ASIM CENGİZ GÜR


HER CAN TADACAK!

Notlar - Asım Cengiz GÜR


Yüce Allah (c.c.) nasib eyledi, bir Kurban Bayramı´nı daha idrak edebildik, hamd olsun O´na.

Geçen sene olup da bu sene aramızda olmayanların farkına varabildik mi bilmiyorum. Arefe günü bir kardeşimiz babasını, bayramın birinci günü bir başka kardeşimiz ağabeyini ebedi aleme uğurladı. Cepten gelen mesajlar bayram süresince tanıdık bir annenin, babanın, eşin, nenenin, dedenin, çocukların, torunların vefaatlerini bildiriyordu.

Bayram süresince medyadan, huzur ve sükun içinde yaşayabilelim diye mücadele/mücahede eden ordu mensuplarımızdan, güvenlik kuvvetlerimizden şehadete ulaşanların haberlerini duyduk. Güçsüz, korumasız, bî-günahların katledilme haberlerini de.

Evinde oturana da, yola çıkana da isabet etti ölüm. Abdullah İbnu Mes´ud (r.a.) Sevgili Peygamber Efendimiz (s.a.v.)´in ?Birinizin eceli bir yerde olduğu zaman ihtiyaç onu oraya sıçratır. Sonra kalan ömrünün sonuna varınca aziz ve celil olan Allah onun ruhunu orada alır? buyurduğunu naklediyor. Aziz Kitabımız Kur´an-ı Kerim´in Nisâ Sûresinde de: ?Nerede olursanız olun ölüm sizi yakalar; titizlikle korunan muhkem/sağlam kaleler içinde olsanız bile!? buyruluyor. İmam Gazali (rh.a.)´in naklettiği bir kıssada da bu izah ediliyor:

?Azrail (a.s.), Süleyman Aleyhisselâm´ın yanına geldi. Acele ile hizmetçilerden birine baktı. Dışarı çıkınca o hizmetçi:

?Bu adam kimdir ki dikkatli dikkatli bana baktı?? diye sordu.

?Melek´ül-mevt (can alıcı) (Azrail) meleğidir? buyurdu. Hizmetçi:

?Belki de benim canımı alacak. Rüzgâra emret, beni Hindistan´a götürsün, o buraya gelince beni bulamasın.? dedi.

Süleyman Aleyhisselâm dediğini yaptı. Melek geri gelince, Süleyman Aleyhisselâm:

?Benim o hizmetçime dikkatli dikkatli bakmanızın sebebi ne idi?? diye sordu.

Melek: ?Bana şu anda onun canını Hindistan´da alacaksın dediler, halbuki o buradaydı. Bir anda Hindistan´a nasıl gidecek dedim? Oraya gidince onu orada buldum, hayret ettim!? dedi.?

Vade yettiği zaman ?Baş ağrısı bahane? oluyor. Bir dahaki Kurban Bayramına erişebilecek miyiz, bilmiyoruz. Eriştiğimiz bayramı tamamlayabilecek miyiz, bilmiyoruz. Bayramı ağız tadı ile geçirebilecek miyiz, bilmiyoruz. Hadi daha da acısını söyleyelim: Bu yazıyı (yazmayı-okumayı) bitirebilecek miyiz, bilmiyoruz. Ölüm, işte bu kadar yakın bize.

İbni Ömer (r.a.)´den rivayet edildiğine göre: Sevgili Peygamber Efendimiz (s.a.v.) ile birlikte oturuyorlarmış. Ensar´dan bir sahabi gelerek Sevgili Peygamber Efendimiz (s.a.v.)´e selam vermiş ve:

?Ey Allah´ın Elçisi! Mü´minlerin hangisi en faziletlidir?? diye sormuş. Sevgili Peygamber Efendimiz (s.a.v.) de:

?Huyca/ahlakça en iyi olanıdır!? buyurmuşlar. Soru soran sahabi tekrar sormuş :

?Mü´minlerin hangisi en akıllıdır??. Sevgili Peygamber Efendimiz (s.a.v.)´:

?Ölümü en çok hatırlayan ve ölümden sonrası için en iyi hazırlığı yapandır? buyurmuşlar.

Buna rağmen, ölümü hatırlayanımız ne kadardır acaba? Uzun vadeli planlar yapar iken, ölüm bu planının neresindedir? Arefe günü mezarlık ziyaretinde iken bir arkadaşın: ?Hocam, burada planlarını/projelerini tamamlayamamış ne kadar çok insan var? sözünü hatırladım. Evet, mutlaka planlarımız ve projelerimiz olacak, ama ölümü unutmayacak ve ölüm sonrası için de hazırlık yapmayı ihmal etmeyeceğiz. Ölüm, Sevgili Peygamber Efendimiz (s.a.v.)´in buyurduğu gibi : ?Ağızların tadını kaçırır/bozar?. Ama, yine Efendimiz (s.a.v.)´in hemen arkasından gelen ikazını göz ardı/kulak arkası etmememiz gerekiyor ?Ölümü çokça hatırlayınız?. Evet çokça hatırlamalıyız, çünkü ölümü hatırlayan kötülük yapamaz. Nefsimize öleceğimizi sık sık duyurmalı, mezar ve hasta ziyaretleri ile cenaze merasimlerine iştirak etmeliyiz ki ölüm sonrası için en iyi hazırlığı yapmaya yönelebilelim. Canımızın alınacağı ve tekrar dirileceğimiz gün korku ve utançtan olabildiğince uzak olabilelim, inşaallah.

Aziz Kitabımız Kur´an-ı Kerim´in Nâzi´ât Sûresinin başında şöyle buyuruluyor:

?Andolsun, (kâfir gruplarının ruhlarını) gayet şiddetli olarak söküp çıkaran (melek)lere! (ve Allah´a teslimiyet içinde olan mü´minlerin ruhlarını) yavaşçacık alanlara! (Gökte) yüzüp yüzüp giden (melek)lere! İşlerinde yarışıp geçenlere, bir de (emrimizle kullara ait) işi yöneten (melek)lere (ki elbet kıyamet kopacak). O gün yeri şiddetli bir sarsıntı sarsacak, ardından gelen (başka bir sarsıntı) onu takip edecek. O gün kalpler (korkudan) titreyecek, insanların (utançtan) gözleri yere dikilecek. (Onlar dünyada iken): ?Biz mi sahiden (dirilip) evvelki hâle döndürüleceğiz? Çürüyüp ufalanmış kemikler olduğumuz zaman mı?? derler. (Onlara: ?Evet, Allah her şeye kâdirdir.? denilince:) ?Öyleyse bu (dönüş) ziyanlı bir dönüştür!? dediler. (İyi bilin ki o, zor değildir.) Ancak o (Sûr´a son üfürülüş, yine) bir tek çığlıktır. Bir de (bakarsın ki) onlar, hemen uyan(ıp hesaba çekilmek üzere toplan)ırlar.?

Yüce Allah (c.c.) korktuklarımızdan emin ve umduklarımıza nail eylesin.

 ?Ey Rabbimiz! Azabından rahmetine, gazabından merhametine sığınırız. Can vermenin şiddetini bize kolay eyle, bizi bize bırakma, lütuf ve rızândan ayırma, yolunda yaşat ve yolunda öldür. (âmin).?