VELİ ALTINKAYA


MEDİAM´IN MEDİAD´I...

Gündem - Veli Altınkaya


Dikkat çeksin diye yazının başlığını böyle verdim.

MEDİAM: Erciyes Üniversitesi Medya ve Din Araştırmaları Uygulama ve Araştırma Merkezi´nin kısa adı. Bu Merkez, Erciyes?Üniversitesi´nin kurulalı yaklaşık iki yıl olmuş en genç uygulama ve araştırma merkezlerinden biri.

MEDİAM belli periyotlarda bir dergi de yayınlayacak. O derginin ilk nüshası elektronik ortamda yayınlandı. MEDİAM´ın yılda iki kez yayınlayacağı derginin kısa adı da MEDİAD; yani Medya ve Din?Araştırmaları Dergisi...

ERÜ?MEDİAM´ın başında, İletişim Fakültesi Dekan Yardımcısı, Gazetecilik?Bölüm Başkanı ve yakın dönemin?Rektör İletişim?Danışmanı dostumuz?Prof. Dr. Hakan Aydın var. Hakan?Hoca, kurulduğundan beri bu Merkez´in müdürlüğünü yapıyor.

Merkez´in kuruluş kararı ve yönetmeliğinin 2 yıl önce Resmi Gazete´de yayınlandığı günün ertesinde  kuruluş amacı ve faaliyet alanı ile ilgili bir yazı yazmıştım. Ara ara oturduğumuz da, ?Hocam senin müdürü olduğun bu Merkez ne yapıyor?? diye Hakan Aydın´a takılıyordum. O da, ?Abi sabır; biz en genç ve yeni bir Merkez´iz çok şöyler yapacağız; göreceksin, bekle? diyordu.

Geçtiğimiz günlerde ?Başkanım bizim Merkez ilk dergisini yayınladı. Sana gönderiyorum? dedi. Biz biraz ?eski kafa´ olduğumuz için, dergi deyince buram buram mürekkep kokan, kağıda basılmış nüshalar aklımıza geliyor. Hoca, bana elektronik ortamda 160 sayfalık bir çalışma gönderdi.

Kabaca baktım; bu sahada öğrenim gören veya araştırma yapan herkesin MEDİAD´a ulaşması gerekir. MEDİAD yakın dönemde bizim gibi ?eskiler´ için kağıda da basılacakmış.

MEDİAD´ın ilk sayısında  ?Medya ve İslamofobi´ konusu ele alınmış. Özellikle günümüz dünyasında El?Kaide, İŞİD gibi sözde İslami tandaslı gösterilen örgütlerin arka planları ve bu örgütler kullanılarak İslam ve Müslümanlara medya üzerinden yapılan saldırılar örneklerle aktarılmış. Tabi bu örgütlerin kurucusu, hamisi olan küresel istihbarat yapılarının fonksiyonları da bir bir ele alınmış.

MEDİAM Müdürü Prof. Dr. Hakan Aydın, MEDİAD´ın ilk sayısının muhteviyatına dair şu bilgileri veriyor:

...İlk sayımız toplamda on bir çalışmadan oluşmaktadır. Bunlardan ilki olan ?Medya ve Sinemada Temsil Edilme Biçimleriyle İslam Karşıtlığı? başlıklı yazısında Ali Murat Yel, oldukça eski tarihlere dayanan İslam karşıtlığının medyada ve sinemada nasıl kökleştiğinin izini sürmektedir. ?IŞİD, Propaganda ve İslamofobi? başlıklı ikinci çalışmada Bünyamin Ayhan ve Muhammed Emin Çifçi, IŞID´in geçirdiği tarihsel süreçten hareketle örgütün hangi amaç ve araçlarla propaganda faaliyetleri yürüttüğünü ve bu propagandalar ile Batı´da yükselişe geçen İslamofobi arasında nasıl bir ilişki bulunduğunu irdelemişlerdir. Bu çalışmayı takiben gelen ?1896´dan Günümüze Hollywood´un Kötü Adamları: Müslümanlar? adlı yazısında Bilal Yorulmaz, kuruluşundan günümüze değin Hollywood filmlerinde yer alan olumlu ve olumsuz Müslüman temsillerini ele almış ve genel itibariyle Arap olarak tanımlanan Müslüman kadın ve erkeğin bu filmlerde nasıl bir değişim geçirdiğine dikkat çekmiştir. Bu sayımızın ?Dijital Oyun severlerin İslamofobi İçerikli Oyunlara Bakışı? adlı dördüncü çalışmasında Mustafa Cıngı, atari tarzı oyunlarla başlayan, bilgisayarlar ve gelişmiş oyun konsolları ile devam eden ve sosyal medya ağlarıyla birlikte yeni bir seviye kaydeden dijital oyunlardaki İslamofobi içerikli unsurları problem edinmiş ve bu bağlamda İslamofobik niteliğe sahip on dokuz oyunu oynayan yabancı uyruklu oyuncuların yorumlarını içerik analizine tabi tutarak incelemiştir. ?Yükselen Bir Trend Olarak İslamofobi Endüstrisi: Amerikan Medyasına Yönelik Araştırmaların Bir Panoraması? başlıklı yazılarında yazarlar Abdülkadir Gölcü ve F. Betül Aydın Varol, İslamofobi Endüstrisi kavramından hareketle İslam ve Müslümanlar ile ilgili açık ya da örtülü mesajlar içeren yayınlarıyla kitleleri önemli ölçüde etkileyen medya konusunda Amerika´da yapılan saha araştırmalarının sonuçlarını incelemektedir.

