VELİ ALTINKAYA


PROTOKOL

GÜNDEM - Veli ALTINKAYA


Mayıs 1984’de 12 Eylül’den kalma sıkıyönetim henüz kalkmamıştı. Cumhurbaşkanı Kenan Evren, Kayseri Fen Lisesi ile hayırseverler tarafından yaptırılıp Mehmetçik Vakfı’na bağışlanan Aspilsan’ın açılışı için şehrimize gelmişti.

Biz mesleğe başlayalı iki yıl kadar olmuştu. Cumhurbaşkanı’nın programını biz değil, daha tecrübeli büyüklerimiz takip ediyordu. Cumhurbaşkanı’nın şehrimizde bulunduğu gün öğleden sonra emekli bir organeral olan Turgut Sunalp’in genel başkanı olduğu, horoz amblemli Milliyetçi Demokrasi Partisi (MDP) Kayseri Milletvekili Sedat Turan’ın İstasyon Caddesi’ndeki muayenehanesinde bir grup vekilin basın toplantısı yapacağı söylendi.

Toplantıyı ben takip ettim. Sedat Abi rahmetli oldu. O dönemde Necdet Calp’ın başında bulunduğu Halkçı Parti’den Meclis’e giren Mehmet Üner abi de rahmetlinin muayenehanesindeydi.

Vekillerimizin basın toplantısında söyledikleri özetle şöyleydi:

Cumhurbaşkanı Evren için Ordu Evi’nde öğle yemeği verilmiş. Yemeğe Kayseri Milletvekillerinin yanı sıra çevre illerden veya Cumhurbaşkanı’nın heyetinde yer alan vekillerin bir bölümü de katılmış. Bu vekillerden biri de Hava Kuvvetleri eski komutanlarından  MDP Niğde Milletvekili Emekli Orgeneral Emin Alpkaya...

Emin Alpkaya yemek için içeri girdiği zaman Sedat Turan, Mehmet Üner, Muzaffer Yıldırım ve diğer vekillerin bir bölümünün oturduğu masaya yöneliyor. Alpkaya asker emeklisi, hele hele Kuvvet Komutanlığı da yaptığı için, protokol konusunda hassas, masada oturan tanımadığı kişilerin kim olduğunu soruyor. Masadakilerin bir bölümü de heyettekilerin korumaları, hatta şoförleri olduklarını beyan ediyorlar.

Bunun üzerine Emin Paşa masadan kalkıyor ve ev sahibi gibi gördüğü partisinin (MDP) Kayseri Milletvekili Sedat Turan’a hitaben , ‘Sedat Bey, bizim protokoldeki yerimiz valiler ve orgenerallerden sonra. Ben milletvekili olarak bu masada oturmam’ diyor ve dışarı çıkıyor.

Misafir milletvekili dışarı çıkınca bizim vekillerden de muhalefette olanlar (ANAP’lılar hariç) doğal olarak dışarı çıkıp O’nu yalnız bırakmıyor.

Sedat Turan dışarı çıkan vekilleri Millet Caddesi üzerinde bulunan bir restorantta götürerek yemek ikram ediyor.

O yemekten sonra da İstasyon Caddesi’nde bulunan ve vekil olunca kapatmadığı muayenehanesinde basın toplantısı düzenledi...

Söyledikleri de öz olarak şu:

Bize milletvekilleri olarak Cumhurbaşkanı’nın programında ve özellikle de öğle yemeğinde Törenler ve Protokol Yönetmeliği’ne uygun yer gösterilmediği için, Cumhurbaşkanı’nın programını protesto edip, öğleden sonraki bölümüne katılmadık.

O tarihte Hasan Yılmaz’ın sahibi ve Mes’ül Müdürü olduğu Kayseri Olay Gazetesi’nde ‘Haber Müdürü’ olarak çalışıyordum. Gazeteye milletvekillerinin basın toplantısı haberini, ‘Törenler ve Protokol Yönetmeliği bilinmiyor mu? Kendilerine uygun yer gösterilmeyen bir grup milletvekili Cumhurbaşkanı Evren’in programını protesto etti’ mealinde haber yaptık.

Milletvekillerinin basın toplantısı haberi Kayseri Olay ile birlikte rahmetli Şemsi Abi’nin (Şemsettin Çetinsöz) Genel Yayın Yönetmenliği yaptığı Anadolu Haber Gazetesi’nde çıkmıştı.

