ASIM CENGİZ GÜR


HİCRET - 1

HİCRET - 1


Bugün hicri 1435 senesinin ilk gününde, 1 Muharrem 1435 günündeyiz. Yeni yılımız kutlu olsun. İslam kültüründe zaman, ay takvimi esas alınarak ve başlangıç olarak da Mekke’den Medine’ye hicret esas alınarak hesaplanır. Önceki günlerde aktardığımız notlardan da hatırlanacağı üzere İslam, hayatımızın her alanına etkindir ve bizden beklentilerini Kameri-Hicri esaslı takvime göre belirler. Hicret, bir yerden başka bir yere göçmek anlamına gelir. Göçenlere muhacir denilir. Ülkemizde çok yüksek sayıda muhacir vardır. Osmanlı’nın hakim olduğu topraklar elden çıkmaya başladığında, zulme uğrayanlar Anadolumuza hicret etmişlerdir. Daha sonraları da, günümüze kadar dünyanın neresinde zulme uğrayan olmuş ve bir çıkış yolu bulmuşsa gidecekleri yerlerin arasında Türkiye olmuştur. İslam kültüründe hicret denilince ilk akla gelen ise Sevgili Peygamber Efendimiz (s.a.v.) ve ashabının Mekke’den Medineye göç etmeleri anlaşılmaktadır. Allah’ın Elçisi, Efendimiz (s.a.v.) Mekke’de peygamber vazifesini, tebliğini yaparken en yakınları da içlerinde olmak üzere onun davetini inkar ediyorlar ve engel olmak üzere türlü yollara başvuruyorlardı. Sevgili Peygamber Efendimiz (s.a.v.), tebliğ vazifesini yapmak üzere Mekke dışına açılmış ve Taif’e gitmişti. Onlar da Mekke ahalisi, Kureyşliler gibi ve Kureyşlilerin yönlendirmesi ile Efendimiz (s.a.v.)’e karşı çıkmışlar hatta çocuklara taşlatmışlardı. Bunca çile ve ızdırap O’nu vazifesinden alıkoymamıştı. Hac mevsiminde Mekke’ye dışarıdan gelen insanlara da tebliğ yapıyor, Hakk’ı, İslam’ı anlatıyordu. Bir gün, Akabe denilen yerde, Medine’den gelmiş altı kişiye de tebliğ yaptı, Kur’an okudu, sorularını cevapladı ve onları İslam’a davet etti. Bu kişiler kendi aralarında Sevgili Peygamber Efendimiz (s.a.v.)’in anlattıklarını değerlendirdiler ve Medine Yahudilerinden duydukları ‘Beklenen Peygamber’ haberlerini de hatırlayarak Allah’ın Elçisi, Efendimiz (s.a.v.)’e ve anlattıklarına iman ettiler. Hac sonrası Medine’ye dönen bu Müslümanlar çevrelerine dinlediklerini ve hallerini anlattılar. Ertesi sene yine Hacca geldiklerinde bu sefer oniki kişilerdi. Sevgili Peygamber Efendimiz (s.a.v.) ile görüştüler ve “Hırsızlık yapmamak, zina etmemek, çocukları öldürmemek, iftira atmamak, Allah ve Elçisine muhalefete bulunmamak” hususlarında O’na biat ettiler. Yıllar geçti. Mekke’de Müslümanlara yapılan zulüm ve baskılar artmıştı. Korunağı Ebu Talip vefat etmişti. Amcası Abbas, O’nu müdafaya, korumaya çalışıyordu. Ve peygamberlik vazifesinin onüçüncü yılında Medine’den yetmişiki kişilik bir grup Hac için Mekke’ye geldiklerinde yine Akabe’de Sevgili Peygamber Efendimiz (s.a.v.) ile görüştüler ve onu Medine’ye davet ettiler. Bunu haber alan Efendimiz (s.a.v.)’in amcası Abbas’da oraya geldi. Henüz Müslüman olmamıştı ama yeğenini koruyor, kolluyordu. Abbas, Medineli Müslümanlara : “Ey Hazrec topluluğu! Bu, benim kardeşimin oğludur. Benim yanımda insanların da en sevgilisidir. Eğer siz onu ve getirdiklerini tasdik ediyor ve kendisini de yurdunuza alıp götürmek istiyorsanız, sizden söz almak isterim. Siz ona verdiğiniz