ASIM CENGİZ GÜR


KUTLU DOĞUMA DOĞRU (7)

KUTLU DOĞUMA DOĞRU (7)


Sevgili Peygamber Efendimiz (s.a.v.) 20-25 yaşlarına geldiğinde üstün meziyetleri ve ahlakı da, bütün Mekke halkı tarafından bilinir hale gelmiş; dürüstlüğü, doğruluğu, fedakarlığı ve yardımseverliğinden her yerde bahsedilmeye başlanmıştı. Hatice, Kureyşin soylu ve zengin kadınlarından biriydi. Daha önce evlenmiş ve eşi vefat ettiği için dul kalmıştı. Namusluluğu ve güzel ahlakı yüzünden Tâhire (temiz) lakabıyla bilinirdi. Ticaretle uğraşırdı. Güvendiği kimselere sermaye verip ticaret yaptırır, ticaret sonucunda da elde edilen kazancın bir kısmını onlara verirdi. Muhammed (sas)’in doğruluğunu ve güvenilirliğini duymuştu. Şam’a gidecek ticaret kervanının sorumluluğunu alması için Ebu Talib aracılığıyla Muhammed (sas)’e teklif götürdü. O da teklifi kabul etti. Muhammed (sas), Hatice’nin kölesi Meysere ile birlikte, ticaret kervanının başında, Şam’a doğru yola çıktı. Götürülen mallar pazarda satıldı ve Mekke’ye götürülmek üzere satın alınmak istenen mallar da oradan satın alındı. Meysere,
“Ey Muhammed! Hatice için kırk yıl ticaret yapsaydık, Senin yüzünden elde ettiğimiz şu kazançtan daha fazla bir kazanç sağlayamazdık” diyordu.

Meysere, yol boyunca Muhammed (sas)’deki olağan üstülüklere ve güzel ahlaka şahit olmuş, kalbinde Ona karşı derin bir sevgi uyanmıştı. Gördüklerini Hatice’ye uzun uzun anlattı. Hatice de, Nefise bint-i Ümeyye vasıtası ile Sevgili Peygamber Efendimize açıldı. Hatice, Nefise Hatun aracılığıyla yaptığı yoklama sonucu, Muhammed (sas)’in kendisi ile evlenmeye razı olacağını anlayınca, “Kavminin içinde en faziletli, en emniyetli, en güzel huylu ve en doğru sözlü olduğun için seninle evlenmek istedim. Amcam Amr bin Esed’e gelip beni iste!” diye haber gönderdi. Kısa bir süre sonra da nikahları kıyıldı. Bu sırada Hatice 40, Sevgili Peygamber Efendimiz (s.a.v.) ise 25 yaşlarında bulunuyorlardı.1 erkek ve 4 kız çocukları dünyaya geldi. İlk doğan çocukları Kasım oldu. Arap geleneklerine göre kişi doğan ilk erkek çocuğunun adıyla künyelenirdi. Bu yüzden, Hz. Peygamber Ebulkasım olarak da isimlendirilmiştir. Fakat Kasım iki yaşında vefaat etti. Ardından sırayla Zeynep, Rukayye, Ümmü Gülsum ve Fatıma doğdular. Fatıma’nın doğumu peygamberlikten 5 yıl önceye rastlar. Hz. Peygamber ile Hz. Hatice 15 yılı peygamberlikten önce, 10 yılı da peygamberlikten sonra olmak üzere 25 yıl aynı yastığa baş koydular. Mutlu ve örnek bir evlilikleri oldu. Evlilikleri Hz. Hatice’nin vefatıyla son buldu. Vefat ettiğinde Hz. Hatice 65, Hz. Peygamber ise 50 yaşlarındaydı. Hz. Peygamber, Arap geleneklerinde yaygın olmasına rağmen, hayattayken ondan başka bir kadınla evlenmedi.

Efendimiz (s.a.v.) evlendikten sonra da ticarete devam etti. Peygamberliğinden önce kendisiyle ortak iş yapan Kays ibn Said, iş ahlakı hakkında şu bilgileri veriyor: “Şayet seyahate giderken kendisine bir mal versem, dönüp geldiğinde, beni tamamen memnun edecek şekilde hesap görmeden evine çekilip gitmezdi. Aksine, benim çıktığım seferlerde O bana bir şey verecek olsa, döndüğümde bütün arkadaşlarım kendi işleri ile ilgili haberleri sordukları halde, Muhammed (sas) bana sadece sağlığımı ve halimin iyi olup olmadığını sorardı”.

