İDRİS YAVUZ


KURBAĞANIN AŞKI

YAVUZCA - İdris YAVUZ


Kurbağalar eski çağlarda sessiz, sakin yaşarlardı. Onların oymağında sinek vızıldasa duyulurdu. Ne oldu ise bir gün bir terslik oldu. O günden sonra seslerini sürekli yükselttiler.

Bir akşamüstü idi, kurbağa, yakın dostu olan kunduz ile suda yüzüyor, sinek avlıyordu. Kunduz, kurbağa dostuna müzik dersinden zayıf aldığını söylüyordu.

Kurbağa ise gözlerini uzak bir noktaya dikip dikkatle bakıyordu. İleride bir karartı gördü. Hızla o yöne doğru yöneldi. Gördüğü şey garip bir yaratıktı. Bu güne kadar böyle bir balık türü görmüş değildi, hayret etti. Balığın pulları yılan derisine, yüzgeçleri timsah ağzına benziyordu.

Kurbağa, balığa yaklaştı, onunla tanışmak istedi, yavaş bir sesle ona;

 -“Bayan balık! Siz meltem gibi esiyor, mis gibi kokuyorsunuz, melek gibi de görünüyorsunuz” dedi. Balık bu sözlere hiç aldırmadan yoluna devam etti.

Kurbağa alaylı bir ifade ile

 -“Balık hanım siz bu cilveyi, Marmara Denizi’ne dökülecekmiş gibi hareket eden, sonra dönüp Karadeniz’e dökülen Sakarya Irmağı’ndan mı öğrendiniz”? dedi.

Balık bu sözlere de kulak asmadı, duymamış gibi davrandı.

Kurbağa, balığa iyice yaklaştı. Ön ayaklarından birini, balığın kuyruğuna dokundurdu. Balık birden geriye döndü, Kurbağa, balığa;

 -Af edersiniz, acaba size bir şey sorabilir miyim?

 -Bataklığa, alış-verişe gidiyorum, ne soracaksan çabuk sor

 -Acaba sizin babanız tatlı su balığı mıdır?

 -Hayır, hamsi

 -Ya! Ama siz çok tatlısınız (demesine fırsat kalmadan, balık elindeki alış, veriş çantasını, kurbağanın kafasına geçirdikten sonra);

 -Hadi oradan maymun suratlı kurbağa, dedi ve hemen oradan uzaklaştı.

Olanları yakından izleyen Kunduz, darbeden serseme dönen arkadaşının imdadına yetişti, koluna girdi, zar zor derenin kenarına çıkardı ve;

 -Bak kurbağa kardeş, her balığın pulu yenmez dedi.

İşte o günden sonra, kurbağalar, gece gündüz ağlayarak, hicaz makamında. Müzikal ses çıkarır oldular. Fakat Toros Dağları’ndaki Karagöl’de yaşayan kurbağaları bilen, gidip görenler var mıdır? Bilmem ama merak edenler, Niğde İli, Ulukışla İlçesi’ne bağlı, Darboğaz köyü zirvesinde, 3600 rakımdaki, Karagöl’e gitsinler, burada o günlerden beri ötmeyen ve dünyada başka örneği olmayan kurbağaları görebilirler.

Bu kurbağaların dünya literatüründe bir benzeri yoktur. Buların özelliği sessiz, ötmeyen, Ronahars ya da ‘Toros Kurbağası’ adıyla anılan ‘endemik’ bir canlı türü olarak biliniyor

Burada bulunan, bileşik kap şeklinde olan Çini ve Karagöl adeta tabiat harikası bir yerdir. Ulaşım kolaylığı olan bu yere gittim, gördüm. Sonbaharda, ilkbaharın çiçekleri, yem yeşil, zümrüt gibi çimenlerin arasında insanın yüzüne adeta gülüyor ve hoş geldiniz diyen renk renk kelebeklerin danslarını izledim. Kaya bülbüllerinin ötüşü, adeta sihirli bir melodi gibiydi. Göl kenarında, kıl çadırdan kurulan aşiret obası, koyun ve kuzular, bu bölgeye ayrıca renk katıyordu.

Orada yerli, yabancı turistleri, sessiz, dertsiz, mutlu, huzurlu, aşk hayatı yaşayan bu kurbağaları hayranlıkla izlerken buldum.