SAMİ DAYANGAÇ


İÇİMİZDEN BİRİ: SEMA KARAOĞLU

GÖZLEM - Sami DAYANGAÇ


Kayseri’ye ilk geldiğinde 23 yaşında çiçeği burnunda bir doktordu. Mecburi hizmetine Sivas SSK’da başlamış, 6 ay sonra eş tayini ile Kayseri’ye gelmişti. Eşi bugün Kayseri kamuoyunun yakından tanıdığı Prof. Dr. Sinan Karaoğlu.

Kayseri SSK Hastanesi’nde bugünkü Büyükşehir Belediye Başkanı olan Memduh Büyükkılıç’la yan yana polikliniklerde çalıştı. Kayseri’de Üniversite, Devlet ve SSK Hastanesi’nden başka hastane olmadığı için son derece yoğun hasta bakmak durumunda oldukları yıllar.

“SSK Hastanesi’nde 8 ay kadar çalıştım, zaman zaman günde 150-160 hasta baktığım olurdu, ama hekim olmak çok özeldi. Maalesef artık o günler yok, hekim ve hekimlik mesleği birçok açıdan yıpratıldı, hekime şiddet arttı” diyor.

Karaoğlu, 8 ay sonra Erciyes Üniversitesi’nde Dermatoloji ihtisasını kazanmış ihtisasa başlamıştı. Bu arada ilk bebeğini de dünyaya getirmişti. Kayseri ‘de anne, baba, akraba kimse yoktu. “Anadolu insanının sıcaklığı beni her yanı ile sardı” diyor Karaoğlu, “Komşularım anam, babam kardeşim oldu” diyor, öyle olmuş ki 32 yıldır Kayseri‘de yaşıyor.

Zaman bu, uçup gidiyor Kayseri’de dört yıl, dört yıla iki çocuk sığdırıyor Karaoğlu, bir de hamile iken asker yolu bekleyişini anlata anlata bitiremiyor.

“Sinan askere gitti, 7 aylık hamileyim, o yıllarda telefon yok. Kayseri ‘de ana yok, baba yok, kimsesizim, hamileyim, telefon acemilere ilk 10 gün yasak. Benim anam babam, vatanım, gurbetim her şeyim Sinan, o da yok diye 10 gün iki gözüm iki çeşme ağlıyorum. Arkadaşlarım, komşularım beni rahatlatmaya çalışıyorlar, yok durmuyor gözümün yaşı. Şimdi siz de güleceksiniz, askerliğini Anatamir’de yapıyor iyi mi?” diyor ve basıyor kahkahayı... “10 gün sonra ilk görüşe gittiğimde, duygularımı anlatamam. Asker, gurbet, ana, gebe, çocuk, hasretlik, baba, evlilik, eş... Bunlar benim hayatım boyunca hep değerlerim oldu, ölene dek olacak... İşte bu duygularla, doktorluğunu yaptığım hastalarıma, üniversiteye gelip refakatçisi kalamayan bebelere ana olmaya, nenelere evlat olmaya çalıştım yıllarca. Hastaların çamaşırlarını evime götürür yıkardım bazen, gurbetin ne olduğunu bilirdim. Hasta Üniversite Hastanesi’nde yatar yanında kimsesi yok, yakını Yozgat’tan gelecek de...

Mecburi hizmet kurası Amasya’ya çıkmıştı. Sıra uzmanlık için devlete iki yıl daha hizmet etmeye gelmişti. Ağlayarak geldiğim Kayseri’den ayrılmak ölümden zor geliyordu. Hayata burada başlamıştım. Burada anne olmuştum, burada komşularım olmuştu, doktor olarak burada sayılıp sevilmiştim, zor hem de çok zordu ayrılık, hele dostlardan ayrılmak. Amasya’ya sabaha karşı vardık daha önceden kiralamış olduğumuz evin içine girdik sabah kamyon eşyalarımızı getirdi. Evi, aynı Kayseri de’ki gibi düzenledim. Dışarı çıkmak istemiyordum, Kayseri’de olmadığımı anlayacaktım çünkü. Evde kendimi Kayseri’deymişim gibi hissediyordum.

Ama vatanın her yeri güzel, Anadolu’nun bağrı bir ananın bağrı gibi. Amasya da bizi bağrına basmıştı. Sinan da ben de branşımızda tek doktorduk. Çok küçük bir devlet hastanesi ve 55 bin nüfuslu bir şehirdi. Çok yoruluyorduk ama çok mutluyduk Amasyalıları çok sevmiştik sağ olsunlar onlar da bizi sevdiler. 3 yıl sonra Sinan’ın Akademik kariyer için EÜTF’ne yeniden dönüşü için Amasya’dan ayrılırken gözyaşlarımız sel oldu. Araç konvoyu bizi 10 km uğurladı. Tam konvoydan ayrıldık ağlıyorum, bir telefon geldi bir trafik kazası var, yaralananlar da doktor, burada ortopedist yok diye. Hemen geri döndük, bir yavru vardı ortalarda ağlayan, hemen aldım onu, annesi yaralı, sakın merak etme dedim evladın bende. Kaza Samsun karayolunda olmuştu. Amasyalı değillerdi. Dünya o kadar küçük ki, o çocuğun annesi olan doktor da şu anda Kayseri’de profesör ve yıllarca beraber çalıştık...

