H. Ali YILDIRIM


FIRAT´IN DOĞUSUNA BARIŞ PINARI

Yeni Dünya - H. Ali YILDIRIM


Cumhurbaşkanı 7 Ekim 2019 günü Fırat´ın Doğusuna uzunca bir süredir yapıldı-yapılacak denilen harekâtın başlayacağını duyurdu. 09.10.2019 günü 16.00 sularında, Tel Abyat ve Resulayn´a yapılan topçu ve hava atışları ile 16 sularında ise kara birliklerinin girişi ile ?Barış Pınarı Harekâtı? başlamış oldu. Bir gün önce ABD Başkanı Türkiye´nin harekâtını desteklemediğini ama engel de olmayacağını, Suriye´yi terk etmek istediğini dünyaya duyurdu. Ayrıca 9 Ekim günü, Ortadoğu´da bulunmalarının baştan beri hata olduğunu, 8Trilyon Doları boşa harcadıklarını itiraf niteliğinde açıkladı ve Türkiye´nin yanlış bir iş yaptığını da söyledi. Bir haberde bölgedeki 150 aşiret temsilcisi bir araya gelerek ABD´nin terör hamiliğini istemediklerini ve Türkiye´nin harekâtını desteklediklerini bildirdiler. Bu PYD´nin kürtleri temsil etmediğini gösterir. Trump´ın önce karışmayız, sonra yanlıştır demesi, her tarafa göz kırpması anlamına gelmektedir. Belli ki kırmaması gereken yerler var. Son anda Türkiye yanlış yapıyor demesi baskı altında olduğunu gösteriyor. Avrupa Birliği, Nato, Fransa ve Almanya ayrı ayrı itirazlarını duyurdu, 11 Ekimde de Nato Genel Sekreteri ülkemizi ziyaret edecekmiş, itiraz var demek ki. Avrupa itiraz ediyorsa karar doğrudur, çünkü terörün hamisi onlardır. Macaristan AB itirazını veto ederek hemen yanımızda olmuş, diğer herkes sus pus durumda, yakında herkes safını belirler. İsrail, BAE ve Suud yönetiminin hayal kırıklığı yaşadığını söylemeye gerek yok?

Hatırlarsak 24 Ağustos 2016´da başlayan Fırat Kalkanı ve 20 Ocak 2018´de başlayan Zeytin Dalı harekâtı ile terör koridoru engellenmişti. Bu ikisi olmasaydı, PYD-YPG bu koridoru oluşturup Hatay´a kadar dayanmış ve bir sonraki aşamada güya Hatay´ı aşarak Akdeniz´e ulaşmış olacaktı. Ancak bu iki harekât, hançer gibi girerek koridoru yırtmıştı. Bu koridor belli ki boru hatları vb. için kullanılacak bir enerji koridoru olacaktı ve kurmayı hayal ettikleri kukla bir devlet ile güvenlik saylayacaklardı. Bu sözde kukla devlet ABD çıkarlarına hizmet edecek ve daha sonra Türkiye´den toprak talep edecekti. Önce Suriye, Sonra Irak, sonra Türkiye ve İran´da ayrı ayrı devletçik kurup birleşmeyi hedefleyecekti. Bu plan 1918 yılında ?Wilson Prensipleri? başlığı ile Başkan Woodrow Wilson tarafından, olmayan ?Kürt Sorunu? da uydurulmak üzere yapılmıştı. Anlaşılan araya 1945 II. Dünya Savaşı ile sonrasındaki Soğuk Savaş dönemi girmiş ve proje ertelenmişti. 1991´de Soğuk Savaş bitince, ABD´nin körfeze bulaşarak planı yeniden devreye soktuğunu ve bugünlere geldiğimizi görüyoruz. Bu kukla devletin kurulmasına müsaade edilemez, yoksa torunlarımıza dert bırakmış oluruz. Devletimiz şu an ciddiyetle konuya el atmıştır, umarız, emperyal oyunlar bu çabaları sekteye uğratmaz. Çünkü bu konu Türkiye için hayat memat meselesi haline gelmiştir?

Neticede, ordumuz Kıbrıs Barış Harekâtına benzer bir harekâta girmiş durumdadır. Amaç hem terör koridorunu hem de ileride başımıza bela olacak bir kukla devleti kurma çabalarını boşa çıkarmaktır. Bu uğurda onlar canlarını ortaya koymaktalar, duymak ve hissetmek istedikleri şey hepimizin onların yanında olduğudur. Çatışma alanında işlerin stüdyo, büro, kürsü ve evdeki gibi yürümediğini hatırlayalım. Onlar zaten her operasyondan sonra öz eleştiri yapıp ders çıkarıyorlar. Şimdi bize düşen, siyaseti rafa koyup düşünceyle bile olsa onları desteklemektir, onlar bunu kolektif bilinçaltı yoluyla hissedeceklerdir?

Gördüğüm kadarıyla, bu defa iç kamuoyunda büyük bir dayanışma var, bu ordunun moral desteği açısından oldukça önemlidir. Olması gereken de budur çünkü belli ki devlet için bıçak kemiğe dayanmış ve kararını vermiştir. Bir ülkenin ordusu silahlı çatışmaya girdiyse, kişisel itirazlar beklemek zorundadır, çünkü artık konu siyasetten çıkıp devlet meselesi haline gelmiştir. Verilecek her türlü destek canını esirgemeyen ordumuzun gücünü kat be kat artıracaktır. Bu destek en az silah ve mühimmat kadar etkilidir bundan emin olalım?