Dönemin Garnizon ve Sıkıyönetim Komutanı ise, ‘Matkap Hakkı’ lakaplı Korgeneral Hakkı Kaya idi. Haberin çıktığı gün akşam saatlerinde bir yüzbaşının riyasetinde iki jeep ile askerler beni, Hasan Abi’yi ve rahmetli Şemsi Abi’yi alıp önce Doğumevi yanındaki Merkez Komutanlığı’na, daha sonra şimdi Köşkkışla olarak kullanılan Yurtiçi Doğu Bölge Komutanlığı’nın bulunduğu Askeri Mahkeme’ye sevketti.

Askeri savcı üçümüz hakkında da ‘Orduyu küçük düşürmek, Sıkıyönetim Kanunu’na muhalefet, Cumhurbaşkanı’na hakaret ve halkı isyana teşvik suçlaması’ ile 25 yıl hapis istedi. Savcının bu istemi (daha doğrusu Matkap Hakkı’nın talimatı ile) tutuklanıp kısa süre önce yıkılan Zincidere’deki Cezaevi’ne konulduk.

Bir hafta cezaevinde kaldıktan sonra çıktık ve bir yıl kadar sonra da Konya’dan Malatya’ya nakdedilen 2. Ordu Komutanlığı Askeri  Mahkemesi beraatimize karar verdi.

Bu arada meslektaşlarımız dahil Hakkı Paşa’ya ‘Aman Paşam’ diye gelip gidenlerin haddi hesabı yok. Hatta ANAP İstanbul Milletvekili Orhan Ergüder TBMM’de gündemdışı söz alarak, ‘Kayseri’de milletvekillerinin basın toplantısını haberleştiren gazeteciler Sıkıyönetim Komutanı tarafından hapse atılıyor, bu nasıl iş?’ mealinde konuşma da yapmıştı...

35 yıl önce yaşadığımız bir olayı niye anlattım? Elbette yazıyı bir yere bağlayacağım; ama dünün Türkiyesi’ nin de görülmesini istedim.

Gelelim bugüne...

15 Temmuz sonrasında ilan edilen OHAL de kalktı. Yani ne sıkıyönetim ne de olağanüstü bir yönetim var. Olağan yönetiliyoruz sizin anlayacağınız.

Bugün ‘Törenler ve Protokol Yönetmeliği Bilinmiyor mu?’ diye yazsam herhalde kimse benim yakamdan yapışmaz...

Evet bu Yönetmelik hükümlerini hatırlatmak için bunca uzun bir giriş yaptım...

Bu vesile ile daha çok da belediyelerimizin, meslek örgütü ve STK’ların protokol, basın-yayın veya özel kaleminde görev yapan arkadaşlarıma sesleniyorum.

Valilik ve askeriye dışında yapılan organizasayonlarda Protokol Yönetmeliği’ne adeta hiç uyulmuyor.

Oturma düzenlerine bakın adliye bürokrasisi, baro başkanı, üniversite rektörleri, hatta bazı askeri görevliler protokolde hiç yeri bile olmayan belediye bürokratları veya parti yöneticilerinden sonraki sıralarda oturtuluyor.

Bu en basit tabirle ayıp.

Bizim geleneğimizde misafir baştacıdır. Ama çoğu organizasyonda görüyorum ki Vali Bey veya ev sahibi başkan her kimse ona yer ayrılıyor, sonrasında erken gelen koltuk kapıyor. Vekillerimiz dahi eski bakan değilse çoğu zaman oturmaları gereken yerlerde oturmuyorlar.

Eğer belli görevdeki insanları makamları ile mütenasip yerlerde ağırlayamayacaksanız, programınıza da davet etmeyeceksiniz.

İşte bu noktada özellikle belli görevlerde bulunan insanların davet edildiği programa katılıp katılmayacağı iki tarafca da teyid edilmeli ve buna göre koltuk düzenlemesi yapılmalıdır.

Çoğu programa ‘filan filan neye katılmıyor ki’ diyoruz ya, emin olun o isimler, bu davetlere katıldıkları zaman genellikle ev sahibinin başköşede, kendilerinin de bulabilirlerse bir boş sandalyeye ilişmek zorunda kaldığını gördükleri için gelmiyorlar...

Bu manada şehrimizdeki on etkinlikten yarıdan fazlası daha çok belediyelerimiz tarafından düzenleniyor. Bu cihetle belediyedeki ilgili arkadaşlarımızın, askeri, adli, (Baro dahil) üniversite, güvenlik, hatta mülki erkanın davetli olduğu programlarda daha dikkatli olmalarını, ‘Protokolü bilmiyor musunuz?’ dediği için hapis yatmış bir abileri olarak tavsiye ediyorum...

Protokol de bir yana, bizim töremizde ev sahibinin (belediyeciler ve siyasiler) değil de,misafirin başköşede oturmasını ve en iyi şekilde ağırlanmasını emreder.