sözü ve bağlılığınızı koruyabilecek ve kendisini de muhaliflerinden, düşmanlarından koruyabilecek misiniz? Eğer evet diyorsanız, dediğinizi yapın. Yok eğer sözünüzde duramayacak iseniz, Mekke’den ayrıldıktan sonra onu yardımsız bırakacaksanız bu işe hiç kalkışmayın, vazgeçin. Onu bırakın, kendi memleketinde, kavmi arasında izzet ve şerefiyle (bizim tarafımızdan) korunmuş olarak yaşasın” dedi. Amcasından sonra Sevgili Peygamber Efendimiz (s.a.v.) konuştu ve : “Ben size iki şart koşuyorum. Allah’a hiçbir şeyi ortak koşmayacak ve yalnız ona ibadet edeceksiniz; kendinizi, çocuklarınızı, kadınlarınızı esirgeyip koruduğunuz şeylerden, beni de esirgeyip koruyacaksınız” dedi. Bunun üzerine Medineli Müslümanlar : “Böyle yaptığımız zaman bizin için ne var?” diye sorunca, Efendimiz (s.a.v.) : “Cennet var” buyurdular. Medineliler “Bu, çok karlı bir alışveriştir” dediler ve: “Ey Allah’ın Elçisi! Allah’tan getirdiklerine bilerek ve inanarak sana biat ediyoruz. Biz, (aslında) Rabbimiz’e biat ediyoruz. Allah’ın kudret eli, ellerimizin üzerindedir. Kendimizi, oğullarımızı, kadınlarımızı esirgeyip koruduğumuz şeylerden seni de, esirgeyip koruyacağız. Eğer bu ahdimizi bozarsak, Allah’ın ahdini bozan, yaramaz ve bedbaht insanlar olalım. Ey Allah’ın Elçisi! Biz ahdimize sadık kalacağız” dediler. Mekke’nin müşrik idarecileri Akabedeki bu olanları haber alınca Sevgili Peygamber Efendimiz (s.a.v.)’i Mekke dışına çıkarmamak için önlem almaya başladılar. Sıkıntılı günler artarak devam etti. Mekkeli müşrikler Sevgili Peygamber Efendimiz (s.a.v.)’in ve ona inanan Mekke’li Müslümanların Mekke dışına çıkmaları ile kontrol dışında kalacaklarından ve taraflar ve güçlerini arttıracaklarından endişe ediyorlardı. Bir müddet sonra Sevgili Peygamber Efendimiz (s.a.v.) Mekke’deki Müslümanların Medine’ye hicret etmelerine izin verdi. Önce, Cahşoğulları hicret ettiler ve Muharrem ayında Medine’ye ulaştılar. Sonra Hazreti Ömer (Allah ondan razı olsun) ve beraberindekilere hicret izni çıktı. Daha önceki gizli çıkışların aksine Hazreti Ömer (Allah ondan razı olsun) silahını kuşandı, Kâbe’yi tavaf etti ve müşriklere hitaben: “Biz Medine’ye hicret ediyoruz. Anasını ağlatmak, karısını dul bırakmak isteyen varsa bizi izlesin” dedi ve büyük bir grup sahabe ile birlikte hicret etti. Hazreti Ebu Bekir’in (Allah ondan razı olsun) hicret iznine Sevgili Peygamber Efendimiz (s.a.v.) : “Acele etme ey Ebu Bekir! Belki Allah sana bir arkadaş bulur” dedi. Bunun üzerine Hz. Ebu Bekir (Allah ondan razı olsun) iki deve satın aldı ve hicret hazırlıklarına başladı. Mekkeli müşrikler ise, Müslümanların ellerinden kaçmalarına ve Medine’de yerleşerek güç bulmalarına karşı bir önlem almak üzere toplandılar, planlar yaptılar. Herkesin bir planı olduğu gibi Allah’ın da bir planı vardı ve planların en tutarlısı, isabetlisi mutlaka Yüce Allah’ın planıydı (planıdır). İnşallah yarın ve sonraki gün Hicret konulu notlarımızı aktarmaya devam edeceğiz. Bu vesile ile, Yüce Allah’ın 1435.hicri yılı, kendimiz, ailemiz, sevdiklerimiz, millet ve devletimiz, dünya Müslümanları ve tüm insanlık için hayırlara vesile kılmasını niyaz ediyorum.