VELİ ALTINKAYA


KALE ÖNÜNDE İNSANLAR NİYE İDAM EDİLDİ?

GÜNDEM - Veli ALTINKAYA


İstiklal Mahkemeleri, TBMM’ nin açılmasından birkaç ay sonra kurulan ‘Olağanüstü’ yetki ile donatılmış mahkemelerdi.

Birinci Dünya Savaşı’ndan yenik ayrılmış, bütün toprakları işgal ve ordusu terhis edilmiş bir ülkede bağımsızlık ve yeni devleti kurma mücadelesi çok zor şartlarda yapıldı.

Ülkemizi işgal edenler, başta İngilizler olmak üzere bir yandan saltanatta bulunanlara sürekli baskı ile ferman ve fetva verdiriyor, diğer yandan yurdun dört bir yanında kaos yaratma adına azınlıkları ve diğer etnik unsurları isyana teşvik ediyordu.

Meclis’in açılmasından kısa süre sonra Milli Mücadele’ye karşı çıkanlar, yağmaya girişenler, isyan edenler, çetecilik ve bozgunculuk yapanlar, asker kaçakları, askere ait silah ve mühimmatları çalanlar ve casusluk yapanları yargılamak üzere TBMM kararıyla İstiklal Mahkemeleri kuruldu.

Türkiye Büyük Millet Meclisi kararıyla kurulan 5 Nolu İstiklal Mahkemesi 20 Eylül 1921’de Kayseri, Yozgat ve Kırşehir havalisindeki olayları sorgulamaya memur edildi. Mustafa Kemal Paşa’nın talimatı ile mahkeme başkanlığına İstanbul Darülfünun Hukuk Şubesi mezunu olan Refik Koraltan getirildi. Refik Koraltan TBMM’de Konya Milletvekili olarak görev yapıyordu. Koraltan ve üç kişilik mahkeme heyetinin görevi 31 Temmuz 1922’ye kadar sürdü.

Tarihin garip cilvesine bakın ki, yaklaşık 10 ay süreyle Kayseri İstiklal Mahkemesi başkanlığı yapan Refik Koraltan 1954 Seçimleri’nde de ‘Kayseri Milletvekili’ olarak TBMM’ye gidecek ve Meclis Başkanlığı yapacaktır.

Refik Koraltan başkanlığında Eylül 1921’de, yani bundan tam 99 yıl önce görev yapan Kayseri İstiklal Mahkemesi çok sayıda suçlunun idamına karar verdi. İdamlar bugünkü Cumhuriyet Meydanı’nda kale surlarının yanında ve halka açık bir ortamda infaz ediliyordu. İdam edilen kişilerin naaşları bir-iki gün darağacında bekletildikten sonra toprağa veriliyordu.

5 Nolu İstiklal Mahkemesi Kayseri’de 20 Eylül 1921-31 Temmuz 1922 yılına kadar faaliyet göstermesine rağmen, 1923 yılına kadar kapatılmadı. Mahkeme son dönemde yargılama yoğunluğunu Yozgat ve havalisine çevirmişti.

Lozan imzalanmış, Cumhuriyet ilan edilmişti. Ancak başta Musul petrolleri olmak üzere Lozan’da karara bağlanmayan konular odaklı İngilizlerle yapılan müzakerelerde sonuç alınamayınca, bir yandan Şeyh Sait isyanı teşvik edilmiş, diğer yandan saltanat ve hilafetin kaldırılması ve devrim kanunları gerekçe gösterilerek isyan hareketleri körüklenmişti. Henüz iki yaşını bile doldurmamış Cumhuriyet isyanlarla kaynıyordu.

Bunun üzerine TBMM yeni bir kanunla geniş yetkilerle donatılmış yeni bir İstiklal Mahkemeleri Kanunu çıkarttı. Bu mahkeme başkanlığına ‘Kel Ali’ lakaplı Ali Çetinkaya getirilirken, üyeliklere ise Kılıç Ali, Reşit Galip ve Ali Zırh seçildiler. Mahkemenin savcısı ise Denizli Milletvekili Necip Ali idi.

Kayseri ve çevresindeki iller Ankara İstiklâl Mahkemesi’nin sorumluluk alanındaydı. Şapka Devrimi’ne Kayseri tepki göstermişti. Şehirde 22 Kasım 1925’ de Şapka Devrimi’ne karşı bir miting düzenlenmişti.

