ASIM CENGİZ GÜR


ÖLÜM GÜZEL ŞEY

Notlar - Asım Cengiz GÜR


Yüce Allah´a sonsuz hamd ve senalar; Sevgili Peygamber Efendimiz (s.a.v.)´e ve O´nun al ve ashabına salat ve selam olsun.

Kıymetli Müslümanlar!

Sevgili Peygamber Efendimiz (s.a.v.): ?Size çullanmak üzere, yabancı kavimlerin, tıpkı sofraya çağrışan yiyiciler gibi, birbirlerini çağıracakları zaman yakındır? buyurunca, sahabe-i kiram efendilerimiz : ?Ey Allah´ın Elçisi! O gün sayıca azlığımızdan mı bu durum başımıza gelecek?? diye sordu. Efendimiz (s.a.v.): ?Hayır, bilakis o gün siz çok olacaksınız. Lakin sizler bir selin getirip yığdığı çer-çöpler gibi hiçbir ağırlığı olmayan kimseler durumunda olacaksınız. Allah, düşmanlarınızın kalbinden size karşı korku duygusunu çıkaracak ve sizin kalplerinize zaafı atacak!? buyurdular. Bunun üzerine sahabe-i kiram efendilerimiz: ?Zaaf da nedir ey Allah´ın Elçisi?? diye sordular. Efendimiz (s.a.v.): ?Dünya sevgisi ve ölüm korkusu!? buyurdular.

Aziz İnsanlar!

Aslında Sevgili Peygamber Efendimiz (s.a.v.)´in buyurduğu gibi: ?Kişiye vaiz olarak ölüm yeter?. Ancak, dünyaya kapılmış ve ondan başkasını göremeyen insanoğlunun nasihat almaya vakti de niyeti de yoktur. O kadar ki, çok sevdiklerini ya da çok sevdiklerinin sevdiklerini toprağa vermek üzere kabristana gelen insanlar bile, kapıdan girip geri çıkana kadar dahi olsa dünyadan uzaklaşamamaktadır. Cenazenin defin merasimine iştirak edenler, birkaç kişi defin işlerini yapar, birkaç kişi ölenin ve ölülerimizin ruhları için Kur´an-ı Kerim okurken bile uzun zamandır görüşememenin hasretini gidermekte hatta ?Ya bu cenaze merasimleri de olmasa birbirimizi göremeyeceğiz. Hiç arayıp sormuyorsun. Ne var, ne yok? Nöörüyon?? yarenlikleri yapmakta; bazıları cep telefonları ile defin merasiminde iş bağlantılarını sürdürmekte ve maaleef bazıları da sigaralarını tüttürmekte, keyifli sohbetler etmektedirler.

Kıymetli Kardeşlerim!

Sevgili Peygamber Efendimiz (s.a.v.) müslümanların birbirleri üzerinde hak ve vazifelerini bildirirken bunlardan birisi olarak da cenazesine iştirak etmek olduğu belirtmiştir. ?Her nefis/can ölümü tadacaktır? ilahi fermanı gereği ölüm, her insanın dünya hayatında karşılaşacağı sondur. Ölümden kaçmak ve hele kurtulmak mümkün değildir. Dünya hayatı sona ermiş bir Müslümana karşı vazifemiz onun cenazesine iştirak etmek, namazını kılmak ve onu kabrine defnetmektir. Bu, o ölüye karşı son vazifemiz olduğu gibi, geride bıraktığı yakınlarına karşı da bir görevdir. Güzel ve sevinçli anlarını paylaştığımız o insanların, kederli zamanlarında da yanlarında olabilmek bir Müslümanlık ve hatta bir insanlık vazifesidir. Cenaze merasimleri hem kederlerin paylaşılması gereken hem de ibret alınması gereken vakitlerdir. Nihayetinde hepimiz aynı akıbete uğrayacağız. Cenaze merasimleri bize dünyanın/dünya hayatının geçiciliğini hatırlatmalı, dünya sevgisinden kurtulmamıza ve ahiret için çaba göstermemize vesile olmalıdır. Ölüm bize yaptığımız her işte ?Allah´ın rızasını/hoşnutluğunu? kazanmak dışındaki her amacın boş olduğunu ve zamanı iyi değerlendirmek gerektiği bilincini vermelidir. İnsanı ölüm sonrası hayata her daim hazır hale getirmeli ve ?Ölüm güzel şey, budur perde ardından haber. Hiç güzel olmasa, ölür müydü Peygamber?? diyen şairin halet-i ruhiyesine ulaşmalıdır.

