ASIM CENGİZ GÜR


GARKAD AĞACI

Notlar - Asım Cengiz GÜR


Tarih boyunca İslâm´a karşı savaşanlar olmuştur. İslâm´ın düşmanları bazen Müslümanlara galip gelmişler, işkence, hakaret, yurtlarından sürme gibi üzücü muamelelere uğramışlardır.  Ancak Müslümanlar yok edilememiştir. İslâm´a en büyük zararı verenler arasında ilk sırayı Yahudiler almaktadır dense yalan olmaz. Bugün de aynı azgınlık ve şirretliklerine devam etmektedirler.

Sevgili Peygamber Efendimiz (s.a.v.), kendisine kıyametin ne zaman kopacağı sorulduğunda bunun bilgisinin Allah katında olduğunu ve kendisine bilgi verilmediğini ifade etmişlerdi. Ancak, bir çok hadis-i şeriflerinde de kıyamet kopmadan önce olacaklar hakkında bilgi vermiştir. Yahudilerin Müslümanlara yönelik taşkınlık ve zulmü inanılmaz boyutlara varınca, artık sabır taşı çatlayınca bu zulme dur demek isteyen Müslümanların Yahudilerle savaşmasından söz eden Müslim´de kayıtlı olan bir hadis-i şerifte şöyle buyurmuşlar Sevgili Peygamber Efendimiz (s.a.v.):

"Müslümanlarla Yahudiler savaşmadıkça kıyâmet kopmayacaktır. O savaşta Müslümanlar Yahudileri öldürecekler. Öyle ki, Yahudi, taşın ve ağacın arkasına saklanacak da, taş veya ağaç; ´Ey Müslüman, Ey Allah´ın kulu, şu arkamdaki Yahudidir, hemen gel de öldür onu!´ diye haber verecektir. Sadece Garkad ağacı müstesna, çünkü o, Yahudilerin ağaçlarındandır?

Hadis-i şerifleri toptan reddeden zihniyeti bir kenara bıraksak bile Müslümanların bu hadis-i şeriflere inançları Yahudilerin bu hadis-i şerife inançlarından daha kuvvetli değildir diye düşünüyorum. Birçok sahada olduğu gibi tarım alanında da teknolojisini ilerletmiş olan İsrail´in, bir plan dahlinde çokça diktikleri ağaç Garkad Ağacı´dır. Ve Yahudiler Müslümanlar aleyhinde attıkları her adımda, Müslümanların sabır taşlarının çatlayacağı endişesini taşımakta, ancak Müslümanlardaki dağınıklığı ve aralarındaki anlaşmazlığı, bunun neticesi olarak da tepkisizliklerini gördükçe rahatlamakta ve henüz vaktin gelmediğine inanarak icraatlarına devam etmektedirler.

Yahudiler, 1969´da Mescid-i Aksa´da yangın çıkarttıklarında İsrail Başbakanı Ben Gurion, sığınaklara çekildiklerini ve sabaha kadar korkudan yatamadıklarını, her taraftan Müslümanların saldırını beklemelerine rağmen sabah olup ta Müslümanların kayıtsızlıklarını gördüklerinde rahatladıklarını ve o andan itibaren kendilerinin saldırıya geçtiğini hatıralarında anlatıyor.

Hadis-i şerifin metninden, çıkacak bu savaşta Müslümanların saldırgan taraf olmayacağını, Müslümanların haklı bir gerekçe ile Yahudilerle savaşacağını ve Müslüman olsun, gayr-i müslim olsun tüm dünyanın Müslümanların haklılığını kabul edeceğini ancak Yahudilerin ağaçlarının(!) hala onlara arka çıkacağını da anlayabiliriz. Bu sebeple, Trump ve avanesine ?Yahudi ağaçlarından Garkad ağaçlarıdır? diyebiliriz. Yahudiler yıllardır o topraklara Garkad Ağacı diktikleri gibi, dünyanın hemen her yerine de bu vazifeyi görecek insanlar elde etmeyi ve yerleştirmeyi de ihmal etmemişlerdir.

Kudüs ve Filistin bir turnusol kağıdıdır. Müslümanların imanlarının kalitesini ölçmektedir. Bir yönüyle Yüce Rabbimizin bir musibetle test etmesidir. Biliyoruz ki başımıza gelen her musibeti, kendi yapıp ettiklerimiz yüzündendir. Bir toplantıda bu hadis-i şerif kendilerine hatırlatıldığında İsrailli Bakan, ?Evet ama ne o Yahudiler biziz, ne de o Müslümanlar sizlersiniz? cevabı halimizi en güzel şekliyle tarif etmektedir. Modern dünyanın saldırıları karşısında korunamamış olmamız, kimliksizleşmemiz, dünyevileşmemiz, kardeşlerimiz arasındaki ihtilafları çoğaltmamız ve ayrışmamız sebebiyle buna muhatab kalıyoruz. Her şerden bir hayır çıkartmak için Yüce Rabbimizin Aziz Kitabında ve Sevgili Peygamber Efendimiz (s.a.v.)´in hadis-i şeriflerinde beyan buyurulduğu tarzda bir kardeşliği tesis için azami gayreti gösterebilmeliyiz. Bir olabilmeli, diri olabilmeli ve iri olabilmeliyiz. Bunun önündeki tüm engelleri kaldırabilmek için gayret etmeliyiz.. Dünyanın hangi noktasında olursa olsun tüm diyarlarda yapılan zulümlere, sessiz kalmamak, çocukların, kadınların, acizlerin seslerine duyarsız kalmamak zorundayız. Kerim Kitabımız bizi uyarıyor:  ?İçinizden sadece zulmedenlere isabet etmekle kalmayacak bir fitneden sakının? diye.

Türkiye´de yaşayan Müslümanlar olarak şunu da unutmayalım: Gazze, Kudüs, Filistin´in düşmesi demek, Mekke´nin, Medine´nin, Bağdat´ın, Şam´ın, Diyarbakır´ın, İstanbul´un, Ankara´nın düşmesi demektir. Bu idrak ile, ?bir vücudu oluşturan organlar gibi?, ?Allah yolunda, duvarları birbirine kenetlenmiş bir bina gibi saf? halinde olabilmenin gayreti içinde olalım. Sevgili Peygamber Efendimiz (s.a.v) buyurdu ki:

?Yemek yiyenlerin sofralarına birbirlerini çağırdıkları gibi, çeşitli ümmetlerin sizin aleyhinize birleşmeleri yaklaşmaktadır?. Bunun üzerine ashapdan biri:

?Ey Allah´ın Elçisi! O gün az olacağımızdan mı (aleyhimizde birleşecekler)?? diye sordu. Efendimiz (s.a.v.): ?Hayır, bilakis o gün (sayıca) çok olacaksınız. Fakat selin üzerindeki köpük ve çerçöp gibi olacaksınız. Allah, düşmanınızın kalbinden size karşı duyduğu ?mehâbeti? (korkuyu) çekip alacak ve kalbinize ?vehn? (zafiyet) atacak (bu sebeple düşmanınız sizden çekinmeyecek ve korkmayacak) tır? buyurdular. Ashabdan biri:

?Ey Allah´ın Elçisi!, ?vehn? nedir?? diye sordu. Bunun üzerine Efendimiz (s.a.v.):

?Dünya sevgisi ve ölüm korkusu? diye cevap verdi

Yüce Allah (c.c.) var oluş gayemizi ve ümmet olma bilincimizi kuvvetlendirsin. (âmin).