ASIM CENGİZ GÜR


ÖNEMLİ BİR İHTAR-1

Notlar - Asın Cengiz GÜR


(Allah ondan razı olsun) Huzeyfe´nin rivayetine göre Sevgili Peygamber Efendimiz (s.a.v.) buyurmuşlar ki:

(Men lâ yehtemmü biemril-müslimîne feleyse minhüm, ve men lem yusbih ve yumsî nasıhan lillâhi ve lirasûlihî ve likitâbihî ve liimâmihî ve liâmmetil-müslimîn, feleyse minhüm)

"Müslümanların işiyle dertlenmeyen, uğraşmayan onlardan değildir. Sabahleyin sabahladığında, akşamleyin akşamladığında Allah´a karşı samîmî duygularla kulluk bağlarıyla bağlı olmayan, Rasûlüne karşı çok içten duygularla, ümmetlik duygusuyla, saygılı, irtibatlı olmayan; Kur´an-ı Kerim´i, Allah´ın mukaddes kitabı karşısında ona sevgi duyup, ona içten, içindeki ahkâma candan bağlı olmayan; müslümanların imâmına, önderine ve bütün müslümanların topluluğuna, toplumuna, âmmesine karşı samîmî olmayan onlardan değildir."

Bu hadis-i şerifte Sevgili Peygamber Efendimiz (s.a.v.) bazı insanların, bazı sıfatlara sahip olmayınca müslüman olamayacağını, iyi müslüman olamayacağını önemle belirtiyor. Bu çok önemli... Çünkü elhamdü lillâh Türkiye´nin %99´u "Ben müslümanım!" der. Yâni namaz kılmasa da, ibadetlerini muntazam yapamasa da yine müslüman olduğunu, müslümanlığı sevdiğini, müslümanlığa candan, gönülden, yürekten, samîmî olarak bağlı olduğunu söyler. "Ben müslümanım, ama ibadetimi yapamıyorum, Allah kusurumu affetsin!" der. "Evet ibadetleri tam yapamıyoruz ama, namazı ve sâireyi muntazaman yürütemiyoruz ama, İslâm´a sevgimiz, saygımız, bağlılığımız tamdır" derler.

Sevgili Peygamber Efendimiz (s.a.v) bu hadis-i şerifte buyuruyor ki:

"Bir kişi şu sıfatlara sahip olmazsa müslüman olamaz, müslümanlardan sayılmaz, onlardan değildir. Allah onlardan olduğuna kabul etmez. Onlardan oldum iddiası fayda vermez." diyor. Onun için bu çok önemli.

Bu sıfatlar, özellikler nelermiş, hadis-i şerifi baştan tekrarlayalım:

(Men lâ yehtemmü biemril-müslimîne feleyse minhüm)

"Müslümanların işiyle ihtimam etmeyen, himmetlenmeyen, gamlanmayan, kederlenmeyen, meşgul olmayan, onlardan değildir."

Bu çok önemli: İslâm kişisel din olduğu kadar da ictimaî, toplumsal bir din. Bu çok önemli hususun altını çizmet lazım. Bir insan tek başına bir kenarda oturup "Ben müslümanım!" dediği zaman, müslümanlığı onun sandığı gibi tamam olmuyor. İslâm´da ictimaî hizmetler var, toplumsal hizmetler var. Topluma karşı insanların görevleri var. Bu çok önemli bir husus. Toplum insanların beraberce yaşamak için kurdukları bir düzen, bu düzenin korunması İslâm´da çok önemli. Herkesin bu topluma karşı boynunun borcu olan görevleri, ödevleri var ve bunları yerine getirmesi lâzım. Getirmediği taktirde Allah sevmiyor. Kusurlu oluyor, vazifesini yapmamış oluyor, ihmalkâr oluyor. Allah belki ondan dolayı, ihmalinden dolayı ona cezâ verecek.

Suçlar cins halinde iki sınıfa ayrılabilir:

1. Yapılmış olan bazı şeylerin aykırı şeyler olması dolayısıyla, kötü şeyler olması dolayısıyla suç. Yâni adam cam kırmış, birisinin canına, malına zarar vermiş. Adam şu kadar ziyana sebep olmuş. Ne olur o zaman? Yaptığı işten dolayı, kötü bir iş yaptığından dolayı cezâya müstehak olur. Muhakeme olunur, cezâsı neyse verilir. Yaptıklarından dolayı insanlar, yaptığı şeyler kötüyse cezâ alabilirler.

