H. Ali YILDIRIM


LİBYA İLE ANLAŞMA

YENİ DÜNYA - H. Ali YILDIRIM


Libya, Afrika kıtasının Akdeniz’e 1.912 km kıyısı olan (Türkiye 1.792km) , %95’i çöl olan 1.76 Milyon km2 (Bizim iki katımız) yüz ölçümüne sahip, yaklaşık 6,5 Milyon nüfuslu, bayrağında ay yıldız olan bir Arap devletidir. Petrol yataklarıyla ünlü ve dünyada 10. sırada imiş. Bilinen tarihi M.Ö. 400 yılına kadar uzanıyor. Kanuni dönemi olan 1551 yılında, Turgut Reis tarafından fethedilerek Malta Şövalyelerinden kurtarılmıştır. 1911 İtalyan işgaline kadar 360 yıl Osmanlı eyaleti olmuş, Batı Osmanlıyı Ekim 1912’de Balkan Savaşı ile bunaltınca da Libya İtalya’ya kalmış. Uşi (Ouchy) Anlaşması ile Libya’dan çekilmek şartıyla 12 adanın bize verilmesi gerekirken, II. Dünya Savaşı sonunda Yunanistan’a verilmişti…

Libya’nın durumu Suriye’den beter olmuş, başlangıcı Suriye ile aynı yıldır. Mart 2011’de BM kararı ile ABD, İngiltere ve Fransa hava hücumu önce düzeni bozdular. ABD’de eğitilen Hafter’i 2010 yılında gizlice ülkeye sokup onun üzerinden bir iç savaş başlatarak Kaddafi’nin halk tarafından linç edilerek öldürülmesine giden yolu açtılar. Yazılanlara göre şimdi ortam o kadar karışık ki, o zaman Kaddafi “tek düşmanımızdır” diyen halk bugün düşmanın kim olduğunu bile bilmiyor, sadece ateş ediyor. Bu hal, 15 Temmuz’un başarılmış hali gibi duruyor. Batıda ‘Ulusal Mutabakat Hükumeti’ doğuda Hafter’in ‘Temsilciler Meclisi’ bulunuyor. BM’ye göre 1.700 grup çatışıyormuş, 435 bin kişi göç istiyor, 2,5 milyon kişi (Ülkenin yarısı) sağlık sorunlu, 400 bin kişi ise aç imiş…

Türkiye ve Libya Meşru Hükumetinin, bu şartlar altında, 27 Kasım 2019’da imzaladığı ‘Deniz Yetki Alanları Anlaşması’ 7 Aralıkta bizim açımızdan yürürlüğe girdi, 12 Aralık’ta BM’ye sunuldu. Bu anlaşmalar ülkelerin kıta sahanlığı (su altındaki kara uzantıları) esas alınarak, su sınırlarını belirlemek için yapılıyor. Kabaca söylersek, bu anlaşmaya göre Libya ile Türkiye’nin bir birine bakan kıyılarının iki ucundan birer çizgi çekiliyor ve elde edilen şeridin ortası sınır oluyor. Bize düşen alandaki yer altı kaynaklarının da yetkilisi oluyoruz.  ‘Mavi Vatan’ denmesinin sebebi de emsal olacağı için, ülkemizin yaklaşık ¼ ‘ü kadar bir alanda tam yetki sağlıyor olmasıdır. Avrupa’nın hazırlattığı parsel planının ise bir oldubitti ile bizi 41 bin Km2 kadar bir alana sıkıştıracağı Deniz Kuvvetlerinden üst düzey bir uzmanın bilimsel makalesinde yer almaktadır…

Sonuç olarak, meşru bir hükumetle meşru bir anlaşma yapılmıştır, çabalarımız meşrudur. İlerleyen zamanda mutlaka önüne engeller çıkarılacak ve suni krizler yaratılacaktır. Bu krizlerin çoğunun kaynağı, İsrail, Yunanistan, Güney Kıbrıs veya Sisi’nin Mısır’ı olur. Krizi de başka bir yerde çıkarırlar ki dikkat dağılsın. Çünkü bunlar kıyıdaş ülkelerdir ve bizimle hasımdırlar. Suriye de kıyıdaş, ancak bir anlaşma yapılabilmesi için, barışın sağlanması ve diplomatik ilişkilerin yeniden tesis edilmesi gerekmektedir. Bunu da zaman içinde göreceğiz…