CANSU DENİZ


MATRUŞKADAN MİSAL..


Allah; Kuran´ı Kerim ve hadislerde birçok kere belirtildiği üzere her şeyi yaratan, yaşatan ve her an gözetendir. Çoğu zaman gafletle unuttuğumuz üzere; Allah bizleri başıboş olarak yaratmamış, hayatımızın her anında sebepsiz ve vesilesiz olan tek bir iş dahi yoktur.

Her an gözetim altında olan ömrümüzse, kendimizle olan imtihanımızdan ibarettir.

İnsan; bu imtihan silsilesinde aşılması gereken yolları olan, katman katman matruşka gibidir. Ehli tasavvufun söylediği gibi ruh bu matruşkanın içinde kafestedir.

En dışta nefis katmanı vardır. Bu katmanda nefis; kötülüğü emreder ve her ne isterse kendisine mübah gelir. Hiç sormaz kendine ?Allah benim bu halimden razı mıdır?? . Sadece kendi istek ve hevaları önemlidir. Bu hevesler uğruna ne gerekiyorsa yapar. Kara bir kuyunun içinde hiçbir halinden rahatsız olmadan oturur.

İkinci katman ise akıldır. Akıl nefsin yerini alır. Bu katmanla yaşayan insan yaptığı her çirkinliği aklı ile güya aklar. Akıl bu katmanda nefsin yerini almış olup, Allah´ın emir ve yasaklarından yanlış soru ve cevaplarla kendisini temizler.

Üçüncü katman ise kalptir. İnsan, hayatı kalbi ile görür algılar. Orada zikrullah kalbin her dem şifasıdır. O hortum çekildiği anda şeytan, kalbe kendi hortumunu takıp vesvese vermeye başlar.

Son katman ise ruhtur. Bu evrede ise insan-ı kâmil olmanın tohumu yeşerir.

Şimdi biz hangi katmanın altında yaşıyoruz sormak gerekir kendimize?

Nefsi müdafaa ederek mi yaşıyoruz, Hakk´ı müdafaa mı ediyoruz?

Hakk´ın huzurunda olmak için her daim gayrette miyiz?

Allah´ın rıza gösterdiği gibi yaşayıp, rıza gösterdiği gibi ölmek gibi bir fikrimiz, zikrimiz ve gayretimiz var mı?

Yoksa her gün kalkan tabutların birinin içinde bizimde gideceğimizi hayat düsturumuzun en gerilerine mi attık?

Gönlümüzün duvarlarına sevgiyi, yaradılışımız maksadımızı gösteren manzaralar mı astık; yoksa hala nefsimizin oyuncakları mı var? Sahip olmadıklarımıza, hiçbir vakit olamayacaklarımızla mı meşgulüz?

Heves ve arzularımızı aklamaktan geri durabiliyor muyuz?

Çok geçerli bahanelerimiz mi var yaptığımız haksızlıklarda?

Dönüp dönüp kendimize sormaktır aslolan. Mikroskoplarımızı elimize alıp başkalarını saçının ucundan ayağının tırnağına kadar yargılamayı bırakıp, Hakk´ın aynasını ele alıp kıymetli ?BEN´imize bakmaktır esas olan.

İyiden, doğrudan, güzel Şaşmaz´dan ayrılmasın yolumuz.