Ana rahminden dünyaya, dünyadan da ahrete doğan sır dolu bir yolcudur insan. Bezmi eleste verdiği sözü unutup doğumu başlangıç, ahireti unutup ölümü son zannetmektendir bunca yanılışı Ademoğlu´nun.
Dünya durağının başında ki bu Adem´i varsayalım ki; tonlarca su almış bir havuz. Parlak , gökyüzünün mavisi düşmüş , ışıl ışıl, ışık ışık. Tıpkı henüz doğmuş bir çocuğun gözleri kadar berrak, gülüşleri kadar temiz. Bu çocuk; bebekliğinden itibaren fotoğraflar çekip, kamerasını kullanıp her gördüğünü taklit etmiştir. Sonra aile, akraba, okul, iş, iletişim cihazları, arkadaşlar, tüm sosyal çevre ile birlikte başlayan hızlı bir kirlenme.
Çevremiz, geleneklerimiz, doğru-yanlış olduğunu ayırt bile etmeden kabul ettiklerimiz, sosyal medya ve diğer tüm etkileşimler aracılığıyla hayatımızda yer verdiklerimiz.
Dolap beygiri gibi, sağı solu görmeden gözümüze takılı bir gözlük, saatlerce yürüyüp gittiğimizi zannedip aynı yerde dönüp durmakla bir ezberimizden diğer ezberimize gidip gelmelerimiz.
Her an bir avuç toprak atarak kirletmekteyiz işte bu havuzu, kısıtlı hayat görüşümüzle. Attığımız o topraklardan bir şey olmaz sanmakla en büyük yanılgıya düşmekte, doğarken berrak olan, nur olan sularımızı balçık etmekteyiz. Bir bakmışız ki sularımız ağır, bulanık, ruhumuz huzursuz,sancılı..
Oysa bilmeliyiz ki; o suları biz her gün "bundan bir şey olmaz" dediklerimiz ve hatta bu kadarını bile düşünemediklerimizle kirletmekteyiz. O balçık olmuş gönüllerden de ne kendi elimizi, ayağımızı, dilimizi, cümle uzuvlarımızı temizleyebiliyoruz ne de Hakk ile gönülden ilişki kurabiliyoruz.
Peki kim yaptı bu balçığı? Bilmeden, istemeden, anlamadan oldu deme hakkımız var mı?Pek tabi ki hayır!
Nasıl kirlettiysek gönül havuzumuzu, yeniden doğacağımız yurda, yüzü ak olarak gitmek için öyle de temizlememiz gerekmektedir.
Peki nasıl?
Önce o balçığın yüzünde kalan suyu bir kenara koyup , kendi balçıklarımızı "La İlahe İllallah" güneşi ile sürekli zikrederek kurutmalıyız. Yoksa o havuzdan balçığı temizlemeye kalkarken kendimizde gömülürüz. Ardından kuruttuğumuz o toprağı Allah var, gayrisi yok deyip avuç avuç atmalıyız gönül evimizden. Sonrası hayata; daha özenli, daha naif, mevziisi iyi, güzel, doğru insan olmayı gaye edinerek yeniden başlamaktır.
Unutmayalım; şeytan bir kere secde etmemiş boynuna lanet halkası geçirilip, cennetten kovulmuştur. Şimdi ise insanlar farz kılındığı halde; Allah´ın huzurunda olduğunu hatırlayıp, ondan gayrısını aklından kalbinden çıkarıp bir kere secde edememektedir. Bu halde şeytan insandan kaçmakta değil midir? Gönül sularımız secde etmeyen, Hakk´la şereflenmeyen pür-ü nur olamayan yönlerimizden böylece kirlenmekte değil midir?
Allah hepimize Seyri İlallah´ta yol almayı, ilmiyle, zikriyle şereflenenlerden olmayı nasip etsin.
İyiden, doğrudan, güzelden ayrılmasın yolumuz!
6 MART 2016 KAYTV HABER paylaşan: kaytv