CANSU DENİZ


NÂR MI OLDUK, NUR MU OLDUK?


   Gözlerimizi dünya uykusuna açtığımız günden beri her gün yeni kelimeler ekliyoruz haznemize. Gayretle yada istemsiz bir şekilde evriliyoruz.
Peki neden öğreniyoruz? Öğrendiklerimiz sancılı uykumuzda hangi amaca hizmet ediyor?
Yani Hz. Adem´e öğretilen kelimeler nasibimizle sabit rızkımızı bulmaktan başka hangi işe yarıyor?
Bir güzel buyurur ki tüm ilimler aslında Ledün ilmini yani Hakk´ı tanımaya hizmet etmektedir. İlim amaç değil yalnızca araçtır. Yani amaçsız araç; yavan, ansiklopedik olmaktan ötede değildir.
Peki ilim bir kanatsa Hz. Adem´in diğer kanadı nedir sorusu kurcalıyor akılları.
Nasıl uçacak Hz. Adem yaradılış divanına?
Yine aynı güzel söylüyor; diğer kanadın ihsan olduğunu.
İhsan ise Allah´ın sana şah damarından daha yakın olduğunu bilmektir. Tüm davranışlarını hatta kalbinden geçeni Hakk´ın bildiğini bilmekle birlikte, sen O´nu göremesen de O´nun sana senden yakın olduğunu, seni gördüğünü bilmektir.
Kul sınavını bu esaslardan yol alarak veriyor. Özgür yaradılışının gereği gidilen bu yollar ya "Nur" oluyor iki cihanını aydın ediyor, ya "Nâr" oluyor iki cihanına azap ediyor.
Şimdi Kuran-ı Kerim´de defalarca yinelendiği üzere akletmek gerek.
Kelime-i şehadet getirmekle bir nokta halinde kalbe damlayan "Nur" için mi nefes alıyoruz ? Yoksa ilmetsek dahi hayata aktaramayıp "Nâr" mı ediyoruz sınavımızı?
Tüm uzuvlarımızın sultanı; gördüğümüze, duyduğumuza, yediğimize, içtiğimize, cümle eylememize rehber kalbimizi pürü pak edebiliyor muyuz?
İyiye, doğruya, güzele elbet Hakk´a çıksın yolumuz!


1 KASIM 2015 KAYTV HABER paylaşan: kaytv