SAMİ DAYANGAÇ


EĞİTİM VE ÖĞRETİM

GÖZLEM - Sami DAYANGAÇ


Tarihimizi irdelersek eskiden toplumumuz ataerkil bir toplumdu. Erkek egemenliğinde, sadece erkeğin sözünün geçtiği bir topluluk. Ataerkillik, erkek otoritesine dayanan bir tür toplumsal örgütlenme düzeni. Bu düzenin temelini erkeğin üstünlüğü fikri oluşturur; soy erkekler tarafından belirlenir, hakimiyet erkeklerindir. Bu toplumlarda erkeklere kadınlardan daha çok saygı gösterilir. Bu toplumsal olgu eskisi kadar güçlü olmasa da hala süregelmektedir.

Ataerkil toplumlarda geçimi erkeklerin sağlaması, eğitim vs gibi olgular ataerkilliği tetikleyen unsurlar olarak karşımıza çıkar.

Son yıllarda dikkat edilirse ataerkillik artık yerini çocukların merkezde olduğu bir duruma doğru gitmektedir. Yani eskiden her şey erkek etrafında oluşurken artık çocukların etrafında oluşmaktadır. Doğumdan itibaren kutlamalarla başlayan yarış, aileleri çocuklarının geleceği, başarısı etrafında toplamaktadır. Durum yarış olunca eğitim kesinlikle ikinci plana alınarak sadece çocuk merkezli ve öğrenime dayalı günler başlamıştır.

Eğitim, bireylerin yaşamlarını sürdürebilmeleri ve toplumda yer edinebilmesi için edinilen bilgi, beceri, anlayış değişikliklerine denir. Eğitim geniş anlamda, insanların toplum standartlarını, inançlarını ve yaşamayı kolaylaştıracak yolların kazanılmasında etkili olan tüm sosyal süreçlerdir.

Kısaca ‘istenilen davranışı geliştirme ve pekiştirme süreci’ olarak da tanımlanabilir. Yapılan eğitimin başarılı sayılabilmesi için bireylerde kalıcı davranış değişikliği olmalıdır.

Eğitimin ne demek olduğunu, amacını irdeleyince görüyoruz ki aileler çocuklarının eğitiminden ziyade öğrenip sınavlarda başarılı olmalarını istiyor. Okullarımızın da eğitim kalitesinin düşüklüğü biraz da bundan olsa gerek. Aileler kayıtsız şartsız çocuklarının sınav başarılarına bakınca eğitimciler de bu yöne kanalize oluyor.

Zaten öğrencilerin başarı ve başarısızlıklarını ölçen bir uygulama var, not. Ya öğretmenlerin? Eğitmenlerin başarılarını ölçen bir sistem var mı? Öğretmelerin başarısı neye göre değerlendirilecek? diyelim idealist, aldığınız parayı helal ettirmek isteyen dürüst bir öğretmensiniz, her gün elinize verilen oyun hamuru çocukları öğretmeye çalışıyorsunuz. Bir de öğrencilerin başarılarının önemli olmadığını düşünen, bol keseden not veren, helal ile işi olmayan öğretmensiniz. İkisi arasında herhangi bir fark var mı? Aldıkları maaş, ders ücreti aynı mı? Evet. Çalışanla çalışmayanın bir tutulduğu bir ortamda iş dürüst öğretmenlere ve iyi niyetli çocuklara kalıyor.

Binlerce atanamayan öğretmenlerimiz var, bize göre her 5 yılda bir öğretmenler de sınava tabi tutulmalı, başarısız olanlar yerlerine atanma bekleyenlere bırakmalıdır. Atan, yan gel yat, 65 yaşına kadar sefa sür. Böyle sistem olmaz. Bu sistem değil sistemsizliktir. Öğretenler de sınava tabi tutulmalıdır.

Ülkemizde her alanda sistem tartışılırken, bize göre olmazsa olmaz olan hukuk ve eğitim sistemidir. Gerisi nasıl olsa olur. Önce hukuk, sonra eğitim. Gelişmiş ülkelerin eğitim sistemleri konusu önümüzdeki yazılarda takdim edilecektir.