SAMİ DAYANGAÇ


DOLANDIRICILIKTA SON NOKTA

GÖZLEM - Sami DAYANGAÇ


Geçtiğimiz hafta müthiş bir dolandırıcılık haberi izledik. Gerçi sahtekârlığa alıştığımız için pek çoklarımız ilgilenmedi bile. Bugünkü yazımızda size iki dolandırıcılık olayını nakledip, dikkatlerinizi çekeceğiz.

İstanbul'da toptan bakkaliye işi yapan esnaflara bal satan kişiler gelir. Çok kaliteli balları olduğunu söyleyip numune bırakırlar. Numune ballar satılmaya başlar. Gerçekten çok kaliteli ballardır. Zaten her konuda uzman olduğumuz için sahte mi değil mi herkes yorum yapar. Neyse, ballardan satın alan bir beyefendi dükkânları dolaşıp numune balları çok beğendiğini ve mutlaka, ellerinde ne kadar bal varsa almak istediğini söyler. Talep ettiği balları için de yüzde on gibi her bir dükkâna kaparo bırakır. Numune balları getiren kişi aranır, tüm esnaf birbirinden elbette habersiz, bal tüccarına sipariş verirler. Toptan 10 lira ise bunlar 20’den müşteri hazır etmişlerdir bile(rakamlar örnek). Bal tüccarının verdiği İBAN’a paralar havale edilir. Nokta. Bal tüccarı parayı çeker, bal getirmez bile. Aynı yöntemi yapan bir başka bal tüccarı daha insaflıdır, numune bıraktığı hakiki ballar yerine sulandırılmış glikoz satmış ve parasını alıp kayıplara karışmıştır bile.

Gelelim ikinci dolandırıcılık konumuza.

Vatandaşın biri aracını satmaya, üzerine biraz daha ekleyip daha modelli bir araç almaya karar veriyor. Satılık ilanını, resimleri ve özellikleriyle ilgili sitelere koyuyor.

Arayan, soran, pazarlık edenlerin haddi hesabı yok. Derken bir vatandaş ciddi bir alıcı olduğunu, aracı çok beğendiğini söyleyerek aracı görmek ve sahibiyle pazarlık etmek istiyor. Buluşuyorlar, aracı inceliyor ve ekspertize götürmeyi teklif ediyor. Götürüyorlar, araç temiz. Oturup pazarlığa başlıyorlar. Araç 75 bin lira. Pazarlık sonucu 72 bine anlaşıyorlar. Alıcı bin lira kaparo veriyor, sakın başkasına satmayın, bir saat içerisinde paranın gerisini İBAN’ınıza yatıracağım diyor ve İBAN numarasını alıp gidiyor.

Bir saat sonra alıcı arıyor ve lütfen banka hesabınızı kontrol edin, 59 bin lira yatırdım, bin de verdim 60 bin hesapta diyor. Satıcı ama 72 demeye kalmadan alıcı, bu aracı kardeşim alacak, birazdan sizi arayacak, kalan 12 bini elden getirecek, noteri halledersiniz diyor.

Az sonra telefondan arayan adam 12 bin ile nereye geleyim diye soruyor, noterde buluşup satışı gerçekleştiriyorlar, 12 bini alıp hayırlaşıyor ve ayrılıyorlar. Artık bilgisayar başında satılık araç aranmaya başlanılıyor. Ama kapı çalınana kadar. Çalan polis, davet eden savcı.

Savcı Bey:

-Aracınızı satmak için biriyle anlaşmış ve 60 bin almışsınız doğru mu?

-Doğru sayın savcı.

-Peki aracı neden teslim etmediniz?

-Ne aracı, ne teslimi?

Hemen evraklar geliyor, noter satış evrakları, ama bakılıyor ki parayı havale eden ile aracı alanın soyadları aynı değil.

Savcı:

-Ben size inansam da kanunlar var. Ben parayı gönderen ile aracı alanı bir araştırayım, herhangi bir ilişkileri var mı?

Aracı satan hemen bir avukat bulup işi anlatıyor, avukat savcının araştırma sonucunu bekleyelim diyor. Aradan 3 ay geçince bizimki rahatlıyor, demek ki savcı bağlantıyı buldu, işi çözdü.

Bir süre sonra postacının getirdiği zarf her şeyi ortaya koyuyor. Mahkeme ilamı. Hâkim soruyor, bizimki anlatıyor. Hâkim bu nitelikli dolandırıcılığa girer, birinden para al, aracı başkasına sat. Ama aldığın parayı iade edersen karşı taraf belki davadan vazgeçer diye akıl veriyor.

Çaresiz anlaşma yoluna gidiyorlar, karşı taraf ortada yok, avukatları ile anlaşıp parayı iade ediyor, mahkeme masraflarını vs karşılıyor ve dava düşüyor. Düşüyor ama parayı iade etti, para gitti. Aracı başkasına bedava eliyle teslim etti. Para da yok, araç da.

Kıymetli okur, bunları bilelim, kimin ne zaman neyle karşılaşacağını rabbimiz bilir. Parayı havale eden ile aracı alanın isimlerini karşılaştırmak yeterli idi. Bu da hepimize ders olsun.