Aziz Mü´minler!

Mezarlığa gittiğimizde, orada yatanlar bize lisan-ı hal ile: ?Ey vaktini bekleyen kardeş! Bil ki, ömrün az, yolun uzundur. Buna göre azığını hazırladın mı? Tedariksiz yola çıkmak, birçok zorluklarla karşılaşmak demektir. Daha ne zamana kadar dünyanın gelip geçici şeylerine önem verip, ebedî ve sonsuz seferle ilgili hazırlıkları tehir edeceksin? Yüce Allah´dan sana elçisi vasıtası ile gelen Kerim Kitap´ta ?Sakın dünya hayatı sizi aldatmasın. O çok aldatıcı şeytan da Allah´ın azabını unutturup sadece affına güvendirerek sizi isyana sürüklemesin!´ diyor? diye sesleniyor. Ancak, dünyadan kopamayan insan, o kederli anda dahi olanlara ibret nazarı ile bakamamakta, yarenlikler ve iş takipleri ile hem kendilerine ziyan etmekte ve hem de cenazeye ve cenaze sahiplerine karşı hürmetsizlik etmektedirler. Hele Aziz Kur´an okunurken görev ifa edenler dışındakilerin sükut etmemeleri büyük bir hürmetsizlik ve sonu vahim bir davranıştır. Cuma günleri hutbede okunan ?feizâ kuriel kur´âne?? diye başlayan ayeti kerimede: ?Kur´an okunduğu zaman onu dinleyin ve susun ki merhamete eresiniz? buyurulmaktadır. Çünkü Kur´ân-ı Kerîm´den fikren ve zikren faydalanmak, aynı zamanda ona hürmet ve saygı göstermek için Kur´an okunurken susmak ve dinlemek gerekir. Alimler burada emrin mutlak ve genel olduğunu belirtirler ki bu itibarla gerek namazın içinde gerek namazın dışında okunan Kur´an´ı dinlemek ve susmak vâciptir. Aynı zamanda bu, ?(Gerçek anlamda) inananlar, ancak o kimselerdir ki Allah´ın adı anıldığı zaman yürekleri titrer, O´nun âyetleri kendilerine okunduğu zaman, (bu) onların iman (nur)larını artırır (kuvvetlendirir) ve (her işlerinde) ancak Rablerine güvenirler? ayet-i kerime gereği mü´min olmanın bir alâmetidir ve Allah muhafaza buyursun: ?Küfre sapanlar/inkâr edenler: ?Bu Kur´an´ı (okunurken) dinlemeyin ve ona karşı gürültü (ve şamata) yapın. Belki böylece (gürültü ve şamatanız) üstün geli(p Kur´an´ın duyulmasını engelle)rsiniz´ dediler? ayet-i kerimesi kapsamındaki inkârcıların hallerine benzemektir. Müslümanlar, Allah´ın Elçisi´ne ve onunla beraber olan sahabelere benzemeye gayret etmeli ve kâfir ve müşriklerin hallerine düşmekten sakınmalıdırlar.

Dikkat edin ki; Sözün en güzeli, Nizamın en kapsamlısı, Aziz, Mülk sahibi ve Her şeyi bilen Allah´ın kelamıdır. Kerim Kitabımızda şöyle buyuruluyor:

?De ki: ?Üzerinize vekil kılınan ölüm meleği canınızı alacak, sonra da Rabbinize döndürüleceksiniz. Günahkârların, Rablerinin huzurunda (utançtan) başlarını öne eğerek: ?Ey Rabbimiz! (Şimdi her şeyi) gördük, işittik, bizi (dünyaya) geri gönder de sâlih amel işleyelim. Çünkü artık biz kesin inananlarız´ (dediklerini) bir görsen!?