VELİ ALTINKAYA


İLK MECLİS VE İLK VEKİLLERİMİZ (2)

Gündem - Veli Altınkaya


Yazımızın dünkü bölümünde 23 Nisan 1920 öncesinin şartlarını yorumladıktan sonra, ilk Meclis´te görev yapan vekillerimizden Mehmet?Alim?Çınar´ın biyografisini Tarihçi Sabit?Dokuyan, ?Birinci Büyük Millet?Meclisi´nde Kayseri Mebusları Milli Mücadele´deki Etkinlikleri´ başlıklı bir doktora çalışmasından aktarmıştık.

Mehmet Alim?Çınar´dan sonra bugün de aynı doktorada yer alan bilgilerle vekilimizden Ahmet?Hilmi Kalaç´ın kim olduğuna bakalım:

Ahmet Hilmi Bey (Kalaç)

1887 yılında Kayseri İli Kocasinan İlçesi´ne bağlı Serçeönü Mahallesi´nde doğmuştur. Duyun-u Umumiye Müdürü Hallaçoğlu Mehmet Faik´in oğludur. 1914 tarihinde Yüksek Öğretmen Okulu Fen Şubesi´nden mezun olmuştur. 20 Mart 1910 tarihinde Kayseri İdadisi´nde Tarih ve Coğrafya Öğretmenliği´ne, aynı yılın Eylül ayında Liva Maiyet Memurluğu´na tayin edilmiştir. 29 Ağustos 1910 tarihinde yayın hayatına başlayan Erciyes Gazetesi´nin başyazarı olmuştur. 1911 yılında Adana Maiyet Memurluğu´na atanmış; Bağçe, Bor, Bozkır ve Sivas´ın Kangal ilçelerinde Kaymakam Vekilliği yapmıştır. 2 Aralık 1913 tarihinde Suşehri Kaymakamlığı´na, ardından 1917 yılı Haziran ayında Karaman Kaymakamlığı´na tayin olmuştur. 30 Ocak 1919 tarihinde İstanbul Hükümeti tarafından görevden alınmış, bunun üzerine tekrar Kayseri´ye gelerek Erciyes Gazetesi´ni yeniden çıkarmaya başlamış ve Milli Mücadele´yi desteklemiştir. Havza Genelgesi ile başlayan işgal protestolarına Kayseri´den de destek gelmiştir. Yapılması düşünülen açık hava mitinginin Kayseri Mutasarrıfı Ali Ulvi Bey tarafından engellenmesi üzerine halk, Aynalı Gazino olarak bilinen mekânda toplanmıştır. Ahmet Hilmi Bey toplanan halka heyecan dolu bir konuşma yaparak;

Türklerin esaret kabul edemeyeceğini, tek çare olarak düşman yurttan atılıncaya kadar mücadele etmenin gerektiğini vurgulamıştır.

Sivas Kongresi´ne Kayseri Delegesi olarak katılmış ve dönüşünde Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti´nin kuruluşunda yer almıştır. Son Osmanlı Mebusan Meclisi için seçilen Ahmet Remzi Efendi´nin istifası üzerine Kayseri Mebusu olarak İstanbul´a gitmiştir. Meclis´in kapatılması sonrasında ise, Temsil Heyeti´nin teklifi ile Ankara´ya gelerek 31 Temmuz 1920 tarihinde meclise dâhil olmuştur. Birinci Meclis´te çeşitli komisyonlarda ve tetkik kurullarında görev almıştır. Bu meclis dönemi içerisinde 29 kez kürsüye gelerek konuşma yapmıştır. 3 soru önergesi vermiş, Boğazlayan Kaymakamı Ulusal Şehit Kemal Bey´in ailesine ?Vatani Hizmet Aylığı Bağlanmasına Dair Kanun´ önerisi ise 14 Ekim 1922´de 271 sayılı kanun olarak kabul görmüştür. VII. dönemde dâhil olmak üzere Kayseri Milletvekili seçilmiş ve 1946 yılına kadar vekillik görevine devam etmiştir. 1946 yılında memuriyetten emekli olmuş, yaşamının geri kalan kısmını Ankara´da sürdürmüştür. 19 Haziran 1966 tarihinde vefat etmiş olup, evli ve altı çocuk sahibidir.

Ahmet Hilmi Kalaç´ın 1960 yılında yayımlanmış olan ?Kendi Kitabım´ adlı hatıratında: 1904 ile 1920 yılları arasındaki öğrenim hayatı, meşrutiyet yılları ve Osmanlı Devleti´nin siyasi, ekonomik ve askeri gelişmelerinden bahsetmektedir.

