ASIM CENGİZ GÜR


NİYET ve AMEL

NİYET ve AMEL


Kıymetli okuyucularımız! Son üç günlük notlarımızda, Sevgili Peygamber Efendimiz (s.a.v.)’den rivayet edilen ve “Niyet Hadisi” olarak meşhur olan hadis-i şerifi anlatmış ve asr-ı saadetten birkaç misal vermiştik.

Kıymetli okuyucularımız! Niyetimizin selim olması, hayırlı olması amellerimize değer katmakta veya amellerimizi kıymetsizleştirmektedir. Bazen iyi bir niyetle yaptığımız işler de, bilgisizliğimiz sebebiyle Yüce Allah’ın rızasına olmayan bir noktaya insanı sürükleyebilmekte ve amaca ulaştırmamaktadır. Bu sebeple ilme önem vermek, en azından iman ve küfür arasındaki farkı anlayabilecek, ibadetlerimizin en büyük örnek olan Sevgili Peygamber Efendimiz (s.a.v.)’in öğretisine uygun olmasına yetecek kadar olmasına gayretli olmalıyız. Bununla ilgili olarak bir kıssayı bu cumartesi notlarımızda aktarmaya niyet ettik.

“Bersisa isminde bir zat, inzivaya çekilmiş, gece-gündüz vakti Allah’a (c.c.) ibadetle geçer ve hiçbir kötülükte bulunmazdı. Bu zatı şeytan aleyhilla’ne kandırmak için türlü hilelere başvurdu. Fakat bir türlü kandıramadı. En sonunda şeytan işin kolayını bulmuşt’u. Çünkü Şeyh Bersisa, amil, mütteld, züht ü takva sahibi bir zattı ama, alim değildi. Yani ilm-i zahiri yoktu. Ondan dolayı onu kandırmak kolay olacaktı. Planını şöyle tatbik etti:

Şeytan, sırtında cübbesi, elinde asası, başında sarığı, elinde tesbihi olduğu halde bembeyaz sakalıyla Şeyh Bersisa’nın ibadet ettiği yere varıp kapısını çaldı. Şeyh Bersisa kapıyı açtıktan sonra, kim olup, nereden geldiğini ve niçin geldiğini sordu.

Şeytan Alleyhilla’ne ona şu, cevabı verdi:

‘Ben dünya nimetlerinden uzak, ömrünü Allah’a ibadetle geçirmek isteyen bir kimseyim. Bir Allah dostu bulup kendime arkadaş edinmek için çok yer dolaştım, fakat sizden başka bir kimseye rastlamadım. Memleketine yaklaştığımda, sizin isminizi duydum. Sizin de bütün gayretiniz Allah’ın rızasını kazanmak olduğuna göre, beni de kabul buyur da, beraber ibadete devam edelim’ dedi.

Şeyh Bersisa, onun şeytan olduğunu ve kendisinin ayağını kaydırmak için geldiğini nereden bilecekti. Arkadaşlığı kabul etti… Beraber ibadete başladılar. Aradan zaman geçiyor, Şeyh Bersisa ibadet ediyor, yiyor içiyor ve diğer insanlar gibi yaşıyor, lakin Şeytan Allah’a öyle ibadet eder gözüküyor ki yemiyor – içmiyor, yatıp uyumuyor ve bütün zamanını ibadet ederek geçiriyordu. Şeyh Bersisa, yeni dostuna hayran kalmıştı. Aradan- çok zaman geçmeden dayanamayarak:

‘Ey Allah’ın salih kulu, sen bu mertebeye nasıl yetiştin. Ben senelerden beri ibadet ederim, yeyip içmekten kurtulamadım. Sense bütün zamanını ibadete ayırabiliyorsun. Ne olur, bunun sırrını bana da öğret de, ben de senin gibi olayım’ dedi.

Şeytanın istediği doğmuştu :

‘Bunun kolayı var! Evvela bir büyük günah işleyecek, sonra da -ona samimiyetle tövbe edeceksin. Büyük bir günah işlemiş olduğundan Allah’tan daha fazla korkmaya başlayacak ve böylece de benim gibi, sen de her türlü insani kötü hasletlerden kurtulmuş olacaksın’ dedi.

Şeyh, mesela ne gibi bir günah işlemesi lazım geldiğini sordu. Şeytan, artık bayram ediyordu. Çünkü avını kandırmıştı.

‘Zina edebilirsin’ dedi şeytan. Şeyh:

‘Yapamam’ dedi.

Bu sefer şeytan:

‘Adam öldür!’ dedi. Bersisa, yine:

‘Onu da yapamam’ dedi. Şeytan:

‘İçki içersin’ dedi.

Bersisa, düşündü taşındı, onu biraz hafif görmüştü:

‘O olur, yapabilirim’ dedi.

Şeytan artık sevincinden havalarda uçuyordu. Bersisa doğru kasabadaki meyhanelerden birine gidip bir miktar içki istedi, içkiyi sunan saki kadındı, içtikçe içti ve sonunda sarhoş olup kadına zina etmeyi düşünmeye başladı. Şeytan tabii ki boş durmuyor, adamın gözüne gözükmeden nefs yoluyla durma, ‘böyle fırsat ele geçmez, hemen bu kadınla münasebet kur’ diyordu. Bersisa, tamamen sarhoş olduktan sonra, meyhaneci kadına orada zina etti. Bu onun için çok kötü bir şeydi. Duyulursa ne derlerdi. En iyisi o kadını öldürüp gömmekti, ve öyle yaptı. Kadını öldürüp meyhanenin arkasında bir yere gömdü. Fakat hadise duyulmakta ve yayılmakta gecikmedi. Bersisa’yı yakalayıp mahkemeye çıkardılar. Katil olduğu için ölümüne hükmedildi.

Bersisa idam sehpasına çıkmış, artık ip boğazına geçirildikten sonra onu kurtaracak hiçbir kimse yoktu. Şeytan karşıda görüldü.

‘Bu hal nedir ey dostum’ dedi. Bersisa:

‘Görüyorsun ey Allah’ın sevgili kulu beni kurtar’ diye yalvarmaya başladı. Şeytan:

‘Bir şartla seni kurtarırım. O da bana secde edeceksin’ dedi. Bersisa:

‘Görüyorsun ip boğazıma geçirilmiş nasıl secde edebilirim’ deyince de:

‘İşaretle secde edebilirsin’ dedi.

Bersisa başıyla işaret ederek secde etti ve sandalye ayağının altından çekilince imansız olarak göçüp gitti.”

Allah hepimizi böyle bir akıbetten korusun. İlimsiz amelin, insanı nereye kadar götüreceğine güzel bir misal olması sebebiyle bugünkü notumuzda bu kısayı aktardık. Eğer onda dinin temel hükümleri konusunda bilgi olsa idi, içki içmek, zina etmekle, adam öldürmekle evliya olunamayacağını, günahın hemen ardından belki tevbeye vakti olamayacağını bilir ve şeytana uymazdı.

Yüce Allah (c.c.), hakkı hak olarak bilip ona tabi olmayı, batılı-yanlışı batıl olarak bilip onlardan uzak durmayı hepimize nasib ve müyesser eylesin.