ASIM CENGİZ GÜR


İHSAN ŞENOCAK HOCA

Notlar - Asım Cengiz GÜR


Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan´ın, İbn-i Haldun Üniversitesi´nde düzenlenen ?Uluslararası Medeniyet Şûrası´nın açılışında yaptığı konuşmada, "Bugün aziz dinimizi terör örgütleri üzerinden öylesine bir yere konumlandırmaya çalışıyorlar ki böyle olmadığını anlatmaya çalışmaktan çoğu zaman hakikati ifade etmeye fırsat bulamıyoruz. Şu anda birçok insanlar çıktı, türedi. Bu türedi tipler sünneti ciddi manada tartışır hâle geldiler. Bu tartışmaların özellikle ülkemizde yapılması, bizler için ciddi manada bir üzüntü sebebidir. Şunu açık, net söylemek zorundayım, hoca olmak, ahkâm kesmek yetkisini kimseye vermiyor ve dolayısıyla Sevgili Peygamberimizin sünnetini tartışma yetkisini de onlara vermiyor. Bu tartışmaları açmak, aslında bir neslin ifsadı anlamınadır. Ve bu nesli ifsat etme hakkını da kimse onlara vermemiştir. Kendileri de böyle bir tarzla siyasetin içerisine giremezler, girerlerse bedelini onlar da ağır öderler" sözleriyle kalbimizin sürur bulduğunu ve geleceğe ilişkin ümitlerimizin arttığını geçtiğimiz haftaki iki ?notlar´ımızda belirtmiştik. Oryantalistler ve onların hizmet ettiği islam düşmanı siyaset güden devletlerin ve haliyle en başta İngilizlerin ?İslâm´ın ana kaynaklarını tartışmaya açmak, ´Peygambersiz İslâm´ projesini hızlandırıp, önüne gelenin kafasına göre din uydurması? stratejilerinin yabancı uygulayıcıları ve yerli işbirliklerini de bahsetmiştik.

Sömürgeci devletlerin bu emellerini gerçekleştirmeleri ve sömürgelerini devam ettirebilmelerinin önündeki en büyük engel olan sahih islam´ı ?kaydırılmış din´ haline getirmek üzere Müslümanların vahiy ile ilişkilerini kesmek ve bunu başarmak için de vahyin ilk açıklayıcısı, uygulayıcısı olan Allah´ın Elçisi´nin söz, sünnet ve yaşamının örnek alınmasının önüne geçmek için çabalıyorlar. Çünkü İslam, Müslümanları belirli naslar (temel/ana esaslar) etrafında bir araya getirip toplamış, onları düşmanlarına karşı güçlü kılmıştır. Bu birliğin parçalanması için temel nasların birincisini açıklayan başta sünnet olmak üzere diğer nasları tartışılır hale getirmek ve uygulamadan kaldırmak istemektedirler. Özellikle ülkemizde bu daha etkin bir faaliyet haline getirilmiş ve maalesef yerli işbirlikçileri bulmuştur. Ülkemizin ve gerek kültürel ve gerek dinî geleneklerini canlandırmak ve İslâm ve Osmanlı mirasının üzerinde modern bir ekonominin ve demokratik bir siyasetin inşa edilebileceğini göstermenin artık zamanının geldiğini düşünen bir lider etrafında kenetlendiğini ve bu birlikteliğin dünya Müslümanlarını da kuşatacağını bizden önce fark etmiş, anlamışlardır.

?Peygambersiz İslâm" projesini topluma kabul ettirebilmek için, muteber İslam âlimlerini itibarsızlaştırıp, İslam kitaplarını ve bilgilerini ortadan kaldırıp diğer yandan İslâmiyetin gelişmeye engel olduğu fikrinin yerleştirilmesine çalışıyorlar, diğer yandan da bu saldırılara karşı koyan ilim ve fikir adamlarını susturmaya çalışıyor. Batı bu saldırılarda geçmiş notlarımızda da aktardığımız gibi adı Ahmet, Mehmet, Hasan olan, bizden görünümlü yerli işbirlikçilerini kullanmaktadır. Bunlar Sevgili Peygamber Efendimiz (s.a.v.)´in islam içindeki konumunu, yetkisini, etkisini, hadis-i şeriflerin, dini layıkı ile anlamak ve uygulamak için tesis edilmiş olan fıkhı ve fıkıh imamlarını ve her işgale direnebilmiş ve İslamın yeniden toplumda hayat bulmasına vesile olmuş tasavvufu hedef almaktadırlar. Buna karşı Cumhurbaşkanımızın, notlarımızın başında da naklettiğimiz sözleri bizler için bir sevinç olmuş, ümitlerimizi kuvvetlendirmiş ve kalplerimize sürur vermişti.

