ASIM CENGİZ GÜR


GÜÇSÜZLERE TAVRIMIZ

GÜÇSÜZLERE TAVRIMIZ


Sevgili Peygamber Efendimiz (s.a.v.) :

“Sizden biriniz bir yere amir olur veya toplumun ihtiyaçlarını görmeye memur edilir iseniz, size gelen bazı insanları acizliklerinden dolayı ezmekten, haksızlık yapmaktan kaçının. Bir yere amir veya memur edilenlere dul gelir, yetim gelir, fakir gelir, güçsüzler gelir. Ona: ‘Otur şuraya (veya dur şuraya) da isteğini yerine getirsinler’ denilir. Onlar da orada sesini çıkartmadan otururlar. Onların ihtiyaçları giderilmez. İhtiyaçların giderilmesi için emir de verilmez. O esenada, zengin-itibarlı bir başkası gelir oraya. Bu amir/memur onu yanı başına oturtur. ‘İsteğiniz nedir efendim?’ diye sorar. O zengin-itibarlı adam da ihtiyaçlarını söyler. Amir/memur ‘Hemen isteğini yerine getirin, hadi, çabuk’ der. (Sakın siz böyle yapmayın)” buyuruyor.

İmtihan yeri olan bu dünyada, insanlar türlü türlü sınanırlar. Bazılarına mal, mülk; bazılarına şan, şeref, itibar; bazılarına makam, mevki; bazılarına ilim, irfan; bazılarına yoksulluk; bazılarına amirlik, bazılarına memurluk verilir. İnsanlar bunlardan bir veya birkaçına sahip olmak için didinir durur ve neticesinde ona bazı şeyler bahşedilir. Bu bahşedilenler onun için hayır mıdır, şer midir bilinmez. Yüce Rabbimizin, farkında olduğumuz ve olmadığımız sayısız nimetlerine karşı nankörlük etmemeli ve şükrümüzü yerine getirmeliyiz. Şükrü yerine getirmek sadece “Allah’ım sana hamd olsun”, “Allah’ım sana şükürler olsun” demekle olmaz. Hal, tavır, davranış ve hayatımızın Allah’ın kitabları ve peygamberleri vasıtası ile göndermiş olduğu esaslara uygun davranmakla ancak layıkı ile şükretmiş oluruz.

Sevgili Peygamber Efendimiz (s.a.v.) de, bu hadis-i şeriflerinde ümmetinden sorumluluk makamına gelebilecek, bir yere amir, komutan, idareci olacaklarına ihtarda bulunuyor. Allah’ın izn-i inayeti ile şu veya bu şekilde böyle bir konuma gelirseniz, aman ha bu olumsuz davranış ve tavırlara girmeyiniz diye uyarıyor.

Yaşadığımız toplumun bir gerçeği olarak, hadis-i şerifte geçen olaylarla hemen her zaman karşılaşmaktayız. İşimizi görmek için dahi, işimizi görecek olanın bir tanıdığının, bir üstünün, onun da muhtaç olduğuna inandığı bir başka kişinin ismi ve selamı ile gidiyoruz.

Sevgili Peygamber Efendimiz (s.a.v.), siz böyle yetkili bir makama gelirseniz size işlerini gördürmek için güçsüzler, dullar, yetimler, fakirler; nezdinizde hatırı-itibarı olmayan kişiler gelirler. Bunlara, ‘Otur şuraya da, ihtiyacına baksınlar’ deyip, sonra onların “benim işimi sonra görmezler” korkusuyla “ne oldu benim işim” diyememeleri sebebiyle onları unutup, işlerini görmemezlik etmeyin buyuruyor. Hatta istekleri karşılanamayacaksa; onları önemsizmiş addedip de, “senin işini göremeyiz, göremiyoruz” bile demeyip saatlerce onları orada bekletmeyin; ya işlerini görün gönderin, ya da işlerini göremeyeceğinizi izah edip gönderin buyuruyor Sevgili Peygamber Efendimiz (s.a.v.)

Yine şu ikazda bulunuyor:

Yanınıza zengin, itibarlı bir başka adam, mesela: bir başkan, bir bakan, bir firma sahibi, yakın akrabadan biri gelince de onu odanızda, masanızın yanındaki koltukta oturtmaktan, istek ve ihtiyacınız nedir efendim, hemen yerine getirelim demekten, emriniz altındakilere bu adamın isteklerini derhal yerine getirmeleri için emir vermekten sakının buyuruyor, Sevgili Peygamber Efendimiz (s.a.v.).

Efendimiz (s.a.v.) insanların birbirinden farkı olmadığını, hepsinin nezdimizde eşit olduğunu, üstünlüğün ancak takva ile olduğunu ve bunun ecrinin de Yüce Allah tarafından verileceğini hatırlatmış oluyor. Ne olursa olsun, insanlara muamele yaparken haksızlık ve adaletsizlik yapmaktan, farklı muamele yapmaktan sakınmamız gerektiğini hatırlatıyor. Çünkü adalet ortadan kalkarsa toplum yıkılır. Toplumda adalet olmayınca, düzen olmayınca, kanun olmayınca, (aslında kanun olsa da) adalet olmayınca, toplum yıkılır. Adam kayırmak, güçsüze bakmamak, itibarlıya dalkavukluk yapmak toplumu bozar. Adalet egemenliğin temelidir. İdarenin idare etme sanatının temelini teşkil eder. “Adalet mülkün temelidir” sözündeki “mülk” devlettir. Dolayısı ile devletlerin bekası, adaletin hakim olması ile mümkündür.

Yüce Allah (c.c.) sırtımıza yüklenmiş sorumluluklarımızı yerine getirirken adil olabilmeyi, tarafgir, kayırmacı bir tavır içine girmemizi hepimize nasib ve müyesser eylesin.