VELİ ALTINKAYA


ÖRNEK BİR SİYASETÇİ (PROF. DR. TURHAN FEYZİOĞLU)

GÜNDEM - Veli ALTINKAYA


1922 yılında Kayseri’de doğdu. Babası hakim, öğretmen ve avukattı. CHP’den de iki dönem Kayseri Milletvekilliği yapmıştı.

Kimden bahsettiğimi herhalde anladınız, Sait Azmi Feyzioğlu’nun oğlu Prof. Dr. Turhan Feyzioğlu’ ndan bahsedeceğim bugün.

Galatasaray Lisesi ve İstanbul Hukuk Fakültesi’ni birincilikle bitirdi. ‘Mülkiye’ denilen Siyasal Bilgiler Fakültesi’nin İktisat ve Maliye Bölümü’ne 24 yaşında asistan olarak girdi. 33 yaşında Türkiye’nin en genç profesörü unvanını aldı. 34 yaşında Siyasal Bilgiler Fakültesi’ne dekan oldu...

Bir arkadaşının profesörlük ataması yapılmayınca ‘milliyetçilik ve demokrasi vurgusu’ yaptığı bir konuşma nedeniyle DP iktidarı ile kapıştı ve Milli Eğitim Bakanı tarafından görevden alındı. Bülent Ecevit de dahil CHP’de siyaset yapmış birçok ünlü isimle birlikte bu partiye katıldı. Bir yıl sonra, yani 1957 seçimlerinde CHP Sivas Milletvekili olarak Meclis’e girdi. O tarihte milletvekili adayları iki il tercih edebiliyorlardı. Feyzioğlu da ilk sıraya Sivas’ı yazmıştı.

İktidardaki DP ile İnönü’nün CHP ’sinin hemen her gün Meclis’te kavgalı olduğu o yıllarda CHP’nin en hararetli hatiplerinden biriydi Turhan Feyzioğlu.

Sonra 27 Mayıs oldu. İhtilalciler Feyzioğlu’nu ODTÜ Rektörlüğü’ne getirdi. ODTÜ Rektörlüğü de uzun sürmedi; zira Milli Birlik Komitesi 140 kadar akademisyenle ilgili bir kanun çıkartmıştı. Kanuna tepki göstererek rektörlükten istifa etti.

1961 seçimlerinde CHP’den Kayseri milletvekili adayı oldu. İlk İnönü hükümetinde Milli Eğitim Bakanlığı yaptı. Parti içinde İnönü’ nün en çok güvendiği isimlerdendi.

CHP’de başlayan ‘ortanın solu’ tartışmalarına ‘komünizmin önünü kesmek için’ ilk etapta destek verdi. Ancak zamanla ‘Ortanın solu’ sloganının içinin doldurulamadığını söyleyerek bu çizgiden uzaklaştı. 1965’de yapılan seçimlerde Kayseri’den yine Meclis’e girdi. Bir yıl sonra yapılan CHP’nin 18. Kurultayı’nda ise hem İnönü, hem de Ecevit’le ters düşmüştü. Ecevit, ‘Ortanın solunda’ ısrar ediyor, CHP’yi Marksizm ve Sosyalizm odaklı bir çizgiye çekmek istiyordu. İnönü de Ecevit’e destek veriyordu. Feyzioğlu ise parti içerisindeki bir grup arkadaşı ile ‘Ortanın sağı’ grubunu oluşturmuştu. Partide bir de ‘Göbekçiler’ ya da ‘Ortacılar’ oluşmuştu.

CHP kurultayında PM üç gruptan oluşmuştu. Feyzioğlu PM’ye 4., Ecevit 7. sırada en fazla oy alarak seçilmişti. PM’de çoğunluğu İnönü ’nün de desteklediği ‘Ortanın Solu’ grubu kazanmıştı. Parti yönetimi de bunların kontrolündeydi. Feyzioğlu ve arkadaşları ise Parti Meclis Grubu seçimlerinde ‘Ortacılar’la ittifak yapmış ve grup başkanvekilliği dahil diğer organları ellerine geçirmişlerdi. Feyzioğlu’nun TBMM Grup Başkanvekili olması İnönü ve Ecevit’i rahatsız etti. İnönü bir süre sonra partiyi 4. olağanüstü kurultaya götürdü ve Feyzioğlu ekibini disipline sevk etti. Feyzioğlu, beraberindeki 47 milletvekili ve senatörle CHP’den istifa etti ve 12 Mayıs 1967’de Güven Partisi’ni kurdu.

Bir süre sonra milliyetçi bir cephe oluşturmak için harekete geçen Feyzioğlu, Yeni Türkiye Partisi ve Millet Partisi ile Güven Partisi’ni birleştirerek Milli Güven Partisi’ nin genel başkanı oldu.