Sevgili peygamber Efendimiz (s.a.v.)’in peygamber olmadan önceki güzel ahlakının en güzel delillerden birisi de Zeyd bin Harise ile ilgili yaşananlardır. Zeyd 8 yaşlarındayken, bulundukları yer başka bir kabilenin atlılarının baskınına uğradı ve esir düştü. Baskını yapanlar Zeyd’i Ukaz panayırına getirdiler ve satışa çıkardılar. Hatice’nin yeğeni onu görüp satın alarak halasına hediye etti. O sırada Hatice, efendimiz (s.a.v.) ile evli bulunuyordu. Hatice Zeyd’i eşine bağışladı. Efendimiz de onu azad ederek özgürlüğüne kavuşturdu. Zeyd artık onların evinde, özgür bir insan olarak yaşamaya başlamıştı. Zeyd’in babası Harise, oğlunun baskıncılar tarafından kaçırılışına çok üzülmüş ve her yerde onu aramaya başlamıştı. Kabilelerinden bir adam Zeyd’i Mekke’de görünce tanıdı ve haberi babasına yetiştirdi. Babası Harise ve amcası, yanlarına oğullarını kurtarmak için gerekli olan parayı da alarak yola çıktılar. Mekke’ye geldiklerinde doğruca Hz. Muhammed (sas)’i buldular ve konuşmaya başladılar :

“Ey Abdullah’ın oğlu! Ey Haşim’in oğlu! Ey Kureyş kavminin ulu kişisinin oğlu! Sizler Harem halkısınız. Allah’ın evinin yanında esirlerin bağlarını çözer, karınlarını doyurursunuz. Konuklara, açlara yemek yedirirsiniz. Yanında bulunan oğlum için sana geldik. Sen bize lütfet. Oğlumuzun kurtuluş ücreti için insaflı bulun. Sana onun kurtuluş ücretini ödeyelim” dediler. Efendimiz (s.a.v.):

“O kimdir?” diye sordular. Onlar :

“ Zeyd. !” dediler.. Efendimiz (s.a.v.):

“Onu çağırırız, seçimde serbest bırakırız. Eğer, sizi tercih ederse kurtulması için ücret ödemenize gerek yok. Fakat, beni tercih ederse, vallahi beni tercih edeni, ben kimseye tercih etmem” buyurunca çok sevindiler ve :

“Sen bize karşı insaflı davrandın, büyük bir lütufta bulundun” diyerek Zeyd’i çağırdılar ve sordular:

“Bunları tanır mısın? “

“Evet, babam ve amcam’dır” dedi.

“Sen benim kim olduğumu öğrendin. Seni nasıl koruduğumu, üzerine titrediğimi de gördün. Seni iki taraftan birini tercih etmende serbest bıraktım. İstersen yanımda kal, istersen babanla birlikte git” buyurunca, Zeyd:

“Ben, sana kimseyi tercih etmem. Senin yanında kalacağım” dedi. Zeyd’in babası ve amcası hem çok şaşırdılar, hem de kızdılar:

“Ey Zeyd! Yazıklar olsun sana! Demek sen köleliği, babana, amcana ve ailene tercih ediyorsun!” dediler. Zeyd:

“Ben, O’nda öyle şeyler gördüm ki, O’na hiç kimseyi tercih etmem ve O’ndan ayrılmam!
Bunun üzerine Muhammed (sas), Zeyd’i Kabe’nin yanına götürdü. Hazır bulunan kişilere, Zeyd’in oğlu olduğunu ve kendisine varis olacağını ilan etti. Zeyd’in babası ve amcası da bunu görünce biraz rahatladılar ve dönüp yurtlarına gittiler”.

Aaah! Kendisine hayran bırakan yüksek ahlak sahibi, el-âdil, Efendimiz (s.a.v.). Biz de yanında bulunabilmemize vesile olacak bir iman ve yaşayışı Yüce Allah’dan niyaz ediyoruz.