VELİ ALTINKAYA


DÜN ERMENİ KIZI TACİZ ETTİM, BUGÜN KİLİSELERİNE SAHİP ÇIKIYORUM

GÜNDEM - Veli ALTINKAYA


Her yıl 24 Nisan’da Ermeni Diasporasının sözde soykırım odaklı Türkiye’ye yüklenme girişimleri bu yıl virüs nedeniyle ses getirmedi. 1915 Tehciri’ni uzun uzun yazacak değilim.

Yüzlerce yıldır ‘milleti sadıka’ olarak beraber yaşadığımız Ermeniler özellikle 1839 Tanzimat Fermanı’ndan sonra başta İngiltere, Rusya ve Fransa olmak üzere batılı ülkelerin telkiniyle bizi sırtımızdan vurmaya başladılar. 1880’li yıllardan sonra bu ihanet zirveye çıktı. Hele hele Birinci Cihan Harbi ile birlikte resmen Ermeniler işgalci ülkelerle işbirliği içerisinde yıllardır birlikte yaşadıkları, kendilerine kol kanat geren Müslüman komşularına yapmadık zulüm bırakmadılar...

Bakın o Ermeni mezalimini de uzun uzun aktaracak değilim. Ben ki yaklaşık 40 yıl Ermeni Tarihi üzerine epeyce çalışma yapmış bir kişiyim. Hatta gençlik yıllarımda doğduğum köyle (Sarız-Yeşilkent) kuş uçumu 5-10 Km olan Haçın (Saimbeyli) bölgesinde yaşanan Ermeni mezalimini dinlemekle geçti.

Ermeni mezalimini dinleyerek büyümüş, hatta bu konuda araştırma yapmış, o araştırması ülke genelinde düzenlenen bir yarışmada mansiyon almış ve az sayıda kitap olarak basılmış bir kardeşiniz olarak 15 Kasım 2017’de yine bu sütunda yazdığım bir yazıda Ermeniler’in Kayseri’de halen aktif olan kilisesine sahip çıkması için telkinde bulunmuşum.

Kiçikapı’da kütüphaneye dönüştürülen ‘Meryem Ana Kilisesi’nin adının yaşatılmasını isteyen de bendenizim.

Ermeni Diasporasının sözde soykırımla ilgili safsataları doğrultusunda meclislerinden karar çıkartan ülkelerin tamamının aldığı kararlar siyasi. ABD bizim S-400 alımı ve Suriye politikamız öncesi Osmanlı Müslüman tebaasını bir cepheden öbür cepheye fetihlere veya vatan müdafaasına götürürken Ermeniler başta coğrafyamızdaki tüm azınlıklar ticareti ve zenaati ellerinde bulundurarak zengin oldular.

Neyse, dedim ya... Ermenilerin ihanetini uzun uzun anlatacak değilim; sizleri ilgiyle okuyacağınıza inandığım 15 Kasım 2017 tarihli yazımla baş başa bırakayım:

“1980´li yıllar, Ermeni Asala teröristlerinin yurtdışında elçi ve elçilik mensuplarımızı şehit ettiği yıllardı. Bir taraftan yüksek okulda okuyor, bir yandan da Ermenice ve Ermeni tarihi üzerine çalışma yapıyordum. ‘Tarihte Ermeniler ve Ermeni Terörü´ adlı bir çalışmamla Türkiye Gazetesi´nin 1982´de açtığı bir yarışmaya katılmış ve mansiyon almıştım.

Düzenli okuyucularım hatırlayacaktır; bir ara, ‘Ermeni kız arkadaşımı nasıl taciz ettim?´ başlıklı bir yazı yazmıştım... Elçilerimize saldırıların zirvede olduğu bir dönemde yüksek okulda sınıfımızda Ermeni asıllı bir kız arkadaşımız vardı. Hanım hanımcık, kendi halinde bir arkadaşımızdı... Gençlik ve konjoktürün şartları çerçevesinde Fransa´da yaşayan bir diplomatımıza yapılan Asala saldırısından sonra kara tahtaya Ermeni´ye hakaret içeren ‘Ermenice’ sözcükler yazdığımı hatırlıyorum. Güya kendimce sınıftaki Ermeni asıllı arkadaşıma mesaj veriyordum. Sınıfta onunla benden başka Ermenice bilen yoktu. Ben de o tarihte Ermeniler üzerine yaptığım araştırma nedeniyle üç-beş kelime biliyordum o kadar...

V.H. adındaki bu arkadaşım ve ailesi daha sonra İstanbul´a yerleşti. Doğrusu yıllardır, o arkadaşımı rahatsız ettiğim davranışımdan dolayı utandım.

O yıllardı, 1982´nin ilkbaharı... Surp Krikor Lusavoriç Kilisesi´ne gittim. Dönemin Patriği Şınorhk 1´in katılımıyla ayin yapılıyordu. Kilisenin arkasındaki yolun üzerinde iki otobüs vardı. Ayine katılan Ermenilerin önemli bir bölümü ABD´den gelmişti. İstanbul´daki Ermenilerden bir grup da bunlara eşlik etmişti.

