ASIM CENGİZ GÜR


HASTA ZİYARETİ

HASTA ZİYARETİ


Hazreti Ali (Allah O’ndan razı olsun) Sevgili Peygamber Efendimiz (s.a.v.)’in şöyle buyurduğunu bildirmiştir:

"Hiçbir müslüman kul yoktur ki, bir (diğer) müslüman kulu ziyaret etmiş olsun da, Allah yetmişbin melek görevlendirmiş, göndermiş olmasın o kimseye. O melekler, bu ziyaret eden kimseye, günün hangi saatinde ziyaret etmişse, akşamlayıncaya kadar ve gece hangi saatte ziyaret etmişse, sabaha kadar (bu yetmişbin melek), bu hastayı ziyaret eden kimseye dua ederler."

Müslümanın müslümanlara karşı güzel kardeşlik, sevgi, muhabbet nişanesi olan vazifelerinden bir tanesi, o hastalanınca ziyaretine gitmek, gönlünü almak, şifa dilemek, onu teselli etmektir. Bunun sevabı çoktur. Özellikle cuma günü yapılırsa, daha da büyük mükâfâtı var. Onun için hasta ziyaretine bir zaman ayıralım! Haftalık yapacağımız işlerin tasarımında, yazdığımız kâğıdımızda veyahut aklımızda, niyetimizde bir bölüm olsun, hasta ziyaretlerini ihmal etmeyelim! Sevgili Peygamber Efendimiz (s.a.v.) bir başka hadis-i şeriflerinde : “Hasta ziyaretinde bulunan kimse, ziyaretten dönünceye kadar cennet meyveleri arasındadır” buyurmuşlar. Hastalar için ise bir müjde şudur: “Mü’min hastalandığı veya yolculuk yaptığı sırada tıpkı sıhhatli ve mukim iken yaptığı ibadetlerin sevabını (yapamamış olsa bile) alır”

Hasta olan insan ziyaretçiyi çok seviyor. Fevkalâde memnun oluyor. Hattâ bir koğuşta birkaç hasta yatıyor. Birisini birileri ziyaret eder de ötekisini ziyaret eden olmazsa, ziyaret edilmeyen de çok üzülüyor, mahzun oluyor. O bakımdan hasta ziyaretini ihmal etmeyelim. Sevgili Peygamber Efendimiz’in sünnetlerinden birisi de hasta ziyaretidir. Hatta Sa’d İbnu Mu’az (Allah ondan razı olsun) Hendek savaşı sırasında kol damarından yaralanınca, Efendimiz (s.a.v.) onun için mescidde bir çadır kurdurdu, tâ ki onunla yakından ilgilenmek ve onu ziyaret edebilmek mümkün olsun.

Hem hastaneleri ziyaret etmekte ibret de vardır. Maalesef günlük telâşlar, alışkanlıklar ve hayatın hızlı olaylarının akışı içinde ahireti unutuyoruz. İnşaallah sıhhatimiz, afiyetimiz hiç bozulmasın, daima sağlıklı yaşayalım ama hayatın gereği her zaman böyle olmuyor.

İnsan hastaneleri ziyaret ettiği zaman, hem o hastalara teselli oluyor, hem de kendisi sağlığının ne kadar önemli, büyük bir nimet olduğunu anlamış oluyor. Bu da çok önemli... Yâni insan içinde yaşadığı nimetin farkına varamayabiliyor. Deniz içindeki balığın, denizi bilmemesi gibi bizler de bazen nimetler denizinin içinde yüzüyoruz da, nimette olduğumuzu düşünemiyor, nimetler elden gidinceye kadar anlayamıyoruz.

Sağlık çok büyük bir nimettir, sağlığın kadrini kıymetini bilmemiz lâzım! Onun için de hastanelere gidip, hastaların neler çektiğini görüp, onlara da acıyıp, "Cenâb-ı Hak bana bu hastalığı vermemiş, çok şükür... Ben Cenâb-ı Hakka şükredeyim, bir de sağlığımın kıymetini bileyim." dememiz lâzım! Ayrıca Sevgili Peygamber Efendimiz (s.a.v.) “Bir hastanın yanına girince, ona sağlık ve uzun ömür temennisiyle onu rahatlatın. Zira böyle yapmak onun gönlünü hoş eder” buyurmuşlardır. Efendimiz (s.a.v.)’in bir başka nasihati de hasta ziyaretinin kısa tutulması ve hastanın yanında gürültüye yol yapacak davranış ve konuşmalardan kaçınılması gereğidir.

Bir de maalef, bizde bir millî gelenek haline gelmiş, sağlığımıza pek aldırmıyoruz. Biraz da efelik tarafımız gàlip geliyor. Halbuki insan sağlığını, daha sağlığı bozulmadan hem iyi korumalı, hem de sağlığı korumak için tedbirleri almalı! Doktorlara muayene olmalı! "Ben sağlıklıyım, hiçbir şikâyetim yok ama, ne yapmam lâzım?" diye, şöyle bir tepeden tırnağa kendisini muayene ettirmekte çok çok büyük faydalar var.

İşte insan o zaman anlıyor. Çok kere erken teşhis dediğimiz, yâni bir amansız zorlu hastalık bile olsa, erkenden o anlaşılırsa, o zaman tedavisi kolay oluyor. Ama ilerlemiş olduğu zaman, doktorlar "İkinci derece, üçüncü derece..." filân diyorlar. "Geç kalmışsın! Şimdiye kadar neredeydin kardeşim?" diyorlar. ‘Size çok uzak değildi ama, hiç düşünmedi bu durumları, işte birden başına bu hal geldi.” Onun için, hasta ziyaretlerinin sağlık meselelerinde biraz uyanıklığa da vesîle olur diye de düşünebiliriz. Hasta ziyaretinin çok yönlü faydaları var, bir de sevabı var. Sevgili Peygamber Efendimiz (s.a.v.) “Kim Allah rızası için bir arkadaşını ziyaret eder veya bir hastaya geçmiş olsun ziyaretinde bulunursa, bir münadi ona şöyle nida eder: ‘Dünya ve ahirette hoş yaşayışa eresin. Bu gidişin de hoş oldu. Kendine cennette bir yer hazırladın” buyurmuşlardır.

Ebu Hüreyre’den (Allah ondan razı olsun) rivayet edilen bir kudsî hadis’te Sevgili Peygamber Efendimiz (s.a.v.) şöyle buyurmuşlardır: “Allah Teala kıyamet gününde şöyle buyurur: ‘Ey Ademoğlu! Hastalandım,beni ziyaret etmedin.” Ademoğlu, Allah Teala’ya: ‘Sen alemlerin Rabbisin, ben seni nasıl ziyaret edebilirdim?’ der. Allah Teala, ‘Falan kulum hastalandı, ziyaretine gitmedin. Ziyaret etseydin, beni onun yanında bulurdun’ buyurur.”

Hasta kardeşlerimizi ziyaret etmek, gönüllerini almak, hatta dualarını talep etmek, “bize dua edin” diye dua istemek de önemlidir. Sevgili Peygamber Efendimiz (s.a.v.) mazlumun ve hastanın duasının makbul olduğunu bildirmiştir. Yakınlık derecemize göre elini tutabiliriz, şefkatle-sevgiyle yüzüne bakabiliriz. Gönlünü alabiliriz, karşılıklı dualaşabilir ve karşılıklı faydalanabiliriz.

Yüce Allah (c.c.), bizleri bu yüksek ahlaki davranışlar içinde bulunmaya muvaffak ve devamlı eylesin.