SAMİ DAYANGAÇ


MAHUR BESTE’NİN ÖYKÜSÜ

Atilla İlhan’ın bu güzel şiiri yazıldıktan çok sonra bestelendi halka mal oldu


Atilla İlhan’ın bu güzel şiiri yazıldıktan çok sonra bestelendi halka mal oldu. Ahmet Kaya’nın sanatına katkıda bulundu, belleğine kazındı. Herkesçe bir anlam yüklenmeye çalışılsa da işin aslı bilinmemekteydi. “Büyük bir aşk hikayesidir herhalde” denildi hep. Bugün Ahmet Kaya da, Atilla İlhan da yaşamıyorlar ama Müjgan’la biz ağlaşmaya devam ediyoruz. Atilla İlhan, bu şiirin hikayesini şöyle anlatır:

“12 Mart sonrası kahır günleriydi. Bir sabah radyoda duyduk ağır haberi: Deniz’lere kıymışlardı. Karşıyaka’dan İzmir’e geçmek için vapura bindim. Deniz bulanıktı; simsiyah bir gökyüzünün altında hırçın, çalkantılı… Acı bir yel esintisinin altında aklıma düştü ilk mısra… Vapurda ıssız bir köşe bulup yüksek sesle tekrarladım. Vapurdan inince de rıhtım boyunca bu ilk mısraları tekrarlayarak yürüdüm. İşte o mısralar…

O mahur beste çalar

Şenlik dağıldı bir acı yel kaldı bahçede yalnız

O mahur beste çalar Müjgan’la ben ağlaşırız

Gitti dostlar şölen bitti ne eski heyecan ne hız

Yalnız kederli yalnızlığımız da sıralı sırasız

O mahur beste çalar Müjgan’la ben ağlaşırız

Bir yangın ormanında püskürmüş genç fidanlardı

Güneşten ışık yontarlardı sert adamlardı

Hoyrattı gülüşleri aydınlığı çalkalardı

Gittiler akşam olmadan ortalık karardı

Bitmez sazların özlemi daha sonra daha sonra

Sonranın bilinmezliği bir boyut katar ki onlara

Simsiyah bir teselli olur belki kalanlara

Geceler uzar hazırlık sonbahara

Hepimiz şiirdeki Müjgan’ın bir kadın olduğunu düşünmüşüzdür. Lakin işin aslı öyle değilmiş. Şiirdeki Müjgan, bir aşk hikayesi değil, engin Türkçemizin kuşa dönmezden evvel kullanılan ilginç bir kelimeymiş. Bugün bu kelimenin ‘kirpik’ demek olduğunu halk artık bilmez oldu. Atilla İlhan da, bu şiirinde ‘müjgan’ kelimesini asıl anlamı olan kirpik manasında kullandığını belirtiyor. Müjgan ismi şimdilerde nadiren kız çocuklarına isim olarak da tercih ediliyor. Halbu ki ben pek severim böyle eski zaman isimlerini… Ancak ebeveynlerin her husustaki tercihleri gibi, isim tercihleri de zamana göre çok farklılaştı. Bence bir toplumun analizini nüfus kayıtlarındaki isimlerden de çıkarmak mümkündür pek ala. Bir de Sadri Alışık’ın bir filmindeki “Ah Müjgan Ah” repliği var ki, hiç unutamam. Tabi buradaki Müjgan’ın farklı olduğunu belirtmek isterim. Sadri Alışık, bu ünlü repliğiyle filmdeki kadın başrol oyuncusu Esin Püsküllü’yü kastediyor.

 

Şenlik dağıldı bir acı yel kaldı bahçede yalnız

O mahur beste çalar Müjgan'la ben ağlaşırız

Gitti dostlar şölen bitti ne eski heyecan ne hız

Yalnız kederli yalnızlığımızda sıralı sırasız

O mahur beste çalar Müjgan'la ben ağlaşırız

 

Bir yangın ormanından püskürmüş genç fidanlardı

Güneşten ışık yontarlardı sert adamlardı

Hoyrattı gülüşleri aydınlığı çalkalardı

Gittiler akşam olmadan ortalık karardı

 

Bitmez sazların özlemi daha sonra daha sonra

Sonranın bilinmezliği bir boyut katar ki onlara

Simsiyah bir teselli olur belki kalanlara

Geceler uzar hazırlık sonbahara