Ayin sonrasında kilisenin avlusunda Ermeni cemaati mensupları ile konuşmak istedim. Ama Asala´nın saldırıları nedeniyle onlar da haklı olarak ürkek ve tanımadıkları birine konuşmak istemiyorlardı.

Ben de o tarihte fanatik bir Ermeni düşmanıydım.

O kilise bu şehrin, bu toprakların bir değeri... 900 yıllık bir tarihi eser ve nihayet ibadethane...

Kayseri ve Ermeni tarihi ayrı bir yazı konusu olabilir; ancak şunu bir-iki cümle ile belirteyim. Bu kiliseye adını veren Aziz Surp Krikor Lusavoriç, Hz İsa´dan 300 yıl sonra Ermeni halkının Hristiyan olmasını sağlayan en önemli isim. 3. Dırtad döneminde Ermeniler Aziz Lusavoriç´in girişimleri ile Hristiyan olmuş.

Az bilinen bir şeyi daha söyleyeyim. Bugün dünya Ermenilerin önemli bir bölümü Hristiyanlığın Gregoryan Mezhebi’nden. Mezhebin temelleri Kayseri´de bu Aziz tarafından atılmış. Bugün İncesu´ya bağlı olan Örenşehir Köyü (Mahallesi) M.S. 4. asırda Gregoryan Mezhebi’nin doğduğu yer olarak bilinir.

Bu cihetle Ermeni tarihi açısından baktığımız zaman Kayseri çok önemli bir şehir. Hele hele yaklaşık 900 yıllık bir tarihi bulunan mevcut kilise yine Gregoryan Mezhebi ve tüm Ermeniler için önemli ibadethanelerden biridir. Hatta burası için halen ibadete açık dünyadaki en önemli Ermeni Kilisesi dersek abartılı bir ifade kullanmış olmayız. Aynı ismi taşıyan Erivan dahil, dünyanın bir çok bölgesinde bulunan kiliselerin tamamı, Kayseri Kilisesi’nin ardından gelir.

Konumuzla ilgili değil, ama bu kiliseyle ilgili bir not daha aktaralım. Kayseri Kilisesi, Ermeni cemaatinin Kayseri´de etkili olduğu yıllarda ortalama vatandaşların ibadet ettiği bir mekan değildir. Kilise daha çok, ‘aristokrat sınıfın ibadethanesi´ konumundaydı.

1181 yılında dönemin Ermenileri tarafından Gregoryan mezhebini Kayseri´de kuran Aziz Lusavoriç adına yapılan kilise defalarca onarıldı. Vakıflar Genel Müdürlüğü dönemin Kayseri Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Çelik’in de girişimleri ile yeni bir restorasyon çalışması yürütüyordu. Yaklaşık 20 yıl kadar önce, halen Kilise Vakfı´nın başkanlığını yapan Zadik ve Benyamin Toker Kardeşlerin katkıları ile ciddi bir onarım yaşayan ibadethane 900 yıllık mazisi ile ayakta kalmak için direniyor.

Bu topraklarda ne varsa hepsi bizim değerimiz... 83 milyonun değeri... Böyle bakarak bu kilisenin ayakta kalması ve yılda iki-üç kez yapılan ibadet ve ziyaretlere açık olması adına gereken yapılmalıdır...”

 

Mış… Miş… Muş…

00- Halk otobüsü şoförleri ile Melikgazi Gökkent’deki binanın karantinası bitmiş.

00- Kayseri, Kovid 19 ile mücadelede Türkiye ortalamasından çok iyiymiş.

00- Kayseri’de 350 kadar pozitif, 200 kadar şüpheli ve 30’u bulan ölüm vakası varmış.

00- Bir-iki haftaya virüsle mücadelede ‘kısıtlama’ yetkisi illerde pandemi kurullarına devredilecekmiş.

00- Başkan Palancıoğlu bir yandan merkezde otopark sorununu çözmek için adımlar atarken, diğer yandan taşra mahallelerinin yol ve kaldırım çalışmalarını sürdürüyormuş.

00- Başkan Büyükkılıç belli periyotlarla il başkanlarını dinleyip, virüsle mücadele ve diğer çalışmalar hakkında bilgilendiriyormuş.

00- Kocasinan, 4 günlük sokağa çıkma yasağı süresince tüm mahalleleri dezenfekte etmiş.

00- Kayseri’nin tarım ve hayvancılıktaki sorun ve beklentileri bugün yapılacak telekonferansla masaya yatırılacakmış.

00- Hava İkmal Millet Bahçesi’nin ihalesi TOKİ tarafından önümüzdeki ay yapılacakmış.

00- Vatan Partisi’nden milletvekili ve belediye başkan adayı da olan genç avukatı M.K.’nin intiharı üzmüş.