Atatürk’ün talimatı ile İstiklal Mahkemesi Heyeti 25 Kasım 1925 Salı akşamı Kayseri’ye geldi. Mahkeme ertesi gün göreve başladı. İddiaya göre, “Birinci Dünya Savaşı sırasında da şüpheli hareketleri görülmüş olan Mekkeli Ahmet Hamdi Hoca isimli şahıs Sivas halkının başlarına sarık sardığını söyleyerek Kayserilileri ayaklandırmaya çalışmıştı. Bunun üzerine sarık saran 40-50 kişilik bir grup kadınların yüzlerinin açılacağı, Kur’an’ın kaldırılacağı ve dul kadınların teşhir edileceği gibi iddialarla şehirde hükümet karşıtı propaganda yapmıştı. Şapka Kanunu’na muhalefet edenlerin ilk yargılanması olarak dini politikaya alet ettiği iddiası ile yargılama başladı. Ahmet  Hamdi ve 4 arkadaşının Şapka İnkılabı’na karşı çıkarak halkı sarık sarmaya teşvik ettikleri Şafi Mezhebi ve Nakşibendi Tarikatı’na mensup olarak faaliyet gösterdikleri 40-50 kişinin sarık takarak bu telkine uydukları” kanaatine varılarak duruşmaya ara verildi.

Mekkeli Hacı Ahmet, Eytam Müdürü iken şapka giymek istemediği için istifa ettiği iddia edilen Hacı Abdullah ve üç arkadaşının muhakemesinde idamlarına karar verildi. Bu davadan sonra Mahkeme, Kayseri’den ayrılarak, 26 Kasım Çarşamba günü Sivas’a gitti.

İstiklal Mahkemeleri’nce verilen kararların bir bölümü mahallinde infaz edilirken, bir bölümü ise daha sonra TBMM kararıyla affa uğradı.

 

KULİS BULVARI

ŞEKER’İN SESİ DUYULMUYOR

Boğazlıyan’dan sonra Kayseri Şeker Fabrikası da pancar alım kampanyasını başlattı. Pancar alımı muhtemel ki kasım sonuna kadar devam eder. Bilirim, çiftçi çocuğuyum, pancar tarımı zor ve maliyetlidir. Pancar üreticisi ve onların kooperatif başkanı dertli. Kayseri Pancar Ekicileri Kooperatifi Başkanı Hüseyin Akay, yüzde 51 oranında hissedar olduğu Kayseri Şeker Fabrikası ve bağlı Bogazlıyan ve Turhal Şeker Fabrikaları adına aylardır şeker fiyatlarına en az yüzde 50 zam yapılması çağrısında bulunuyor. Son iki yılda şeker girdilerine yüzde 20’ye yakın zam gelmiş. Çiftçilerin genel maliyet artışları hariç. Özelleştirme kapsamında olduğu için Maliye Bakanlığı’na bağlı bulunan Türk Şeker’in zararını Hazine sübvanse ediyormuş. İyi de pancar çiftçisinin özel sektör fabrikalarının zararı ne olacak? Böyle giderse yakında pancar ekecek kimse kalmaz ve bu fabrikalar bir bir kapanır.

 

Mış… Miş… Muş…

00- Kesin olmamakla birlikte Sağlık Bakanı Koca’nın hafta sonu Kayseri’ye geleceği konuşuluyormuş.

00- Vali Günaydın ve Başkan Büyükkılıç yine çarşı-pazarda maske, mesafe denetimi yapmış.

00-Kayseri’de karantinayı ihlal edenler KYK yurtlarına konulmaya başlanmış.

00- Şehir Hastanesi Başhekimi ve Bilim Kurulu Üyesi Prof. Dr. İlhami Çelik’in sözleşmesi ekim sonunda bitiyormuş.

00-Kayseri, toplu taşımada ayakta yolcu almayarak Türkiye’ye örnek olmuş.

00- Değiştirilecek ilçe başkanları konusunda titiz bir mülakat süreci geçiren AK Parti’de 4 ilçe başkanı değiştirilecekmiş.

00-MHP İl Başkanı Serkan Tok mazbatasını almış.

00- Başkan Büyükkılıç’ın talimatı ile alınan 24 yeni otobüs toplu taşımayı rahatlatacakmış.