Kayseri’ye tekrar dönmüştük, mutluydum tanıdığım bildiğim şehirdi. Sinan, akademik kariyeri için çalışıyordu bense yıllar içinde gittikçe hekimlikle beraber insan ilişkilerimi geliştirmiştim, bu konuda eğitimler alıyordum. 2002 yılında bir yavrumuz daha oldu. Hem hastanede çalışıyordum, hem muayenehanem vardı. 2010 yılında, Atatürk Orman Çiftliği’nin hikâyesinden örnek alarak, istihdam yaratmak, çorak toprakları tarım alanı haline getirmek için yola koyuldum. Arazim çoraktı ama mücadeleciydim, kimse inanmıyordu olacağına, ama oldu. O topraklarda şimdi 28 bin elma fidanı yılda 400 ton elma ile bugün onlarca kişiye ekmek kapısı. 2012 yılında Eğirdir Platin Elma Ödülleri Yarışması’nda En İyi Kadın Üretici Ödülü’nü aldım.

Çalışan kadınlarla ilişkilerim bitmiyordu, 2012-2014 yılları arasında KTO Kadın Girişimciler Kurul Başkanlığı yaptım. Kadınların yaptığı işleri gördükçe hayran kalıyor ve çalışamayan kadınların önlerinin açılması için şahsım adına çok çalışmam gerektiğini düşünüyordum. Bu yolda çaba sarfetmeliydim, bu sorumluluk duygusu içimden geliyordu. . Yeniden başkanlığa aday olmadım. KGK’ dan 6 kişi KİGDER’i (Kadın İşbirliğini Geliştirme Derneği) kurduk. KTO’nun şu anki son KGK yönetimi de kurucu başkanı ve beni üyelikten çıkardılar, kurul çok doluymuş... Ben çok mutlu oldum tabii kadınlar adına KİGDER’le hızla projelere başladık. Diğer yandan 30 yıldan fazladır eşimle Türk Halk Müziği yapıyordum. Öğrencilik yıllarımda çok sayıda konser vermiş bu konuda çalışmıştım, İzmir Radyosu amatör ses sanatçısı olarak birkaç stüdyo çalışmam vardı. Eşim bağlama çalıyor ben söylüyordum, ayrıca şeflik eğitimi de almıştım. Bunu dezavantajlı grupların yararına kullanmalıydım. Hem kurduğum korolarla hem de Sinan Bey’le beraber Kayseri’de verdiğim solo THM konserleri ile mikrokrediden yararlanan 900’den fazla kadının hayatına dokunma fırsatını yakaladım. ZİÇEV gibi değerli bir kuruma ve Şehit ve Gaziler Derneği’ne maddi ve manevi katkı sunma olanağımız oldu. Bunları yaparken KİGDER yönetim kurulundaki arkadaşlarımın her birinin emeği benden bir fazla hepsine minnettarım, biz bir ekibiz.”

Bu sosyallik ve iletişim becerileri Karaoğlu’nu 31 Mart 2019 yerel seçimlerinde karşımıza Melikgazi Belediye Başkan Adayı olarak çıkardı. Karaoğlu 2014 yerel seçimlerinde yüzde 8,25 olan oy oranını yüzde 23,76’ ya taşıdı. İYİ Parti’nin de oyu eklendiğinde sadece şahsına yüzde beş gibi bir oy artışı sağladığı görülüyor. Karaoğlu 25 yıldır meclis üyesi olmayan belediyeye 7 meclis üyesini taşıdı. 

Karaoğlu, çok yönlü bir insan gerçekten. O bir hayvansever, o bir doğasever, o kadın hakları savunucusu... Bir bakıyorsunuz istismara uğramış bir çocuğun mahkemesinde, bir bakıyorsunuz şiddete uğramış bir kadını evine almış, bir bakıyorsunuz kimsesiz çocukların yanında, bir bakıyorsunuz Huzurevi’nde şarkı söylüyor büyüklerine, bir bakıyorsunuz Kayseri’de düzenlenen Muaythai Turnuvası’nın ana sponsorlarından olmuş gençlere destek oluyor, bir bakıyorsunuz toplamış engelli çocukları kurmuş koroyu tıklım tıklım doldurmuş salonları konserler veriyor, bir bakıyorsunuz eğitim seminerlerinde, bir bakıyorsunuz sağlık programlarında bir bakıyorsunuz... Karaoğlu’ nu anlatmaya sınırlı olan sayfam yetmiyor.

Karaoğlu durmak bilmiyor, pandemi süreci çalışmaları yavaşlatsa da hem hekimliğine hem siyasi yaşamına hem dernek çalışmalarına devam ediyor. Başkanlığını yaptığı dernek dışında, kendi meslek örgütü olan Türk Dermatoloji Derneği’nin iki dönemdir yönetim kurulu üyesi, birçok dernek üyeliği var. Ayrıca ailece kurdukları RENKEV Eğitim Vakfı’nın mütevelli heyetinde.

Son olarak KİGDER ve Talas Tanıtım ve Sosyal Yardımlaşma Derneği ile beraber bir kadın üretici kooperatifi kurmuşlar. Kadınlar kendileri üretip, ürünlerini kendileri satacak hem kendi ekonomilerine, hem bölge ekonomisine hem ülke ekonomisine katkı sunacaklar. 1 Kasım Pazar günü Talas Harmanyeri’nde Antika Pazarı’nda Kayseri’ye ilk satışı yapacaklar. Karaoğlu Kayseri ilk kez böyle pazar görecek diyor, o deyince inanıyorum sabırsızlıkla bekliyorum. Şimdiye kadar ne yaptı ise güzel yaptı bu kardeşimiz. Özetle 23 yaşında Kayseri’ye gelip 32 yıl burada yaşayan Sayın Karaoğlu Kayseri sizi seviyor. Siz kendinizi Kayseri’ye sevdirdiniz. İyi ki Kayseri’ye dokundunuz.