Altıncı çalışma olan ?Nefret Söylemi ve İfade Özgürlüğü Tartışmaları Çerçevesinde İslamofobya: L´Express Dergisi Örneği?nde yazarlar Müşerref Yardım ve M. Mücahit Dalkılıç, L´Express Dergisi´nde kullanılan ifade ve görsellerin Fransa´da yaşayan Müslümanlara yönelik nefret suçlarını artırdığını ve önyargıları körüklediğini öne sürmektedirler. Sayının ?Dindar Facebook Etkisi: Türk Kullanıcılar Üzerine Bir Analiz? başlıklı yedinci makalesinde ise yazarlar Gamze Gezginci ve Şevki Işıklı dosya konusundan biraz farklılaşarak, ülkemizin en sık kullanılan sosyal medya platformlarından olan Facebook´ta yapılan dini içerikli paylaşımları ve dinin temsil biçimini etkileyen unsurları mercek altına almışlar ve bu bağlamda literatür taramasının yanı sıra iki yüz kişilik bir örneklemle anket çalışması gerçekleştirmişlerdir. İslam karşıtlığını İngiltere özelinde irdeleyen Elizabeth Poole ise ?Anti-Muslim Propoganda on Twitter and the Role for the Far-Right? başlıklı blok makalesinde Amerika´daki muhafazakâr kanadın Müslümanlara yönelik olumsuz propaganda yapma konusunda Twitter´ı ne kadar etkin kullandıklarını örneklerle gözler önüne sermektedir. Poole´un İngiltere´yi merkeze alarak yazmış olduğu Reporting Islam: Media Representations and British Muslims isimli kitabını ise Mehmet Sebih Oruç değerlendirmiş ve hem güçlü bir teorik arka plana yaslanması hem de nicel ve nitel araştırma yöntemlerini kullanması bakımından çalışmanın önemine dikkat çekmiştir. Sayımızın son çalışmasında ise Faruk Karaarslan, İbrahim Kalın´ın Ben, Öteki ve Ötesi: İslam Batı İlişkileri Tarihine Giriş adlı kitabını değerlendirmiş ve eserde ortaya konan perspektifin bir paradigmaya dönüşmesi için ciddi bir çabanın gösterilmesine ihtiyaç duyulduğunu belirtmiştir...

Erciyes Üniversitesi ülkemizin on ?Araştırma Üniversitesi´ arasında yer alıyor. Bu cihetle, önümüzdeki zaman diliminde Üniversite´nin ?Araştırma´  sıralamasında daha yukarılara çıkmak için yeni adımlar attığını duyuyorum. Bu çerçevede ERÜ´nün en genç uygulama ve araştırma merkezlerinden biri olan MEDİAM´ın, yakın tarihte herkesin dikkatini çeken çalışmalara imza atacağına inanıyorum.

Günümüz dünyasında medya bütün fonksiyonları ile kullanılarak, ciddi manada algı ve dezenformasyon yapılıyor. Böyle bir dönemde Türkiye, üniversiteleri ve genç beyinleri ile, ülkemiz ve milletimizin menfaat ve geleceğine yönelik olumsuz hamleleri bertaraf etmek için her an dipdiri durmalıdır. Üniversiteler ?milli ve yerli´ bilim insanları ve medya aracılığı ile, toplumda da böyle bir bilinç oluşturmalıdır.

Dinin ve medyanın dün, bugün ve yarın toplumlar üzerindeki etkisi düşünüldüğünde  ERÜ, MEDİAM´ın zamanla  Hakan?Hoca´nın yönetiminde daha da başarılı çalışmalara imza atacağına inanıyorum.