SAMİ DAYANGAÇ


EVDE CANI SIKILANLAR

GÖZLEM - Sami DAYANGAÇ


Corona virüsü nedeniyle uzun sayılabilecek bir süredir evlerinden çıkamayanlar var. Devletimiz nedense 65 yaş üstüne seyahatte ücret alınmaması kararı vermişti. Seyahat bedava olunca kimse evde durmaz hale geldi. Bin raylı sisteme, gel meydana, beş liraya dürüm al ve akşama kadar otur. Şimdi bu alışkanlık yok. Ama bazıları buna da çözüm bulmuşlar. Doktordan randevu alıp evden çıkanlar var. Ama sıkılan canları değil çıkan canları olabilir. Yazımızın başında diyelim, evde canı sıkılan, yasaklara rağmen sokaklara çıkan, maske takmayanlara bir uğraşı öneriyoruz. Madem canınız sıkılıyor o halde bu arkadaşları corona ile mücadele eden sağlıkçılarımıza yardımcı yapalım. Sıkılan gitsin hastanede çalışsın, nasıl ama?

Bu illet pek şey öğretmiş olmalıdır. Bir defa her önümüze gelenle sarılmamalıyız. Dikkat ediniz, son yıllarda özellikle kadınlarımız karşılaştıkları kadınlarla üç kere sarılıyor, neden? Bu Arap âdetini neden uyguluyoruz? Kadınlar üç kere sarılıyor da erkekler ne yapıyor? Yanakları öpen, şakakları vuran, tos vuran ne ararsanız var. Oysa erkeler sadece, o da her gün gördükleri, sıklıkla birlikte olduklarına değil nadiren gördükleri ile omuzları buluşturmalıdır, kalplerin buluşması anlamında.

Yasaklar yokken hatırlayın, bir yere gelen kişi tanısın tanımasın, samimi olsun olmasın, herkesle tek tek tokalaşıp sarılmıyor mu?

Ne gerek var?

Eskiden bankalarda işlem böyle mi yapılırdı? Dolardık içeri, havasız ortamda. Şimdi mesafeli ve sıra ile adam gibi girip işlem yapılıyor. Ama ne yazık ki pazar yerleri böyle değil. Özellikle İstanbul'da sosyal mesafe pazar yerlerinde ve toplu taşıma araçlarında uygulanmıyor. Ancak polis görecek de ceza korkusu ile yasaklara uyulacak. Cezadan korkan, ölümden korkmuyor hayret.

Okullar, ibadethaneler, marketler mutlak suretle sosyal mesafenin önemsenmesi ve uyulması gereken en önemli yerler. Virüs tamamen ortadan kalkınca bu uygulamalar aynen hayatımızda bulunmalıdır.

Dikkat edilmesi gereken, ama hala dikkate alınmayan bir önemli husus da açıkta satılan yiyecekler. Neden buna önlem alınmaz hayret ediyoruz. Çıkın sokağa, açıkta kuru yemişler, hurmalar, dönerler, balıklar, tatlılar. Alenen ve üzerleri örtülü olmadan satılmıyor mu? Sadece maske takmakla bu iş olmaz. Virüs taşıyan biri bu mamullerin bulunduğu yerde aksırsa, tükürse... Çevremizde o kadar insan hastalandı, vefat etti ama toplum olarak inanılmaz vurdumduymaz davranıyoruz. Geçtiğimiz günlerde Belçika'da yaşayan bir arkadaşımız geldi. ‘Orada durum nedir?’ dedik, asla polis karışmıyormuş, kendini düşünmeyeni polis düşünmezmiş. Ya bizde? Bir taraf tam kapanma gerçekleşsin diye çırpınıyor, zira tam kapanma olursa ekonomi çökecek ve muhalefete gün doğacak. Adam gibi tedbir alırsak, işi olmayan çıkmazsa, maske ve mesafe kuralına uyarsak bu illetten kurtuluruz. Geçen yıl yazdığımız bir köşe yazısında bu daha iyi günlerimiz dediğimizde bize sitem edilmişti. Şimdi duruma bakın.

Kimsenin kendiliğinden tedbir alacağı yok, yasak getirilecek, denetlenecek, ceza yazılacak. Çare yok…