEMİ-3

Yeni Dünya - H. Ali YILDIRIM


SİSTEMİN 3 ÇARKI

Yeni sistemi düşünürken aklımıza bir üçgen getirelim.  Bu üçgenin bir ucu Yasama yani Meclis, bir ucu Yürütme yani Hükumet, bir ucu da Yargı yani Bağımsız ve Tarafsız Mahkemelerdir. Biri kuralları koyuyor, biri topla oynuyor, biri de hakemlik yapıyor. Eskiden topu oynayanla kuralı koyan (Meclis ve Hükumet) aynı idi şimdi ayrıldı. Bir diğer konu da eskiden top içerde oynanır, kısır çekişmeler yaşanırdı şimdi top çoğunlukla dışarısı ile oynanıyor. Meclis, Cumhurbaşkanı (CB) ve Yargı birbirine takılı üç dişli gibi aynı hedefe kilitlenmiş ve ahenkli dönmek zorundalar ki Devlet güçlü olsun?

SİSTEMDEKİ ESAS DEĞİŞİKLİK

Yapılan en temel değişiklik Devleti kimin yöneteceğine bir gurubun değil, Halkın kendisinin karar vermesidir. Bu da tüm eski hesapları değiştirmektedir. Bu yüzden yeni bir akılla bakmalıyız.  Buna örnek vermek için Ana Muhalefet Partisinin (AMP) Şubat 2018´de yapılan 36. Olağan Kurultayını ele alalım. Kısaca; Toplam Delege sayısı:1266, Kemal Bey´in oyu: 790, İnce Bey´in oyu 447. Sonuç: Kemal Bey Genel Başkan. Burada İnce Bey´in bir itirazı vardı o da şu idi: ?Oylamaya yalnızca delegeler katılmıştır, Delegeleri ise güya taban seçiyormuş gibi gözükse de aslında Kemal Bey seçtirmiştir, şimdi onlar da diyet borcunu ödemek ve yerlerini korumak için kendilerini seçeni seçiyorlar. Salonda bulunan herkesi seçime dâhil edin bakalım kim Genel Başkan çıkacak!? şeklinde serzenmişti. Üyeler bir diyet borcu olmadan, kime inanıyorsa ona oy verecekti! Mesela salondaki 10.000 kişi oylamaya katılsaydı İnce Bey belki de 7.000 oy alacaktı. Parti Yönetimi buna cesaret edemedi çünkü sonuç farklı çıkabilirdi. İnce Bey de aslında bir tür ?Minareden at beni, in aşağı tut beni? düzenine itiraz ediyordu. Başka bir deyişle ?Sen benim sırtımı kaşı, ben de senin!? düzeninin kısır bir döngü olduğunu, bu şekilde bir yere varılamayacağını anlatmaya çalışmıştı?

Bunu Ülke geneline yayalım. Milletvekillerini Halk seçiyormuş gibi gözükse de aslında Halk partiye oy veriyor, Vekil isimlerini ise Parti Başkanları belirliyor. Eski sisteme uyarlarsak, CB´nı, Partideki Delege gibi Vekiller seçiyordu. Vekiller Genel Başkanlarına diyet borçlu olduğundan, kimi gösterirse onu CB seçiyordu. Bu şekilde seçilen CB da kendisine destek veren Parti Başkanlarına diyet borçlanıyordu. Bir tür kısır döngü. Yani Halk ile CB arasında güç sahibi bir ?Komisyoncu Grup? var idi, artık yok. İnce Bey, Genel Başkanı komisyoncu grubun (Delegenin) değil, üyelerin yani halkın seçmesini istemişti. İşte bu durum CB seçiminde gerçekleşmiş oldu. Yani CB Halk tarafından aracısız seçildi. Böyle seçilen lider komisyoncu olan elitin değil Halkın çıkarlarını gözetecektir. Çünkü diyet borcu her zaman kendisini seçenedir?

ALIŞMAMIZ GEREKEN HUSUSLAR

İki başlılık yok, karar hızı yüksek çünkü arada Başbakan yok. Meclis baskısı yok çünkü Kabine vekillerden oluşmuyor, güvenoyu yok. Baraj %51 olduğu için önüne gelen iktidara oynayıp siyasi enerji israfı yapamayacak, Halkı oyalayamayacak. Halkı ikna edemeyen kimi ikna ederse etsin seçilemeyecek. Siyasi komisyoncular seçemediği için işsiz kalacak. Halk hata yaparsa ?Kendim ettim, kendim buldum? türküsünü söyleyecek. Kurtarıcı Lider beklemek yerine ?Seçelim yönetsin? demeyi öğrenecek. İş bilmeyeni sandıkta cezalandıracak. Makam kapma yarışı olamayacak. Bürokratlar gizlice toplanıp CB´nı avucunun içine alamayacak, (Oligarşik Bürokrasi) Boğaz yalısında dışardan Hükumet kurulamayacak. ?Vekili arayın da bizim işi halletsin? denemeyecek. Bürokrat ?Koltuğumu kaptırmam? diyemeyecek, çünkü ?Mahkeme kadıya mülk değil?. Bir yatırım için 600 imza gibi saçmalıklar yaşanmayacak. Ortak projelerde Bakanlıklar birbirine ?Hayır? diyemeyecek. Meclis kanalıyla Hükumet yönlendirilemeyecek. Yüksek Yargı yönetime ortak olamayacak. Meclis ve Hükumet birbirine pas atarak ortalığı bulandıramayacak. Herkes kendi işinden sorumlu olacak. CB da, Vekil de sanık kürsüsüne çıkabilecek?

ÖNGÖRÜ

Öykünme sistemler sonuç vermiyor, sistemimiz Türk Milleti hasletlerine uygun olmalı. Yoksa ?Altı Şişhane üstü Tophane? oluyor. Dışarıya öykünmeler yanlışa götürüyor. Biz ne Afrikalıyız ne de Norveçliyiz. Biz Türk Milletiyiz. Tüm yasa ve uygulamalar özümüze uygun olmalı. Bunu sağlayacak olan Türk Milletinin doğrudan ve aracısız seçtiği Meclis ve CB´dır. Umarız bize uygun yasa, yönetim ve yargı görürüz, çünkü ?Biz biziz, kimsenin kopyası, taklidi ya da çakması değiliz?. Hiçbir yere öykünmek zorunda da değiliz. Son üç yazı da yazdıklarım elbette bir mealdir, bir durum okumasıdır, bir projeksiyondur. Daha yolun başındayız, gerçek veriler zaman içerisinde ortaya çıkacaktır. Bakalım görelim ?Evdeki hesap çarşıya ne kadar uyacak?? Atasözümüz: ?Kervan yolda düzülür?? Hayırlısı olsun?