Geçen gün bir dost meclisinde görüştüğüm ve ilk ağızdan öğrendiğim bir konuyu sizlerle paylaşmak istiyorum. Bir ziyaret sırasında birkaç arkadaşım ve Kayseri Pancar Ekicileri Kooperatifi Hüseyin Akay’ın olduğunu aktararak konunun ne olduğu ile ilgili kısa bir girişi yapmış olayım. Bu rastlantı sırasında aslında çok konu konuştuk ve hani kafamda deli sorular dediğim birçok konu hakkında da Başkan Akay’ın cevapları ile bunları örtüştürmeye çalıştım. Kamuoyunda konuşulan aklınıza ne geliyorsa hiçbir çekincem olmadan bu konularda cevaplarını dinledim diyebilirim. Bunların bir bölümü bende ve orada yer alan arkadaşlarımızda kalsın, diğer bölümleri de insanımızın duyması gereken başlıklardır. Şimdi diyeceksiniz ki, ne oldu da böylesi bir günde uzun zamandır konuşmadığın bir kişiyle bir araya geldin? Planlı bir durum değil bir akşam gel oturalım dendi, ben de davete icabet ettim. Benim kimseyle konuşma konusunda bir çekincem olmadığı gibi yıllar öncesinde yapılan bir yanlış sonrasında gönlüme küsmüş ve ‘madem ki bizim sözümüzün bir hükmü yok, o zaman size etrafınızdakilerle mutluluklar’ demiştim. Kaldı ki şimdi de aynı durumu kim yaparsa aynı tepkiyi ona da göstereceğimi peşinen söyleyeyim. Her neyse bizim durumları bir kenara bırakalım da, aslında sizlerle paylaşmak istediğim konuya gelelim. Kamuoyunda bu yılın ağustos ayına kadar yapılması beklenen Pancar Ekicileri Kooperatifi Genel Kurulu için nabızlar yoklanıyor. Hatta sosyal medya aracılığıyla alınıp-veriliyor. Bu konuların hepsi ile alakalı inanın içimde ne varsa, dışarıya döktüm. Başkanlık konusunda yeniden aday olacak Hüseyin Akay’a hatta konuşmanın sonunda da, ‘bir TV programı olsaydı, bu durum Vallahi de Billahi de reyting alırdı’ demekten de geri durmadım.
Yaşananları daha sonrasında sizlerle paylaşırım ama asıl bugün sizlerle paylaşmak istediğim konu benim daha önce 02.04.2020 tarihli ‘Kayseri Şeker Halka Açılıyor’ köşe yazımda da belirttiğim borsa olayıdır. Bakın o günden sonra ilmek ilmek işlenen bu halı, nihayet gün yüzüne çıkmış ve artık önemli bir eşik aşılmış. Borsaya öyle her babayiğit girdim diyerek, adımını atamaz. Bu durum şirketlerin mali yapılarından tutun da, kurumsal yapılarına ve işlemlerine kadar tüm kademelerini yakından ilgilendirir ve mercek altında incelemelerden sonra işin ustalarının yıla varan denetlemeleriyle başvuru yapılır ki, bunu da Kayseri’de gerçekleştiren iki elin parmakları kadar sayıda şirket yok! Bu gerçekleşirse büyük bir başarıdır. ‘Öyle önüne gelen giremez’ dediysek buna kızmayın. Öncelikle ‘Bu işte yeterliliğiniz var mı?’ diye sizi araştırırlar. Sonrada şirketinizin yapısına bakarlar. Türkiye’de borsaya girebilmek için ne kadar şirketin sırada beklediğini duysanız parmaklarınızı ısırırsınız. Hatta ülkemizdeki şeker fabrikaları içinde borsaya açılan ilk şirketin de Kayseri Şeker olduğunu öğrenince sanırım ne denli meşakkatli bir işin içinde olunduğunun da farkına varırsınız. Hüseyin Akay bu konuda aracı firmalara bilgi vereceğinden söz etti. Asıl dikkatimi çeken burası oldu. 146 aracı kurumun şirketin borsaya açılımı ve hisse senetlerini yönetmek için talipli olmasını duyunca ‘Başkanım, siz bu işi bayağı iyi pazarlamışsınız. Bu rakam öyle durumu kötü denen şirketlerde pek olmaz. Demek ki Şeker Fabrikası’nın mali durumu dışarıda konuşulduğu gibi değil. Bu işin uzmanlarından bu kadar talep varsa, başka bir söz söylemeye gerek yok. İnşallah borsaya geçilir de, kazanan çiftçi kardeşlerimiz olur’ dedim. Yani Kayseri ve çevresini de yakından ilgilendiren önemli gelişme karşısında kimsenin bir sözünün olacağını düşünmem. Bu işi kim yaparsa yapsın ‘Allah razı olsun’ denir. Hüseyin, Ali veya Mehmet isimler önemli değil. Çiftçinin faydasına olacak, onun emanetine sahip çıkacak kim olursa takdiri hak eder. Bu işte de ciddi bir gelir kazanımı olacak ki, haydi hayırlısı…