2. İkinci bir tür var, ikinci bir sınıf suçlar var, o da bazı şeyleri yapmamak... Meselâ adamın görevi bir yeri beklemek. Ama o iyi beklememiş, o beklediği mal, bina veya eşya zarar görmüş. Bu sefer o görevini yapmadığı için cezâ alır. Askerin görevi nöbet zamanında uyanık olmak, uyumamak, meselâ cephaneliği korumak.

Demek ki, yapılması gereken güzel şeyler yapılmazsa, o da suç oluyor. Yapılan şeyler kötüyse, suç oluyor; iyi şeyler yapılmazsa, o da suç oluyor. "Ben müslümanım!" diyen bir insan için de Peygamber Efendimiz (s.a.v.) diyor ki:

"Şöyle yapmayan insan onlardan, müslümanlardan değildir. Görevi var, o görevi yapması lâzım, yapmadığı zaman suçludur." demek istiyor.

(Men lâ yehtemmü biemril-müslimîn) "Müslümanların işiyle ihtimam etmeyen, ilgilenmeyen onlardan değildir".

Arapçada himmet manasına gelen ?İhtimam etmek´ Türkçemizde bir şeye özen göstermek demek. Bu fiilde, bir işi kendine dert edinmek, kendisine ondan dertlenmek, onu aklına koyma, onu kendisine dert edinmek, o işi yapmak için himmet ve gayret sarf etmek mânâsı var:

"Müslümanların işlerini kafasına koymayan, onlara hizmeti kafasına koymayan, onların işiyle ilgilenmeyen, müslümanlara iyilik yapma duygusu taşımayan. İslâm´ın bütününe karşı, müslümanların toplumuna karşı, toplumsal görevlerini ihmal eden onlardan değildir."

Acaba bu toplumsal görevler neler olabilir? Müslümanların işiyle ilgilenmeyen tasalanmayan, onlara ihtimam etmeyen, himmet sarf etmeyen, onlarla uğraşmayan müslüman olamıyor. Peki, bu işler neler olabilir. Bir milletin bir toplumun işleri sayılamayacak kadar çoktur. Şöyle bir kaç çarpıcı misalle söylemek gerekirse:

Bir kere toplumun korunması çok önemli. Yâni toplumun içte ve dışta uğrayabileceği hücumlara karşı, zararlara karşı korunması, bu çok önemli. Bir müslüman, müslüman ama müslümanların korunmasıyla ilgilenmiyor. O zaman o müslüman değil. Yâni kusurlu bir müslüman. Yâni Allah onu suçlu görüyor. Yâni Peygamber (s.a.v.) Efendimiz, onun bu ilgilenmemesini ayıplıyor. Doğru bulmuyor ve ondan dolayı cezâya çarptırılacağını ifâde etmiş oluyor, onu göreve çağırmış oluyor. Yâni:

"--Ey müslüman, sen bir köşede durmakla iyi müslüman olamazsın! Müslümanlığın gereği müslümanlara âit, İslâm´a âit meselelerle ilgilenmektir, onları candan tâkib etmektir. Yakından tâkib etmediğin takdirde, görevini ihmal ettiğin için suçlu olursun!" demiş oluyor.

Yüce Allah (c.c.), yaptıklarımızdan ve yapmadıklarımızdan dolayı sorumlu tutulacağımız idrakine ulaşmayı ve bilgimiz, görgümüz, müktesabatımız ve gücümüz nisbetinde Müslümanların dertleri ile dertlenmeyi, Sevgili Peygamber Efendimiz´in (s.a.v.) ihtar ettiği sıfata, dışlanmışlığa düşmemeyi hepimize nasib ve müyesser eylesin.

 

 

 

 

Efendimiz (s.a.v.)´den bir dua:

?Ey Rabbim! Beni, anamı, babamı, iman etmiş olarak evime gireni,

kıyamete kadar gelecek mü´min erkek ve mü´min kadınları bağışla.

Zalimlere de helakten başka bir şey verme.?