ASIM CENGİZ GÜR


İMANIN KEMALE ERMESİ

İMANIN KEMALE ERMESİ


(Allah onlardan razı olsun) Ebû Hüreyre’den rivayet edilmiş bir hadis-i şerife göre sevgili Peygamber Efendimiz (s.a.v) buyurmuşlar ki:

"Üç şey vardır ki kimde bu üç şey bulunursa o imanını tamamlamış, olgunlaştırmış, sağlam bir iman sahibi olmuş demektir." Nedir bu üç şey?

1. "Allah yolunda yapacağı iyi bir şeyi yaparken kimseden korkmadan yapan, kınayanın kınamasına, ayıplayanın ayıplamasına aldırmaz. Bu duyguya erişebilmişse bir insan imanını kuvvetlendirmiş demektir."

Mü`min inancı dolayısıyla, Allah`ın rızasına uygun iyi bir şeyi yapacağı zaman utanmamalı. Yapacağı şeyi yapmalı, utanmamalı. Kim utansın? Günah işleyen utansın. Allah`a asi olan utansın. Biz niye utanalım, Allah`ın emrini tutacağız.

Eğer bir kişi. iyi bir iş yapacağı zaman utanamayacak kadar duyguları sağlam, kendine hakimse, o imanını kuvvetlendirmiş demektir. Bu bizde yoksa, bunu aşmak için gayret edeceğiz. Allah yolunda kınayanın kınamasından korkmayacağız.

2. "İşlediği hiç bir işten dolayı gösteriş ve mürâîlik ve riyakârlık yapmazsa..."

Mürâîlik, yâni riyakârlık, yâni gösteriş için iş yapmak İslâm`da çok ayıp ve günah sayılmıştır. Bir insan yaptığı her işi Allah rızası için yamalı, gösterişten kaçınmalıdır. Allah rızası için değil, gösteriş için yapılıyor ise böyle insanlara riyâkâr denilir.

Kendimize eş olarak isteyeceğimiz kızın babasına-annesine hoş görünmek için yapılan ibadetler, dindar amirin/patronun gözüne girmek için yapılan ibadetler, toplum tarafından methedilmeye vesile olsun diye yapılan hayır ve hasenatlar hep riyalı davranışlardır ve kaçınılması, her ne yaparsak yapalım Allah rızasını gözetmemiz gerekmektedir. Rîyâ ile yapılan bir şeyin kıymeti olmuyor, çünkü gösteriş için, riyakârlık için yapıyor. Nasıl olacak? Bir müslüman yaptığı şeyi ihlâsla yapcak. Hâlis niyetle yapacak, imanla yapacak, Allah rızası için yapacak. Gösteriş için yapmayacak. Hatta gösterişten kaçınacak. Gösteriş yapmamaya gayret edecek.

Sevgili Peygamber Efendimiz (s.a.v.): cehenneme atılacak üç sınıf insanı anlatırken bir hadis-i şeriflerinde: alimler, zenginler ve şehidler’dir buyuruyor. Ashab-ı Kiram, “Ey Allah’ın Elçisi! Bu üç sınıf insan nasıl cehenneme atılır” diye sorduklarında, hesap gününden bir sahne gözler önüne getirir, anlatır sevgili Peygamber Efendimiz (s.a.v.): Alim, ‘Ne âlim hoca’ desinler diye ders-sohbet etmiştir ve dünyada denilmiştir; zengin ‘ne cömert adam desinler diye hayır-hasenat, han-hamam yaptırmıştır ve dünyada denilmiştir; şehit, ‘ne korkusuz, cengaver adam’ desinler diye çarpışmış, dünya hatlarına delicesine dalmıştır’ ve sağlığında ve ölümünde sonra demişlerdir. Yüce Allah (c.c.): ihlasla, kendi rızası gözetilmeden yapılmayan bu ibadetleri hasenata tebdil etmemiş ve cezalandırmıştır.

O halde, her ne yaparsak, yapalım Allah rızası için yapalım ve bunları bir öğünme ve gösteriş vesilesi kılmayalım.

3. "Karşısına aynı anda ya onu, ya onu yapması gereken iki iş çıkarsa ve birisi ahiret işi olsa, sevap kazanmaya yarayan bir iş olsa; ötekisi de dünya işi olsa, para kazanmaya yarayan bir iş olsa; sevaplı olanı, dünya menfaatine olana tercih etmek."

Önümüze gelen iki ihtimalli işten, birisi para, makam, mevki, şan, şöhret vesait dünyalık bir menfaat sağlıyor, diğeri ise sevaplı bir iş, ahirete ilişkin bir işten, sevaplı olanı tercih ediyor isek imanımız sağlamdır, kuvvetlidir.

Bu hadis-i şeriften anlıyoruz ki: kuvvetli imanın, imanın tam sağlamlaştığının, betonlaştığının üç alâmeti var:

İyi bir şey yapacağı zaman kınayanın kınamasından korkmamak; yaptığı sevaplı bir işi gösteriş için yapmamak; önüne iki iş çıktığı zaman sevaplı olanını tercih etmek, dünyevî menfaatli olanı tercih etmemek...

Bu günlük hayatımızda en çok cuma günü olur. Cuma namazı farzdır, Allah emretmiştir. Bugünün Cuma olması sebebiyle iyi bir tevafuk oldu. Âyet-i Kerîmede buyuruluyor ki:

"Ey iman edenler!

Cuma namazının ezanı okunduğu zaman alış-verişi bırakın, cuma namazına gelin!" Bu hadis-i şerifi tatbik ettiğimiz zaman bu işte sevabın olduğunu görüyoruz.

"Eğer aklınız erse, bilseniz, akletseniz bu sizin için daha hayırlıdır. Böyle yapın!"

“Dükkanımız, tezgahımız açık kalsa, biz de çalışsak, para kazansak dünyalık elde etsek” diye düşününce de burada dünyaya ait bir iş var. Camiye gidip sevap kazanmak var veyahut şu şu faydaları kaybetmek var. Daha başka şeyler de olabilir. Yâni mahkemede doğruyu söylerse, sevap kazanacak; yalan söylerse menfaati, dünyalığı yerine gelecek, yalan şahitlikten cebine para girecek vs. vs... Ne yapacağız?  Sevaplı olanı tercih edeceğiz.

Yüce Allah (c.c.) yaptığımız şey iyi bir şeyse, yaparken kınayanın kınamasından korkmadan yapmayı; yaptığımız ahiret işini gösteriş için yapmamayı, önümüze iki seçenek çıktığı zaman birisinde sevap olanı tercih etmeyi, böylece sevdiği kul olmayı nasib etsin. Hem dünyada hem ahirette bahtiyar eylesin ve ahirette de cennet ve cemaliyle müşerref, sevgili Peygamber Efendimiz (s.a.v.)’e komşu eylesin.