VELİ ALTINKAYA


EVET, ?KARGALAR BİLE GÜLER´ AMA...

Gündem - Veli Altınkaya


Geçtiğimiz hafta bu köşede yayınlanan ?Büyük Ülkü Derneği ve Son?Dedikodu´ başlıklı yazımdan bir bölümünü aktarayım:

?...DÜM?bugünlerde yine oldukça aktif. Önceki günkü bir yazımda da bahsetmiştim; DÜM çoğu zaman gazetecilerden daha etkili, kamuoyu oluşturmada daha da hızlılar.

İki gün önce yazdım ama bir daha tekrarlayayım.

Büyükşehir?Belediyesi´ne veya Memduh?Başkan´a yönelik bir tehdit vs. kesinlikle söz konusu değil. Büyükşehir önünde bir süredir görülen polisiye tedbirler taa ABD´den MİT´e, oradan da Emniyet´e gelen bir ?istihbari ihbar´ üzerine alınmış olası tedbirler... Bu tedbirler bazı kamu kuruluşları ile halkın yoğun olduğu her yerde var. Yani DÜM´ün yaydığı gibi ?Memduh?Başkan´ın tehdit edilmesi, müteahhitlerin veya işçilerin parasını alamaması, mafyanın ihalelere girmesi´ vs. gibi ifadeler ?külliyen iftira´?

Ne demişti Rahmetli Demirel: Allah, yakışan iftiradan korusun.

Rabbim hepimizi her türlü iftiradan korusun. Ama bir de iftira ?yakıştığı´ zaman onunla mücadele insanı epeyce yoruyor...

Modern (!) toplum, gençler, PR´cılar buna ?algı yönetimi´ diyor ya... İşte onun gibi bir şey...

DÜM´ün dilden dile dolaştırdığı son dedikodu ne biliyor musunuz?

Güya Haseki Başkan, Memduh?Başkanı Ankara´ya çağırmış ve ?Memduh?Abi sağlık nedenlerini gerekçe göster ve istifa et´ demiş. Memduh? Başkan istifa ederse, başkanlığa da ?filan ile falan´ getirilecekmiş...

Kuyruklu yalan...

Külliyen iftira...

Bu yazıyı yazmadan önce adı geçen taraflarla doğrudan ve dolaylı olarak konuştum, kesinlikle bu dedikodunun zerresi doğru değil...

Hem Memduh?Başkan, Allah hayırlı ömürler versin, yarı yaşındaki birçok insandan maşallah daha sağlıklı. Geçen hafta 09.30´daki basın toplantısına gelmeden 9.7 km yürümüş...

?Dedikodu´ ya da ?algı´ dediğimiz şey aslında dinimizin önemli günahlardan saydığı ?iftira ve gıybetten´ başka bir şey değil.

Haseki Başkan da, Memduh? Başkan da telefona uzak insanlar değil. Gerçekten bir şey duymuşsak bunu yaymak yerine, doğrusunu öğrenip onu konuşmak hem ahlaki hem de ilahi emir olsa gerek....?

?Memduh Başkan borç nedeniyle istifa etmiş´ dedikodusu hafta sonu yaygın medyada da yer buldu. İlk yalanlama ve tepki dedikodunun unsurlarından biri gösterilen Başkan Özhaseki´den geldi. Özhaseki, ?Nasıl yalan bu böyle ya...´ diyerek yazılıp çizilenlerin külliyen iftira olduğunu söyledi.

Büyükkılıç´a bir süre önce ?Başkanım bu konuda mutlaka bir açıklama yapmalısınız´ demiştim. O da ?Laf sahibinden çoğalır. Ne gerek var. Biz işimize bakıyoruz´ mealinde bir yaklaşım ortaya koymuştu. Dedikoduların içine Cumhurbaşkanı Erdoğan´ın da dahil edilerek, yaygın medyaya taşınmasından sonra Başkan?Büyükkılıç geç de olsa açıklama yapma ihtiyacı hissetti. O açıklamanın ayrıntıları haberlerimiz de var. Ama bir bölümünü bu köşeye de alıp, sonra diyeceklerimizi söyleyelim.

