İDRİS YAVUZ


ERMENİLERİN ANADOLU'DA YAPTIĞI CİNAYETLER

YAVUZCA - İdris YAVUZ


1906- 1922 yılları arasında, dış ülkelerin desteği ile Ermenilerin Anadolu’da yaptığı katliamda toplam 506.518 kişi şehit edilmiştir. [ Türkiye Cumhuriyeti Devlet Arşivi-1995-Osmanlı Belgeleri Cilt.1.2.3.4.5. ]. Bunlar, kaydedilenler, fakat bilinmeyen ve tespiti yapılamayanlar ise bu sayının çok üstündedir. Aşağıda, illere göre Ermenilerin yaptığı katliamlar, yabancı kaynaklarca da doğrulanmaktadır.

1-Kars ilimiz merkez kasaba ve köylerinde 95.210 insanımız öldürülmüştür.

2-Van ilimizin ilçe ve kasabalarında 201.096 kişiye topluca katliam yapılmıştır.

3-Bitlis merkez kasaba ve köylerinde toplam 66.277 kişi imha edilmiştir.

4-Trabzon merkez kasaba ve köylerinde öldürülenlerin sayısı 3.597 kişidir.

5-Edremit ve civarında 15.000 kişi katledilmiştir.

6-Muş merkez kasaba ve köylerinde toplam 1.576 suçsuz günahsız kişi öldürülmüştür.

7-Doğubeyazıt ve çevresinde yakılarak ve işkenceyle öldürülen 14.000 kişidir.

8-Kilis'te 2, Terme’de 9, Adana’da 12, Pozantı’da 40, Osmaniye’de bir kişi öldürülmüş.

9-Iğdır’da 8 kişinin gözleri oyularak öldürüldüğü kayıtlara geçilmiştir.

10-Maraş ilinde, milletin gözü önünde gebe gelinlerin karnına süngü takıp çocuğu bayrak yapanları ve kanlı dereden sel gibi kan akıtanları Maraşlılar unutmamışlardır. Burada ölenlerin sayısı kesin olarak belli değildir. Sütçü İmam'ın isyanı bu nedenle olmuştur. Halkın gözü önünde ibret olsun diye 6 kişinin kulak ve burunları kesilerek öldürülmüştür.

11-Erzurum ve civarında ise 12.911 kişi camilerde ve toplama kamplarında kurşunla taranarak katledilmiştir. Burada birçok kadın ve kız çocuklarının kirletildiği, göğüsleri kesildikten sonra öldürüldüğü tespit edilmiştir.

12-Nahcivan’da 82.292, Erivan’da 192, Karakilise’de 12.000 kişi toplu imha edilmiştir.

13-Bayburt ve civarında 2.115 kişi yakılarak öldürüldüğü, devlet arşivlerinde görülebilir.

14-Diyarbakır'da 55, Antep'te 1, Ünye’de 12, Çıldır’da 100 kişi şehit edilmiştir.

15-Niğde'nin Ulukışla ilçesinde 7 kişi kulakları kesilip, gözleri oyularak öldürülmüş.

Bütün bu katliam rakamlarını üst üste koyduğumuz zaman sırf kayıtlara geçen 506.518 kişi Ermeni çetelerince öldürüldüğü görülmektedir. Bu veriler yabancı kaynaklarca da doğrulanmış ve Osmanlı arşivlerine kaydedilmiştir.

Revan’da 25 köyün yerle bir edildiği, Bitlis'te 1 köyün tamamen yakıldığı, Van merkez ve köylerinde sayısı belirsiz insanların topluca kaybolduğu belirtilmektedir.

Trabzon'da evlerinden gece alınıp bir daha kitabeti belli olmayanlar var.

Van’da 180 hanenin imha edildiği, Başkale ilçesinden aynı usullerle evlerinden zorla götürüldüğü ve bir daha izlerine rastlanmadığı ifade ediliyor.

Bitlis’te 100 hanenin kayıplara karıştığı, Maçka’da ise ölü sayısının tespit edilemediği kayıtlara geçmiştir. Geveş, Hizan, Hınıs civarında toplu katliamlar yapıldığı, Elaziz’de ölü sayısı kesin olarak bilinmediği, Çatak’ta 9, Tercan’da 30 köy yakılmış, Ardahan, Kağızman ve Sarıkamış'ta katliamlar yapılmıştır.

Kars’ta bir ailenin tamamının kurşunla tarandığı, Artvin’de, Diyarbakır’da birçok insanın evlerinden alınıp bilinmeyen bir yöne götürüldüğü haberleri yer almaktadır.

Kars ve Oltu’da tüm erkekler topluca götürülüp imha edilmiştir. Kilis’te 85 hanenin imha edildiği yerli ve yabancı bütün kaynak eserlerde ortak görüş olarak belirtilmektedir.

Yıllarca dost görünüp gizli emeller besleyen ve Ermenilere sürekli destek veren Avrupa devletleri bütün bu olanları görmezlikten gelmesi tarihi bir hatadır. Biz Türk milleti olarak unutkan, unutkan olduğumuz kadar da hoşgörülü ve merhametli bir yapıya sahibiz.

ABD, Fransa, İngiltere ve Almanya Ermeniler lehine yoğun çalışmalar yapmaktadır.

Bizim bu konuda Ermenilere karşı haklı davamızda lobi çalışmaları ile karşı atağa geçmenin zamanı geldi de geçmek üzeredir. ‘Yavuz hırsız ev sahibini bastırmadan’ önce kendimize gelmeliyiz. Sağduyulu bir şekilde birlik ve beraberlik içinde olmalıyız.

Tarihten silinmek üzere olan bir millet, yedi düvele karşı topsuz, tüfeksiz, göğsünü siper ederek düşmandan vatanı nasıl kurtardıysa, bu gün de aynı milli şuurla bu badireden kurtulmanın yollarını aramalıyız. ‘Su uyur düşman uyumazken’ kuzu postuna bürünmüş düşmanlara karşı tek yürek olmalıyız. Düşmanın en korkuncu, kendisini dost gösterendir. Millet olarak da bu konularda duyarlı olmak zorundayız.