18. Kurultay’da CHP’ye genel sekreter olan Ecevit, 1972’de de İnönü’yü yenerek genel başkan seçilmişti. Ecevit’in genel başkanlığı ile birlikte İnönü dahil çok sayıda vekil CHP’den ayrılmıştı. Bu vekillerden bir kısmı Cumhuriyetçi Parti’yi kurarken, bir kısmı ise ‘Bağımsız Halkçılar’ adını almıştı. Feyzioğlu her iki grupla da temasa geçerek MGP’ye davet etti. Davetin kabul görmesi ile yapılan ilk kongrede partinin adı Cumhuriyetçi Güven Partisi (CGP) olarak değişti. Feyzioğlu yine genel başkandı.

Turhan Feyzioğlu farklı hükümetlerde milli eğitim bakanı, devlet bakanı ve başbakan yardımcısı olarak görev yaptı. 1957’de Sivas, 1961, 1965, 1969, 1973, 1977 seçimlerinde Kayseri’den Meclis’e girdi.

12 Eylül 1980 Darbesi’nde tutuklanmayan tek siyasi parti genel başkanıydı. Darbeci Kenan Evren Turhan Feyzioğlu’na hükümeti kurma görevi verdi. Feyzioğlu, hükümeti kurmak için bir süre çalışma yaptı. Bu arada bazı generaller de ‘Diğer partilerin liderleri tutukluyken, küçük bir partinin genel başkanına hükümet kurdurdular’ eleştirisi alırız’ deyince Feyzioğlu hükümet çalışmalarını durdurdu, görevi iade etti.

Bir daha da siyasete girmedi.

Buraya kadar yazdıklarımız Turhan Feyzioğlu’nun kısa bir ‘siyasi biyografisi’ oldu.

Bir mesaj vermek için bu kadar yazı yazdım.

Turhan Feyzioğlu başbakan yardımcısı iken akrabası da olan Faruk Feyzioğlu ziyaretine gidiyor. Misafiri koltuğuna oturur oturmaz, Feyzioğlu “Bak Faruk, özel bir işin için geldiysen çayını kahveni iç ve git. Ama Kayseri’ nin bir meselesi için geldiysen bütün kapılar sonuna kadar açık” der.

Bugün Kayseri’de 1960-1980 arasında devlet adına ne yapılmışsa hemen hepsinde Feyzioğlu’nun imzası vardır. 1978 yılında Kayseri Üniversitesi’nin kuruluş kanun teklifini dönemin tüm Kayseri milletvekillerini toplayarak önergeyi imzalatmış ve teklifi Meclis’ten çıkartmıştı.

Feyzioğlu’na dair anlatacak çok şey var. Bir anekdot daha aktarıp yazımızı bitirelim.

1980 sonrasında kalp rahatsızlığı olanlar ABD’ye, kanser tedavisi görecekler de daha çok İngiltere’ye gidiyordu. Feyzioğlu da kanser hastasıydı. Kayseri’nin köklü bir ailesinden gelmesi, üniversite hocalığı ve onca milletvekilliğine rağmen ‘köşede birikmiş yeterince parası’ olmadığı için, Alpaslan Mahallesi’nde Ümit Göksu’nun yaptığı binalarda bulunan mirastan kendisine düşen bir dairesini satarak İngiltere’ye kanser tedavisine gitmişti...

Şimdi böyle kaç siyasetçi var?

23 yıl vekillik, 13 yıl parti genel başkanlığı ve yaklaşık 10 yıl da bakanlık yapacaksınız ve bir köşede tedavi masraflarınızı karşılayacak kadar birikmiş paranız olmayacak öyle mi?

Oysa yıllardır bu ülkede siyaseti bir ‘zenginleşme aracı’ olarak yapan yüzlerce isim biliyoruz.

Hem bakın bu Feyzioğlu ‘sağcı’ dediğimiz politikacılara göre ‘gomünist’ değil mi?

Demek ki ‘ahlaklı siyaset’in ideolojisi olmuyor.

Salgın nedeniyle hafta sonu evdeydim. Boş vaktimde de her zaman kullanabileceğim bu yazıyı yazdım. Yoksa bugün Feyzioğlu merhumun doğum veya ölüm yıldönümü değil.

Yıllar önce Prof. Dr. Mehmet Şahin’in rektörlüğü döneminde Feyzioğlu’nun adını üniversitenin ortasından geçen caddeye verilmişti. Rahmetli rektör Cengiz Utaş'ın döneminde de benimde ısrarlarım üzerine Feyzioğlu adına bir anma günü düzenlenmişti. Galiba o programa Feyzioğlu merhumun torunu bugünkü TBB Başkanı Prof. Dr. Metin Feyzioğlu da katılmıştı.

Biz bu şehre, bu ülkeye hizmet etmiş hemşerilerimizin adını mutlaka yaşatmalıyız. Bu şehrin belli yaş üzerindeki insanları, özellikle de gençleri dün hizmet edenleri hiç tanımıyor zira...