?Biz Kayseri´mize ve bize güvenen insanlara hizmet etmek için çalışırken hiçbir zaman değer vermediğimiz dedikodular çıkıyor. Türk milletinin inancında dedikodu ve gıybet haramdır. Elhamdülillah bizler bu dünyaya ve ahirete inanıyoruz. Hiçbir haber niteliği olmayan dedikoduların yazılması bizi ilgilendirmiyor. Önümüze ve hizmetimize bakıyoruz. Bunların olmaması lazım. Zaten ülkemiz üzerine oynanan oyunları görüyoruz. Bu ülke insanlarından birisi gibi gözüküp, kendi imkanlarımızı bizlere silah olarak doğrultacak kadar haysiyetsizleşenler var. İnşallah biz birliğimizi, beraberliğimizi sağlayacak ve hep beraber kenetleneceğiz. Bir olacağız, iri olacağız, diri olacağız ve hep beraber Türkiye, hep beraber Kayseri olacağız. Bizim anlayışımız ve yaklaşımız bu. Biz Kayseri sevdalısıyız, Kayseri´mizi seviyoruz.

Bu güzel ve kadim şehri, değişik medeniyetlere ev sahipliği yapmış bu güzel şehrimizi gelin hep beraber elbirliği ile daha iyi noktalara taşıyalım. Zedelemeyelim, örselemeyelim. Dedikodularla bu şehirdeki insanları ötekileştirmeye, bizim itibarımızı zedelemeye yönelik davranış kimseye bir şey kazandırmaz. Bu şehri yaralayanlar kendileri yaralanır. Bu şehri yüceltir, güzelleştirirsek hepimiz faydalanırız.

Bu şehre hizmet eden, Melikgazi´yi cazibe merkezi yapmış olan Memduh Büyükkılıç´a bu şehir Büyükşehir´e hizmet etme şansı vermişse altından kalkamayacağımız hiçbir şey yok. Gerek tecrübe, gerek birikimimizle her güçlüğü aşarız. Dedikodularla niye zihnimizi meşgul edelim. Bizler ibadet aşkıyla çalışıyoruz. Hiçbir projemiz yarım kalmadı ve hepsini sürdürüyoruz. Hepsinin kaynaklarını sağladık. Cuma günü Milli Savunma Bakanımızla, Ulaştırma Bakanımızla projelerimiz için önümüze çıkan engellere takılmadan devam etmek amacıyla görüşmeler yaptık. Çarşamba günü Ulaştırma Bakanımızla bir kez daha görüşülecek. Havaalanının ihaleye çıkılması için gerekli adımı atıyoruz. Biz bunlar için çalışıyoruz. Biz neyle uğraşıyoruz, başkaları neyle uğraşıyor. İyi var, kötü var. Her şey zıttı ile kaim; ama ne olur hep güzellikler yanında yer alalım. Sonunda kazanan biz oluruz. Allah ömür verdikçe çalışmaya devam edeceğiz. Bizim 2 Milyar TL filan da borcumuz yok. 1 Milyar 200 Milyon TL´lik 2035 yılına kadar yapılandırılmış bir borç söz konusu. Döndürülmeyecek bir borç değil. Bu kadar yatırım yapılmışsa, bu rakamlar doğaldır.  Rakamları kendileri uyduruyor, kendileri, inanıyor sonra bu dedikoduları paylaşıyor. Biz borcumuzu günü gününde ödüyoruz. Çok şükür sağlığımız da yerinde. Genel Başkan Yardımcımız Mehmet Özhaseki´ye istifamı sunmuşum da, o kabul etmemiş. Buna kargalar bile güler. Hatta Sayın Cumhurbaşkanımızla görüşmüşüm ve borcun altından kalkamıyorum istifamı istiyorum demişim. Sayın Cumhurbaşkanımız benim yol arkadaşım, dava arkadaşım, siyasi büyüğüm. Beni tanımayan, çalışma gayretimi, kapasitemi bilmeyen birisi değil. Dedikodulara Kayseri´miz adına üzülüyorum...?

Keşke Başkan?Büyükkılıç günler önce bu açıklamayı yapsa ve dedikodunun bu kadar çoğalmasının önünü kesseydi.

Dedikodu dediğimiz, aslında gıybet ve iftiradan başka bir şey olmayan bu çirkin iş, sonuçta sosyal medya denilen sorumsuz medya aracılığı ile hızlıca yayılıyor ve ?algı´ halini alıyor. Haksız bir algı... Fitneyi büyümeden öldürmek ve fırsat vermemek, hem dinimizin, hem de geleneğimizin emridir.