CANSU DENİZ


HZ.KADIN

Adaletin Terazisi - Cansu Deniz


Kadın, ismine türlü anlamlar yüklü;  varlığın en naif, en bereketli,  belki de en güçlü yanlarından biridir.

SAHİLDİR, sevgidir, şefkattir, anadır, bacıdır, akıldır, basirettir, ferasettir ve sayılamayacak birçok güzel hasletin öznesidir.

Peki günümüzde kadın, rol modelini kimlerden beslemektedir?

Yaradılış maksadını hangi yollardan tanımlamakta,  bu dünyadaki duruşunu nasıl şekillendirmektedir?

Toplumun hem harcı, hem de yapı taşı olan kadın; ellerinden gönüllerinden geçen nesilleri nasıl daha onurlu, daha güzel yapabilir?

Bu soruların en güzel cevabı yaşayışları, duruşları tüm zamanlara örnek olan peygamber evinin kadınlarında ayan olmuştur.

Günümüzde saçının teline dahi karışılan, ezilen, evlere kapatılmaya çalışılan, ikinci sınıf görülen kadınlara en büyük rol modellerden birisi Hz. Hatice´dir. Peygamberimizin eşi olan Hz. Hatice erkek egemen bir toplumda akıllı, basiretli, güçlü ve ferasetli büyük bir tüccardır. Yaşadığı coğrafyada ne istediğini ve en önemlisi nasıl isteyeceğini bilen yönetici bir kadındır.  Peygamber Efendimizin tevhit yolunda en büyük destekçisidir. Malıyla, canıyla ömrünü Hak davaya adamış, kendisinin Hakk´a yürümesi üzerine Peygamberimizin hüzün yılı ilan ettiği kıymetli eşidir. Hz. Hatice, aşk makamıdır; evladın, varisin, hikmetin ve daha nicelerinin üreticisidir.

O güzeller güzeli Hz.Hatice´nin kızı Hz. Fatıma, Peygamber Efendimizin deyişi ile ?Babasının Annesi´  ilimlerin sultanıdır. Hz. Ali´nin ?Bana bir harf öğretenin kırk yıl kölesi olurum´ diye buyurduğu, bu güzel deyişe asli muhatap olan,  ilmin anahtarıdır. Fatma Ana eli ile sembollerle bildiğimiz Hz. Fatıma bereketin, şifanın, devamlılığın, rahmetin en güzel tecellilerinden biridir. Güçlüdür, tevhit davasında babasının hemen yanı başındadır. Hz.Hasan ve Hz. Hüseyin´in Peygamber Efendimizin bildirdiği üzere inci ile mercanın annesidir. Tevhidin nuru onun rahminden günümüze süregelmiştir.  İlmi, bilgisi, edep ve asaleti, gönlünden doğup ellerine varan bereketi ile tüm Müslüman kadınlara rahmettir. Dilinden, gönlünden dökülen her söz ve eylem nübüvvet kokusu ile mühürlüdür.

Hz. Zeynep; güzeller güzeli Hz. Fatıma´nın kızı, dirayetin, imanın, siyasetin ve birçok güzel hasletin bize emanet edendir. Yezid, Kerbela´da Yüce Peygamberimizin ecdadının kanını oluk oluk akıtırken, O ?Allah bizimledir, biz kazandık´ demiş, kılıçların korkutamadığı Yezid´i Hz.Ali´den miras dili ve muazzam duruşu ile tir tir titretmiştir. Kerbela´dan sonra bin bir işkencelere maruz kalmasına rağmen, tevhidin emanetlerini Allah´ın muradı ile bizlere ileten, peygamber evinin varislerini toparlayan O´dur.

Şimdi sorarım, bizim nasibimiz o güçlü ve mübarek kadınların nasibinden yana mı yoksa dünyanın dönemlik düzen(siz)lerinden, yüzeysel, içi boşaltılmış yaşayışlarından mı?

Gayretimiz hangi istikamet hududunda?

Ticaretin, ilmin, siyasetin en önemlisi de en güzel faziletlerin biricik örneklerini örnek alıp, hayatımıza aktarabiliyor muyuz?

Yoksa zaman hızla aleyhimize işlerken, gündelik, popüler yahut uydurulmuş, ezberlenmiş, türlü şekillerde süslenmiş basmakalıplarda mı yaşıyoruz?

Hz. Hatice annemiz gibi canıyla ve malıyla davamızda gayretli miyiz yoksa bir davamız bile mi yok?

Hz. Fatıma annemiz gibi ellerimiz şifa ve bereket mi dağıtıyor yoksa dillerimiz noksan gayretlerimizi mi yiyip bitiriyor?

Hz. Zeynep annemiz gibi tevhide düşman- birliğimize düşman olanları sözümüz ve duruşumuzla yerle yeksan mı ediyoruz yoksa rüzgâr nereden eserse ona göre mi yön alıyoruz?

İlimde, irfanda, siyasette, ticarette, hayatın her alanında ne istediğini bilen ve nasıl isteyeceğini bilen; örnek olunan yolda yürümekten başka kurtuluş çaremiz olmadığını hatırlamanın vakti gelip de geçmiyor mu ?

Hak uğuruna ölen ve daha zorlusu Hak uğruna yaşayan eşsiz Hz. Kadınları öğrenip, Hz. Sahil olmak, Kadri  sonsuz kıymetli ile bir olmak duasıyla..

 

?Sözlerim kendimedir, gayra değildir.

Cümlesi hayradır, şerre değildir.?

                                                               Tayyar Baba