Dinimizi ve istikbalimizi tehlikeye düşüren bu hadsiz saldırılara karşı duranlardan ve Cumhurbaşkanımızın son mesajlarında belirttiği ?ifsad hareketlerine? ve ?Deizm´e karşı duranlardan birisi de İhsan Şenocak Hoca´dır. Hatta devletimizin/ülkemizin işgal girişimine karşı yapılan son saldırılarda en erken saatlerde ve en önde öğrencileri ile birlikte savunma yapan bir Hoca´dır. Yüce Allah (c.c.), sayılarını arttırsın. Son zamanlarda İhsan Şenocak Hocaya karşı, dine-maneviyata ve milli değerlere çok da aşina olmayan medya tarafından saldırılar gerçekleştiriliyordu. Bu saldırılarda ?sünnetsiz İslam´ projesinin yerli işbirlikçisi ?hoca´ ünvanlı bazıları da katılıyordu. Ama içimizi en çok acıtan Diyanet İşleri Başkanlığımızın İhsan Hoca ile ilgili olarak ?görevden uzaklaştırma´ kararı almasıdır. Aslında hukuki tabirle ?işten el çektirme?sidir. Bunun neticesi inananların kalplerinin yaralanmasıdır. Diyanet İşleri Başkanlığımızın bu hususta çok isabetli bir karar vermediğinin göstergesi, malum medyadaki sevinç çığlıklarıdır: ?Yeni Diyanet İşleri Başkanı´nın ilk görevden aldığı isim Şenocak oldu?, ?İlahiyatçı Şenocak, Diyanet´ten kovuldu?, ?Kızların pantolon giymesi günah´ diyen imam açığa alındı?, ?Yeni Diyanet İşleri Başkanı´nın ilk kovduğu isim kim oldu? İhsan Şenocak?, ?O vaiz atıldı?.

?Sünneti, Ehl-i Sünneti, milleti, vatanı, istiklalimizi ve istikbalimizi müdafaa eden bir Hoca´nın maruz kaldığı bu davranış içimizi acıtmıştır. Oryantalizmin yerli işbirlikçisi ?Hoca´ ünvanlı bazıları gibi, ne İran/Şia propagandası yapmış, ne Diyaneti ve İmam Hatipleri hedef tahtası yapmış, ne bağlılarını vakfının bodrum katındaki mescid´e toplayarak ümmetle birlik olmalarına engel olmuş, ne ?Ben yalakalık yapamam. Muhammed dedikten sonra herhangi bir methiyede bulunamam´ demiş, ne ?Peygamber vazifesini bitirmiş gitmiştir. Şimdi aklımızı kullanarak Kur´an´ı anlama zamanıdır´ demiş, ne ?Bırakın Kur´an konuşsun´ deyip hep kendi konuşmuş ne de diyalog çalışmalarını tasvip etmiş ve ne de bu çalışmaların içinde bulunmuştur. Herhangi bir rüşvet, menfaat, çıkar sağlama faaliyeti de yoktur. Bu sebeple bu olayla ilgili olarak Diyanet İşleri Başkanlığı´nca yapılan basın açıklaması dahi başlı başına yürek burkan yanlış ifadelerle doludur. İhsan Hoca, soruşturmanın selametini etkileyebilecek ne yapacaktır ki, bu sebep gösterilerek işten el çektirilmiştir.

Diyanet İşleri Başkanlığı´mızı yıpratacak ve Müslümanlar nezdinde itibarını düşürecek her türlü tasarruftan kaçınılması ve böyle davranışlara tevessül edenlere karşı bir inceleme ve ayıklama faaliyetine girilmesi ve hatanın düzeltilmesi acil ve çok lüzumludur. Bu biz inananlar kadar Diyanet İşleri Başkanlığı´nın da vazifesidir. Çünkü Diyanet İşleri Başkanlığı sadece ülkemiz ve milletimiz için değil, İslam Ümmeti için çok büyük ve faydaları şeyleri gerçekleştirebilecek bir hüviyete bürünmek/kavuşmak zorundadır.

Ya Rabbi! Sana ulaştıracak yolun aydınlatıcıları ve Sevgili Peygamber Efendimiz (s.a.v.)´in takipçileri olan kullarına yardım et! Önlerini aç! Sana, dinine, elçine ve onun varisleri olan alimlere düşmanlık edenlere aman verme! Bizi birbirimize sevdir, kenetlendir ve yolunda dâim kıl. (âmin)