SAMİ DAYANGAÇ


NELER OLUYOR BİZE?

GÖZLEM - Sami DAYANGAÇ


Gün geçmiyor ki ülkemiz bir cinayet haberi ile sarsılmasın… Sarsılma işin sözcük hali, artık şaşırılmıyor. Ne cinayetler işlendi, bir iki gün konuşuldu ve unutuldu. Tek unutmayan cinayetlere kurban gidenlerin aileleri. Yetim kalan yavruların ahı ne olacak, hayaller...

Ülkemizde Atamız tarafından kurulan ve 5-6 bakanlığın bütçelerinin toplamından daha büyük bir bütçeye sahip Diyanet İşleri Başkanlığı var. Aslına bakılırsa laik sözcüğünün geçtiği yerde devlet kurumu olarak böyle bir kurum olmamalı. Neyse, bu kurum kurulduğundan günümüze kadar milyonlarca imama ücret ödedi. Üniversitelerde, kurslarda, tarikatlarda hep dinimiz öğretilmeye çalışıldı. Öğretildi mi?

Bu kadar din görevlisi her yıl kişi başı 5-10 kişiye kutsal kitabımızı, dinimizi öğretselerdi, ülkemiz bilerek yaşayan tam bir Müslüman ülke olurdu. Dinimizi bilsek ve yaşasak bu tür cinayet haberlerini işitmezdik. Bilirdik ki insan hayatına katletmek Allah nezdinde en büyük günahlardan biri. Allahımızın verdiği canı sadece Allahımız almalı derdik, yaşardık, uygulardık.

Her gelen bakanın genleriyle oynadığı, sistem oturtulmayan bir milli eğitim sistemsizliğimiz var. İlkokuldan başlayarak çocukların yetenekleri belirlenip o yöne kanalize edilse, sadece dersler değil, insanlık, insani değerler öğretilse toplum daha düzgün olmaz mı?

Kesici, yaralayıcı, öldürücü aletler internet ortamında kolayca satılıyor. Geçen yıl bir siteyi örnek gösterdiler, 260 liraya pompalı, mermileri ve kılıfı... Devam edelim sürekli tekrarlanan, öve öve bitirilemeyen bıçak reklamları. Ve tedbir alınmaz ise gelinen son nokta kılıç. Bu saydıklarımızın bu kadar kolay alınıp satılması doğru mu? Kim dur diyecek? Sadece internet değil ki, çarşıya çıkın, bıçaklar alenen satılmıyor mu?

Trafikte bir tartışma fiziki mücadeleye dönse mutlaka silahlar, bıçaklar çekilmiyor mu? Bu durumun en basit örneği şudur, çakar ve polis sirenleri alenen satılıyor, takılıyor ama kullanımı sınırlı. Yani sadece emniyet araçları, vekiller vs. Hem satışı ortada ama kullanımı yok. Satışını yasaklasanız da sadece emniyetten verilse...

O nedenle her türlü delici, kesici, öldürücü aletlerin ulaşımı bu kadar kolayken cinayetlerin önüne geçmek o kadar da kolay değil.

Bakınız bir cinayet sonrası ekranlarda cinayet anı sanki yanındaymışçasına muhabirlerce anlatılıyor, en ufak detayına kadar. Bu işler meyilli ruh hastalarına yol göstermek olmuyor mu? Toplumun psikolojisi bozuk diye işin içinden çıkılmamalıdır. Adam boşandığı eski eşini katlediyor, bunu ruh sağlığı ile cehaletle açıklamak yerine büyük ceza vererek önleyici olunmalıdır. İyi hal, tahrik, indirim olmadan büyük cezalar ancak önleyici olur, ahlar, vahlarla bunun önüne geçemez sadece seyirci oluruz.