ASIM CENGİZ GÜR


RAMAZAN ve RAHMET


(Allah ondan razı olsun) Ubade ibn-i Samit´in rivayet ettiğine göre,
?İşte bereket ayı olan Ramazan geldi. Artık Allah´ın rahmeti sizi kuşatır? buyurmuşlar, Sevgili Peygamber Efendimiz (s.a.v.).
Dünkü notlarımızda ?bereket? konusunda bilgiler aktarmıştık, bugün de inşaallah ?rahmet? konusunu işleyeceğiz.
Rahmet; incelik, ihsan, bağışlama, acıyıp esirgeme demektir. Allah´ın kullarına acıması, onlara sevgi, şefkat ve merhametle muâmele etmesi anlamında Kur´ânî bir tâbirdir. Allah-ü Teâlâ´nın, kullarına rahmet ve şefkatle davranmayı kendisine vâcip kıldığını Aziz Kitabımız Kur´an-ı Kerim´den öğreniyoruz. Buyuruluyor ki:
?(Ey Resûlüm!) Âyetlerimize inananlar sana geldiği zaman de ki: ?Selâmun aleyküm? (Allah´ın selamı üzerinize olsun), sizden kim bilmeyerek bir fenalık (bir günah) işler de sonra ardından tevbe eder ve kendini düzeltirse, Rabbiniz (ona) rahmet etmeyi (acıyıp esirgemeyi) kendi üzerine yazmıştır. Çünkü O, çok bağışlayıcı ve çok merhamet edicidir.?
Yüce Rabbimiz, Aziz Kitabımız Kur´an-ı Kerim´de, A´raf sûresinde:
?Benim rahmetim her şeyi kuşatmıştır? buyurmaktadır.
(Allah ondan razı olsun) Ebû Hureyre´nin haber verdiğine göre, Sevgili Peygamber Efendimiz (s.a.v.) buyurdular ki:
"Allah rahmeti yüz parçaya böldü. Bundan doksandokuz parçayı yanında tuttu. Yeryüzüne geri kalan bir cüzü indirdi. (Bunu da -cin, insan ve hayvan- mahlûkâtı arasında taksim etti.) Bu tek cüz(den nasibine düşen pay) sebebiyledir ki mahlûkat birbirlerine karşı merhametli davranır. At, (hayvan) yavrusuna basmamak endişesiyle ayağını bu sayede kaldırır."
Başka bir hadis-i şeriflerinde Efendimiz (s.a.v.) :
"Allah, arz ve semayı yarattığı gün, yüz rahmet yarattı. Her bir rahmet göklerle yer arasını dolduracak kadardır. Ondan yeryüzüne tek bir rahmet indirmiştir. İşte anne, yavrusuna bununla şefkat eder. Vahşi hayvanlar ve kuşlar birbirlerine bununla merhamet ederler. Kıyamet günü geldiği vakit Allah, rahmetine bunu da ilâve ederek (tekrar yüze) tamamlayacaktır" buyurmuşlardır.
Bu haberlerin karşısında kalplerimizin yumuşaması, Yüce Rabbimize olan minnet duygularımızın artması ve bunun yanısıra da Yüce Yaradanımıza hamd ve şükrümüzün artması gerekmektedir. Ancak bununla yetinmeyerek, Yüce Allah´ın razı olacağı, seveceği amelleri işleme konusunda niyet ve gayretimizin de olması gerekmektedir.
Yukarıdaki ilk ayeti kerime nazil olduğunda, şeytanın ümitlenerek, ?ben de ?bir şey´ olduğuma göre, Allah´ın rahmetinde benim de payım vardır? diye sevindiği; hatta Hristiyan ve Yahudilerin de bu ayeti işaretle rahmetten, kendilerinin de rahmetten payları oldğu iddiasında bulunduğu bildiriliyor.
Ancak, Aziz Kitabımız Kur´an-ı Kerimde, yine A´raf sûresindeki :
?Ben, (amellerine göre) dilediğim kimseyi azâbıma uğratırım. Rahmetim ise, her şeyi kuşatır, onu muttakî olan (Allah´ın emrine uygun yaşayan/karşı gelmekten sakınan)lara, zekâtı verenlere ve âyetlerimize inananlara nasip edeceğim? ayeti kerimesi üzerine şeytan, Allah´ın rahmetinden ümidini kesti. Ancak yahudiler: ?Biz, Allah´ın âyetlerine yani Tevrat´a iman etmekte ve zekâtı da vermekteyiz. Onun için Allah´ın rahmetine biz dâhiliz? dediler. Bunun üzerine:
?O (Ehl-i Kitab ola)nlar ki, yanlarındaki Tevrat ve İncil´de (adını ve özelliğini) yazılmış olarak bulacakları, ümmî peygamber olan (son) Resûl (Muhammed)´e uyarlar. O (Peygamber), onlara iyiliği emreder, onları kötülükten meneder. Onlara temiz/hoş şeyleri helal, (kendilerince helal saydıkları veya amel olarak) pis ve murdar şeyleri de haram kılar. Onlar(ın sırtın)dan ağır yükü ve üzerlerinde olan zincirleri (zor teklifleri) kaldırır. Artık ona inanan, ona hürmet eden, ona yardım eden ve onunla beraber indirilen nura (Kur´an´a) uyanlar var ya, işte (dünya ve âhirette) kurtuluşa erenler sadece onlardır? ayet-i kerimesi nazil oldu.
Yüce Allah, artık kim elçisi Muhammed´e (s.a.v.) ve ona indirilen Kur´an´a iman edip uyarsa, ancak onların saadete erip, cennete gireceğini böylece bildirdi.
Ehl-i Kitab olan yahudi ve hıristiyanlar, (bilgisi kendilerine ulaşmış mükellefler olarak) Hz. Muhammed (s.a.v.)´in peygamberliğini ve bütün insanlara gönderilmiş olduğunu bile bile kabul etmezlerse kâfir olurlar. Bu böyle olunca hiç kimse, kimseye bu şartların dışında cennet sözü verme tasarrufunda bulunamaz.
Allah-u Teàlâ Hazretleri bu ayda kullarını rahmetiyle görür, rahmetini kullarının üstüne yayar. Üzerlerine rahmet indirir. Allah´ın rahmetine mazhar olmak, Allah´ın rahmetine gark olmak çok güzel bir şeydir.
Bizleri iman ve islam ile şereflendiren ve türlü nimetlerle nimetlendiren Yüce Allah´a sonsuz hamd ve senalar olsun. O´na ne kadar şükretsek azdır.

 


18 HAZİRAN 2015 HABER paylaşan: kaytv