Eserinde, kaymakamlık görevi için bulunduğu yerler hakkında geniş bilgiler vermiş, ayrıca 1915 tarihli Tehcir Kanunu´nun uygulanışı noktasında yaşadığı tanıklıklarını anlatmıştır. Büyük Millet Meclisi´ne mebus olarak katıldığı döneme kadarki süreci anlattığı eserin içerisinde Milli Mücadele anıları da yer almaktadır. Ahmet Hilmi Kalaç´ın Kayseri Maiyet Memuru iken yazmış olduğu ?Kayseri´nin Ekonomik Durumu´ adlı kitap 1329 (1911) tarihinde  ?Kayseri´yi Bilmek İster misiniz, Yahut Kayseri´nin Mevki-i İktisadisi´ başlığıyla Erciyes Matbaası´nda basılmıştır. 58 sayfadan oluşan bu eser: Kayseri´de Pastırmacılık, Kasap Hayvanlarından Daha Nasıl İstifade Edilebilir?, Yün, Halıcılık, Hayvan Derileri, Diğer Satılan Ürünler, Yağ ve Hububat, Yumurta, Bir Kısım Ticari Mallar, Güherçile ve Bahçecilik alt başlıklarına sahiptir. Kalaç, kitabı yazma amacını belirtirken; öncelikle içinde bulunulan çevreyi iyi tanıma ve bu sayede eksikliklerini gidererek daha başarılı çalışmalara imza atabilme düsturundan söz etmiştir. Bu amaç doğrultusunda ticaretle uğraşan kişilerle görüştüğünü ve Kayseri ticari hayatı hakkında malumatlar aldığını dile getirmiştir.

Kayseri Mutasarrıfı Ahmet Muammer Bey (daha sonra vali olacak), Kayseri´de bir gazete çıkarmak istemiş ve Ahmet Hilmi Bey´den de yazarlık yapmasını rica etmiştir. Hilmi Bey matbaa ve gazetenin memleket için sağlayacağı faydaları anlatan ilk yazısını hazırlayarak çıkacak olan Erciyes Gazetesi yetkililerine ulaştırmıştır. Gazetenin çıkan ilk sayısı Muammer Bey tarafından beğenilmemiştir (içerik ve şekil bakımından). Bu başarısız ilk denemenin ardından Muammer Bey çıkarılacak gazetenin tüm sorumluluğunu Ahmet Hilmi Bey´in de içerisinde bulunduğu bir heyete havale etmiştir. Ahmet Hilmi Bey başyazar olarak 29 Ağustos 1910 tarihinde gazetenin gerçek anlamda ilk sayısını yayınlamıştır. Halk tarafından büyük bir heyecanla karşılanan gazete kısa sürede tükenmiştir. Gazete her pazartesi çıkarılmaya başlanmıştır. Hilmi Bey´in gazetede yayınlanan yazılarının milli hisler uyandırması, Muammer Bey´in yerine vekâleten atanan yeni mutasarrıf Arnavut asıllı Rauf Bey tarafından eleştirilmiş, yazıların Osmanlılık fikrini taşıması yönünde Hilmi Bey´e tenkitlerini ulaştırmıştır. ?Kayseri Halkevi Erciyes Dergisi´ olarak 1 Mart 1938 tarihinden itibaren yayınlan dergide de Ahmet Hilmi Kalaç´ın makaleleri yayınlanmıştır. Erciyes Kelimesi Üstünde Atatürk´ün Bir Tahlili, Kızılcahamam´dan Kayseri´ye Bakış, Kurban Bayramı, Demokrasi, 30 Ağustos Zafer Bayramı, Atatürk´ün Ankara´dan Son Ayrılışı yayınlanan makalelerden birkaçıdır. Ahmet Hilmi Kalaç´ın Birinci Büyük Millet Meclisi içerisindeki faaliyetlerinden birkaçı şöyledir: 22 Eylül 1922 tarihinde toplanan Büyük Millet Meclisi´nin dördüncü birleşiminde, Başkumandan Mustafa Kemal Paşa´nın durumu gözlemlemesi için Heyet-i Vekile´yi cepheye davet etmesi üzerine bir oturum düzenlenmiştir. Ahmet Hilmi Bey oturum esnasında Riyaset-i Celile´ye sunduğu teklifte: Heyet-i Vekile´nin toplu olarak gitmesinin görevleri aksatabileceği düşüncesiyle, Heyeti Vekile Reisi, Hariciye Vekili ve Sıhhiye Vekili´nden mürekkeb bir heyetin gitmesinin uygun olacağını belirtmiştir. 3 Kasım 1922 tarihinde Lozan Konferansı ile ilgili olarak toplanan Meclis üçüncü oturumunda Riyaset-i Celile´ye sunduğu bir teklifte: Misak-ı Milli tespiti sırasında; İskenderun, Antakya ve Halebîn de bu sınırlar içerisine alınmasını talep etmiştir. Bu isteğine delil olarak da: Anadolu´da yaşamış olan Hititlerin Turan soyundan oluğunu, bahsi geçen mevkilerin de bu devletin sınırları içerisinde olmasından dolayı Türk memleketi sayılması gerektiğini iddia etmiştir. Bu iddiasını Profesör Jorj Gating´in İskenderun civarında bulunan Sakçagözü Höyüğü´nde yaptığı çalışmalarla desteklemeye çalışmıştır.