SAMİ DAYANGAÇ


ENGELLİLER GÜNÜ-2

GÖZLEM - Sami DAYANGAÇ


Engelliliğin herkesçe benimsenen ortak bir tanımını yapmak hayli güçtür. Çok değişik tanımlamaları vardır. Örneğin dilimizde genellikle ‘engelli’ ‘özürlü’ , ‘sakat’ sözcükleri kullanılagelmektedir.

Genelde tüm engelliler için yaşanan bu karmaşa belirli engelli kümeleri için de geçerlidir. Görme sorunu olanlar için ‘kör’, ‘âma’, ‘görme engelli’, ‘görme özürlü’ , ‘az gören’ vb, işitme sorunu olanlara; ‘sağır’, ‘dilsiz’, ‘lal’, ‘ahraz’, ağır işiten’…vb, zihinsel engelliler için de; ‘mongol’, ‘idiot’, ’aptal’, ‘geri zekalı’, ‘zihinsel engelli’ tanımlamaları toplumumuzun kullandığı sıfatlama sözcüklerine örnektir.

Ekim 2009’da Marmaris’te Ankara Üniversitesi Eğitim Bilimleri Fakültesi’nin düzenlediği 19. Ulusal Özel Eğitim Kongresi’nde de bu konu tartışılmış ve zihinsel engelliler grubuna ‘Zihinsel Yetersizliği Olan Bireyler’ tanımlamasının yapılması benimsenmiştir. Bu yaklaşımı; diğer engelli kümelere uygularsak; ‘bedensel yetersizliği olan birey’, ‘görme yetersizliği olan birey’, ‘işitme yetersizliği olan birey’… dememiz çok daha yerinde olur. Birleşmiş Milletler Sakat Hakları Bildirgesi’nde ise ‘Kişisel ya da sosyal yaşantısında kendi kendisine yapması gereken işleri herhangi bir noksanlık sonucu yapamayanlar’ sakat olarak tanımlanmaktadır. ‘Engelli’ dendiğinde çoğunlukla ‘hareket yeteneği sınırlanmış birey’ aklımıza gelmektedir.

Hiç kimse engelli olmak istemez, doğuştan da olsa, sonradan da olsa bu onun, ailesinin ve toplumun bir sınavıdır. Yaşayan herkes kesinlikle bir engelli adayıdır ve bunu asla aklından çıkarmamalıdır. Yazımızın başında belirttiğimiz gibi engeller çeşitlidir. Özellikle zihinsel engelliler ve aileleri için bu hayat kesin bir imtihandır. Sağlıklı ve kendisini sağlıklı hisseden her birey, engellilere gereken ilgi, sevgi ve şefkati göstermelidir, zira kendisinin, yakının engelli olmayacağı garanti değildir. Acıyarak, üzülerek, dışlayarak, iğrenerek yaklaşım göstermemiz halinde, Allahımızın yarattığı en değerli varlık olan insana insan muamelesi yapmamış oluruz.

Aşağılayıcı tanımlamalardan kaçınarak, engelli bireylerin hayattan zevk alabilmeleri, yaşama tutunabilmeleri için her bireyin görevi olduğunu unutmamalıyız. Yalnız devletimizin, belediyelerin bu konudaki gayretleri, çabaları elbette yeterli değildir, olamaz da. Kafadaki engeller kaldırılacak, tüm engellilere sahip çıkılacak. Ölüsü olan bir gün, zihinsel engellisi olan her gün ağlar. Ağlatmayalım, yalnız bırakmayalım.

Bir mümin kendisi için istediğini, başkası için istemedikçe gerçek manada iman etmiş olmaz. O zaman kendin için istediğini, engelliler için de isteyin.

Sadece bir hafta hatırlanmak istemiyoruz. Biz her gün ilgi istiyoruz.

Engelli ne demek sen de öğren, görmek ne demek âmâdan öğren, duymak ne demek duyma özürlüden öğren, yürümek ne demek yürüyemeyen engelliden öğren!

Bizle birlikte olup da topluma girmek isteyen engellilerin “Biz de varız!” çığlığına kulaklarını tıkama.

Engelliler için yaptıklarınızı aslında toplum için yaptığınızı aklınızdan çıkarmayın.

Asıl en büyük engel SEVGİSİZLİKTİR.

Engeller engeliler için aşılmıştır. Siz asıl kafanızdaki engelleri kaldırın.

Onlara bakarken gözlerindeki acımayı bırak. Bakışlarındaki küçümsemeyi bırak. Bir bakarsın sen acınacak ve küçümsenecek duruma düşersin.

Engelli olmak, bir engel değildir. Sadece aşılması gereken bir düşüncedir.

Asıl engelliler, karşılarına çıkan engellere pes edip geçemeyenlerdir.

Engelli insanlara saygı, insanlığa saygının göstergesidir.

Şimdi engelli haklarına saygı duymaz ve onları hor görürsen bir gün sen de aynı duruma düşersen saygı bekleyemezsin.

Hiçbir engel, Allah’a kul olmaya engel değildir.

Engelliler bizlerin, yani milletin aynasını oluşturur.

Engelliye acınası bakışlarla değil; hayranlıkla bakmalıyız. Çünkü o kendi engelini aştığı halde biz zihnimizdeki engeli aşamamışız.

Engelli bir bireyin sabır ve yaşama bağlılığına hayran olmamak elde değildir.

Engelli olmak bir kusur değildir. Allah’ın bize biçmiş olduğu bir roldür.

Engelliler acımaya değil, sevgiye ve kafalardaki ön yargıları yıkmaya muhtaçtır.

Engelli bireyin haklarına saygı, onları yaşama daha çok bağlar.

Engelli bireylerle dalga geçip alay etmeyin. ‘Men dakka dukka’ (Çalma kapını çalarlar kapını) prensibi gereği, hiç beklemediğiniz bir an siz de onlar gibi olabilirsiniz.

Özel eğitim çağdaş bir eğitimin olmazsa olmazlarındandır.

Engellinin en büyük silahı sabır ve azimdir.

Yapacaklarım sınırlı olabilir, ama ufkum çok geniştir.

Engelli bir birey olmak sorunlar oluştursa da, en büyük sorun engelliye engel olma sorunudur.

Tohum toprağın bağrına, engelli birey de topluma emanettir.

Lütfen akraba evliliklerine dikkat edelim. Akraba evlilikleri sakatlıklara neden olabilir.

Engelli bireye avuç açtırmayalım. Gerçekten onların özgürce yaşayabileceği alanlar oluşturalım.

Düşüncedeki engelden kurtulmanın yolu, sabır ve azimle önüne gelen engelleri aşacağını inanmakla başlar.